İLİŞKİNE İYİ BAK!

Sonunda evlendin, mutlu sona ulaştın sanıyorsan yanılıyorsun, ilişkinin çok daha iyi olmasını istiyorsan ikiniz de asıl çabayı bundan sonra göstermelisiniz.

Ayna Eğitim ve Psikolojik Danışma Merkezi’nden Psikolog Dr. Ayşegül Önk Eray, birçok çiftin evlendikten sonra eşlerinin yaşamındaki ayrıntılara dikkat etmemeye başladığını, birbirlerinin nelerden keyif aldıklarını, nelerden hoşlanıp hoşlanmadıklarını, korkularını, streslerini, hangi durumlarda kendilerini değersiz hissettiklerini fark etmediklerini söylüyor. “Çiftler arasındaki ilişkiyi besleyen ya da zarar veren en önemli faktör iletişimdir. Çiftler arasındaki iletişimde yeni ve ilginç paylaşımlar ortaya konabildiği sürece ilişkide canlılık ve heyecan sürecektir. İletişim doğrudan ve net olmadıkça evlilikte gerekli olan güven ve sevginin gelişebilmesi de mümkün olmaz.”

2a

Tartışmaları Yöneten Çiftler Mutlu Olur
Eray, “Bunu başarabilen çiftler evliliklerini yönetmekte de daha başarılı olurlar. Tartışmayı körükleyen olumsuz tavır ve davranışlar tartışmaların şiddetinin hızla tırmanmasına, ilişkide ölümcül olabilecek duygusal ve fiziksel yaralanmaların ortaya çıkmasına neden olur” diyor. Eray, insanın iç dünyasını başka biriyle paylaşmasının, karşısındaki kişiyi gerçekten tanımayı ve bu şekilde yabancı yönlerini tanıdık hâle dönüştürmeyi sağladığını söylüyor.

2b

Güçlü Evliliklerde Eşler Birbirlerine Değer Verir
Eray, “Güçlü evliliklerde eşler birbirlerine değer verir, saygı gösterir, dostluklarını canlı tutar. Sadece iyi geçinmekle kalmayıp birbirlerinin umut ve arzularını destekler. Ortak hayaller yaratabilirler. Sevgi ve şefkat duygularını birbirlerine gösterebilirler. Bunu sürdürebildiklerinde her türlü zehire karşı daha fazla bağışıklık kazanarak ilişkilerini sağlıkla sürdürebilirler” diyor.

 

Psikolog Dr. Ayşegül Önk Eray, ilişkilerde zehir olarak nitelendirdiği davranış biçimlerini şu şekilde sıralıyor:

2c

Eleştiri Ve Suçlama
Karşısındakinin kişilik yapısını yaralayıcı ifadeler kullanmaktır. Sevgilin bir yere geç kaldığında “Sen hep böyle geç kalırsın zaten, kendinden başka kimseyi umursamazsın” gibi cümleler kurmamaya çalış.

2d

Küçük Görme
Eşlerin birbirlerini iğnelemeleri, kuşku duymalarıdır. Çeşitli indirgeyici sıfatlar yakıştırma, göz devirme, dalga geçme gibi tavırları içerir. Küçük görme, tiksinme ve aşağılama ima ettiği için ilişkiyi zehirler. Bu tavır, çiftleri uzlaşma yerine daha fazla çatışmaya doğru sürükler.

2e

Savunmaya Geçme
Suçlama ve küçük görme kişinin içindeki olumsuz düşünceleri harekete geçirir ve ateşi körükler bu da karşı tarafı savunmaya iter. Savunma davranışı çatışmayı tırmandırır. Eşler arasındaki savaşı kızıştırır. Eşler artık aynı tarafta değil birbirlerinin karşısında yer alırlar; birlik bozulur. Bu, işleri daha da çözümsüz hale getirir. Böyle durumlarda geçmişte yaşanan bütün olumsuz anıları birbirleri için cephane olarak kullanmaya başlarlar. İncinen duygularımızla birlikte beden gerilmeye başlar. Bir tartışmanın kavgaya dönüştüğü süreçte kontrolden çıkan bedenimiz ilkel bir alarm sistemini harekete geçirir. Kalbin hızlı atması, terleme ve gerginlik gibi sıkıntılı fizyolojik semptomların ortaya çıkması o anki durumun tehlikeli algılanmasındandır.

2f

Duvar Çekme ya da Mesafe Koyma
İlişkide işler savaş haline gelince cepheler oluşur ve çiftler kendilerini yaralanmalardan korumak, zarar görmemek için aralarına duvar örer, iletişim kesilir. Bunu bazen çiftlerden biri bazen her ikisi de yapabilir. Çiftler duvar örerek yani aralarındaki bağlantıyı kopararak yalnızca tartışmadan değil evliliklerinden de kaçar. Birbirleri ile göz teması kesilir başka yönlere bakmaya başlarlar. İç dünyalarını birbirlerine karşı kapatırlar. Bu tür süreçler yaşandığında, ilişkide sevgi ve güven duyguları tehlike sinyalleri vermeye başlar. Oysa bir ilişkinin gelişebilmesi için en önemli ihtiyaç sevgi ve güvendir. Birbirleri ile bu duygularını paylaşmadıklarının farkına bile varmadan birbirlerine yabancılaşmaya, dostluklarını kaybetmeye başlarlar.

