Biraz terlemek için dışarıya adım attığın her seferde, hücrelerin sana zihinsel ve fiziksel faydalar sağlayan zincirleme bir reaksiyon oluşturur.
İlk birkaç saniyede
Kaslar, bedeninin yiyeceklerden aldığı ATP denilen enerji moleküllerini (adenozin trifosfat) kullanmaya başlar.
Hissettiğin enerjinin nedeni bu mu dersin? ATP, başka bir güçlü molekül olan adenozin difosfata (ADP) dönüşür. Geri dönüşüm uzmanı olan kas hücreleri, sen harekete geçtikten hemen sonra ADP’yi tekrar ATP’ye çevirir.
İlk 90 saniyede
Daha fazla ATP’nin serbest kalması için hücreler, glikozun kaslarda depolanan bir formu olan glikojeni parçalamaya başlar. Hücreler glikozu doğrudan kanından da çekebilir. (Egzersizin yüksek kan şekeriyle mücadele edebilmesinin nedeni bu).
Vücudun bu fazla glikozu hızlıca emer ve kaslarından laktik asit salgılanır. (Tipik bir egzersiz terimi olan “yanmayı hisset” bunu anlatır.) Laktik asit, beynine o sırada fiziksel gerilim yaşadığının sinyalini gönderir.
İlerleyen birkaç dakikada
Kalbin daha hızlı atmaya başlar, kan akışı kaslarına yönlendirilir ve o anda ihtiyacın olmayan fonksiyonlar geri plana itilir; sindirim gibi.
Glikozu en iyi şekilde kullanmak için kas hücrelerin daha fazla oksijene ihtiyaç duyar. Nefesin işte bu yüzden sıklaşır.
Uzun adımlarla koşarken, vücudunun büyük kas grupları olan gluteus maximus (kalçandaki en büyük kas), bacak ve karın kasların sıkı çalışır. Bunlar düz durmana, adımlarını kontrol etmene ve ayağını yerden kaldırdığında kalça ekleminin esnemesine yardımcı olur.
Yağ olarak depolanmış olanlar dâhil olmak üzere, kalori yakmaya başlarsın. (Genel olarak koşucular bir buçuk kilometrede 100 kalori yakar.)
Tüm bu yanan glikojen ve oksijen, vücut sıcaklığını yükseltir. Soğuman için dolaşım sistemin kan akışını yüzüne yönlendirir, bu da yüzüne sağlıklı bir pembelik verir. Ter bezlerin seni aşırı ısınmadan korumak için çalışmaya başlar ve terlersin.
10 dakika içinde
Kondisyonun iyiyse, kaslarının ATP ihtiyacı yeterince karşılanır ve vücudun etkili bir biçimde oksijen alıp verir. Yağ ve glikoz yakar, kendini daha güçlü hissedersin.
Ama tam tersine çok yorulduysan ve koşmayı bırakmak istiyorsan, kaslarının talep ettiği ATP karşılanamıyor demektir. Bu durumda oksijeni yeterince hızlı alamaz veya kullanamazsın. Sonuçta laktik asit vücuduna karışmaya başlar. Böyle olduğu zaman, egzersizin her dakikası sana işkence gibi gelmeye başlayabilir.
30 dakika sonra
İşte koşuyu tamamladın! Yürümeye başladığında enerji ihtiyacın azalır ve nefesin yavaş yavaş normale döner.
Kendini enerjiyle dolmuş hissedersin. Beyninde ruh hâlini düzelten hormon olan dopamin tetiklenir. Egzersizin bu etkisi o kadar harikadır ki, çikolata krizlerini bile azaltır. (Ama
hâlâ tatlı bir şeyler yemek istiyorsan endişelenme. Glikojen stoklarında biraz boşluk oluşmuştur; yani aldığın ekstra kalorilerin yağa dönüşme ihtimali daha düşüktür.)