Bir Koşucu, Dilek Baytan

Koşu mesafelerim artmaya başladığında, triatlon ve maraton koşan bir arkadaşım, yeteneğim olduğunu söyleyerek bana antrenman yaptırmaya başladı. Beni Corporate Games yarışına katılmaya teşvik etti ve 2005 yılında 5K yarışına katıldım. Bu, benim ilk uzun mesafe yarışımdı ve kadınlar genel kategoride 1’inci oldum. Yurt dışında yarışma hakkı kazandım ve İngiltere’ye gittim. Orda da yaş grubum içerisinde 2. olunca çok motive oldum ve böylece koşu hayatım gerçek anlamda başlamış oldu.

İlk 21K koşuma hazırlanmaya başladım, Paris’te koştum ve 1:48 derece yaptım. Daha sonra da o sonucun getirdiği yüksek motivasyonla Runtalya ve diğer yarışlara katılmaya başladım. O sırada Hillside İstinye’ye üyeydim ve kulübün koşu grubuna katılmıştım. Kulüp müdürü Ali Rıza Bilal ve hocası Göksen Çınar triatlon grubu kuruyorlardı. Bana da iyi koştuğumu, fena yüzmediğimi söyleyerek beni cesaretlendirdiler. Hemen bir bisiklet aldım. Böylece 2012 yılında triatlona da başlamış oldum.

Oğlum Yamaç, özel okul sınavlarına hazırlık nedeniyle spora ara vermek zorunda kalmıştı. Ergenlik sıkıntıları başlayınca, bisikleti çok sevdiği için onu dağ bisikletine yönlendirdim. Yarışlara katılmaya başladı ve bundan çok zevk aldı. Yarışlarda kürsü yapınca da devam etti. Ben de o sıralarda triatlona başladığım için birbirimizin yarışlarına destek olmaya gidiyorduk. Birlikte koşu yarışlarına katılmaya başladık ve onun koşusu da gelişmeye başladı. Bir gün triatlon yapmaya karar verdi ve Hillside triatlon grubuna katıldı. Ana-oğul aynı yarışlarda yarışmaya başladık. Ortak hobimiz bizi arkadaş haline getirdi.

Verdiğim emeğin karşılığı süreden bağımsız olarak bitiş çizgisini geçmektir. En zor anımda bile finişten geçtiğim zaman duyacağım hazzı düşünürüm ve yarışı hiçbir şekilde bırakmam.

Triatlonun en zor kısmı, antrenmanları yoğun bir çalışma hayatının içinde yapabilmek. Garanti Bankası Şube müdürü olarak 9:00-18:00 mesaili çalışırken, antrenmanlar kesinlikle sıkı bir disiplin ve sosyal hayattan fedakarlık gerektiriyor. Örneğin, ben saat 19:00’dan sonra antrenman yapabiliyorum. Yüzme, koşu ve bisiklet bir arada olunca günde 2 antrenman yapmak gerekiyor. Hayat dengesi ancak çok disiplinli ve planlı olunursa kurulabiliyor.
Spor yapmanın iş hayatına inanılmaz olumlu katkıları var bana göre. İş hayatının getirdiği yükü ve stresi kesinlikle azaltıyor. Çok daha disiplinli ve planlı çalışmanızı sağlıyor, iş-özel hayat dengesi kurmanıza yardımcı oluyor ve spordan sağladığınız motivasyon iş hayatına olumlu bir şekilde yansıyor.

Yarışlarda zorlandığım çok oldu, ama hiçbir zaman bırakmayı düşünmedim. Bütün sene antrenman yapıyorum ve emek harcıyorum. Bunun karşılığında önemli olan şey derece değil, sakatlanmadan bitirebilmek, bırakmamak, yürüyebiliyorsam yürüyerek bitirmek. Verdiğim emeğin karşılığı süreden bağımsız olarak bitiş çizgisini geçmektir. En zor anımda bile finişten geçtiğim zaman duyacağım hazzı düşünürüm ve yarışı hiçbir şekilde bırakmam.

Dilek Baytan (53), Garanti Bankası Şube Müdürü

BENZER YAZILAR