 

Ayna Eğitim ve Psikolojik Danışma Merkezi’nden Psikolog Dr. Ayşegül Önk Eray, ilişkilerin panzehir davranış biçimlerini söyle sıralıyor:

2g

Karşınızdakini Suçlamama
Suçlama hiçbir ilişkide kişiyi verimli bir sonuca götürmez. Eleştiri yerine yakınma iletişimde daha yapıcı bir kanal açar. Çünkü sadece karşıdaki kişinin başarısız olduğu belli bir davranış ile ilgili geri bildirimi içerir. Böylece birbirlerine karşı iletişim kanallarını açık tutmalarını sağlar.

2h

Sen Yerine Ben
Kullanılan sözcükler karşıdakini suçlamak yerine kişinin kendi duygularına odaklanmasını sağlar. İletişimde önemli olan ne hissettiğimizi yargılamadan iletmektir. Sen dili, duygu ve düşüncelerimizin sorumluluğunu başkalarına yüklediğimizi ifade eden anlamlar içerir. Ben dilini kullanmak, suçlamayan, yargılamayan ve davranış hakkında sadece kişinin duygularının ne olduğunu gösteren bir ifade biçimi olduğu için etkindir. “Beni mutlu etmedin” (Sen dili), “Mutlu değilim” (Ben dili).

2i

Açık Ve Net İfadeler Kullanma
Eğer çiftler birbirlerine duygularını ve beklentilerini açıkça ifade etmek yerine karşıdakinin zihin okumalarını beklerlerse daha fazla hayal kırıklığı yaşar. Birbirlerinden zihin okumalarını beklemek, iletişimi kesmek, ilişkiyi çözümsüz hâle getirebilir. Kişiler kendilerini anlaşılmamış ve değersiz hisseder. Bu yüzden birbirlerine isteklerini nazik bir dille ifade etmeleri daha huzurlu bir ortam yaratmalarına imkân sağlar.

2j

Takdir Ve Onay
İstek ve özlemlerimizi dile getirirken yıkıcı değil de yapıcı ifadeler kullanmak ilişkideki sevgi duygusunu tazeler. “Artık bana hiç zaman ayırmıyorsun” yerine “Birlikte ne güzel vakit geçirirdik, arada sırada yine dışarı çıksak” gibi ifadeler ilişkiyi daha sıcak ve yakın tutar.

2k

Çözülmeyi Bekleyen Sorunları Biriktirme
Bazen sorunları çözmek yerine onları görmezden gelmeyi çözümmüş gibi algılarız. Oysaki sorunları halının altına ittikçe bu bizi her an patlamaya hazır bir bomba haline getirir ve ufacık bir kıvılcım yıkıcı büyük bir infilak yaratabilir. Olaylar kontrolden çıkar.

2l

Onarma Girişimlerini Destekle
Çiftlerin birbirlerinden gelen onarma girişimlerini kaçırmamaları ve birbirlerini duymaları önemlidir. ”Çok gerildim bir ara verebilir miyiz?” gibi bir ifade aynı zamanda bir onarma girişimidir.

2m

Kendini Ve Birbirinizi Yatıştırmayı Öğrenme
Tartışma tırmanmaya başlayıp kavgaya dönme eğilimi ortaya çıktığında yani kızgınlık, öfke gibi daha yıkıcı duygular alevlenmeye başladığında vücudumuzda ortaya çıkan titreme, kalp çarpıntısı gibi fizyolojik tepkiler karşınızdakinin onarma davranışlarının algılanmasını engeller. Atılacak ilk adım, tartışmayı durdurmaktır. Bu ara en az 20 dakika olmalıdır, çünkü bedenimizin sakinleşebilmesi için gerekli olan en az süre budur. Bu sürede tartışılan konu ile ilgili düşüncelerden uzaklaşmak, bedensel aktivite, müzik dinleme gibi alternatiflere odaklanarak kendimizi rahatlatmak gerekir.

2n

Uzlaşma
İlişkide yakın ve sevgi dolu kalabilmenin yolu uzlaşmadır. Yumuşak başlangıçlar yapabildiğimizde, onarma, yatıştırma davranışlarını gösterebildiğimizde mümkün olabilir. Bu adımların her biri çiftler arasında olumlu bir atmosfer yaratarak uzlaşmaya uygun bir ortam hazırlar. Çiftler, birbirlerinin söylediği ya da inandığı her şeyi kabul etmek zorunda değildir. Açık ve dürüst bir etkileşim içinde karşısındakini anlamaya yönelik dinleyebilmek önemlidir. Eşinize empati gösterebilmek onu anlamayı sağlar. Bir ilişkide anlaşılmak en önemli ihtiyaçlardan biridir. Etkiyi kabullenmek sadece bundan ibarettir.

 

BENZER YAZILAR