Koşucunun Hastalanmama Stratejileri

Bu kış hastalanmamak için bu kişilerin tüyolarını dinleyin. İşe yarayacağına eminiz. 

Sağlıklı bir kahvaltı yap. Yöneticilik yapan Mike Volpe her sabah 5’te kalkıyor ve bir muz, ıspanak, çilek, yerfıstığı ezmesi ve süzme yoğurtla hazırladığı, yüksek protein ve antioksidanlı bir smoothie hazırlayıp içiyor. Hücrelerin ideal şekilde çalışması ve hastalıklarla mücadele edebilmesi için, protein temel bir besin öğesidir. Meyve ve sebzelerdeki antioksidanlar, yoğurttaki probiyotiklerle birleştiğinde bağışıklığı daha da güçlendiriyor.

Haftanın beş günü 35-45 dk egzersiz yap. Bağışıklık sistemi uzmanı Dr. David Nieman, özellikle hastalık riskinin en yüksek olduğu sonbahar ve kış aylarında fiziksel olarak aktif olmanın, hastalık riskini düşürebilecek en önemli etmen olduğunu söylüyor. Nieman, haftanın en az beş günü egzersiz yapanların, haftada en fazla bir defa egzersiz yapanlara oranla yüzde 40 ila 50 oranında daha az hastalığa yakalandığını buldu. Bu yüzden Volpe, haftanın dört veya beş günü sabah 5.30 gibi CrossFit salonuna giderek bir saat çalışıyor: “Bağışıklık sistemini güçlü tutmanın en iyi yolunun, haftada en az bir gün aktif bir şeyler yapmak olduğunu düşünüyorum. Vücudumu daha yüksek performans için zorlamaya çalışıyorum ve bunu da bir oranda başarıyorum.”

İdeal egzersiz yoğunluğunu bul. Çok fazla egzersiz yapmanın tam tersi etkisi olabilir. Nieman’ın araştırması, Los Angeles Maratonu’nu tamamlayan koşucuların yarıştan sonraki haftalar içinde hastalığa yakalanma risklerinin, maraton koşmayan kontrol grubundakilere oranla altı kat daha fazla olduğunu buldu.

Nieman bu durumu şöyle açıklıyor: “Uzun süreli ve zorlayıcı efor harcayan vücudunuz, yüksek miktarda enflamasyon, oksidatif stres, artan stres hormonu seviyesi, kas hasarı ile kaslardaki glikojen depolarının boşalması gibi olumsuz sonuçları deneyimler. Vücuda yüklenen fazla stres bağışıklık sistemini zayıflatır.”

Peki ya ideal dengeyi nasıl bulacaksınız? Nieman, kişiden kişiye büyük farklılıkların olacağını söylüyor. Herkesin kendisi için en etkili yolu ve formülü keşfetmesi gerekiyor. Ancak genel anlamda, egzersizin bağışıklık sistemini zayıflatmayıp güçlendirmesi için sağlık otoritelerinin önerilerine kulak asmakta yarar var. Haftada iki buçuk ile beş saat arasında orta yoğunlukta fiziksel aktivite ideal kabul ediliyor. Tabii eğer Volpe’ninki gibi bir yaşam düzeniniz varsa, bu süreyi daha da yukarı çekebilirsiniz.

Aşırı antibiyotik kullanma. Storiale, “Geçtiğimiz 10 yıl içinde, iki ya da üç defadan daha fazla antibiyotik almamışımdır. Çünkü hastalanmanın doğal ve bağışıklık sistemimi güçlendirmeme vesile olduğunu düşünüyorum” diyor ve ekliyor: “İbuprofen veya parasetamol etken maddelerini içeren ağrı kesici ve benzeri ilaçları da nadiren kullanıyorum.”

Dr. Tara Raymaakers, Storiale’nin stratejisinin mantıklı olduğunu söylüyor. Bağışıklık sistemini doğal şekilde güçlendirmeye çalışarak, hastalık yapıcı patojenlere karşı antikor üretimini teşvik edersiniz. Vücudunuz bir daha virüs veya bakteriyle karşılaştığında, antikorlar hemen savaşmaya girişir. Reçetesiz satılabilen ilaçlar bağışıklığı güçlendirmek adına faydasızdır, çünkü sadece hastalığın semptomlarını iyileştirirler. Bağışıklık ise hastalıkla daha önce karşılaşıp nasıl baş ettiğinizle ilgilidir.

Ne yaparsan, inanarak yap. Storiale’nin sağlıklı kalma zaferinin bir nedeni daha olabilir. Uçakların kadrolu yolcusu sayılan bu adam, kendini “oldukça iyimser” biri olarak tanımlıyor. Reçetesiz alınabilen ilaçlara karşı mesafeli duruşu onun için en iyi tedavi olabilir ama The Mind-Gut Connection kitabının yazarı ve aynı zamanda California Üniversitesi’nden gastroenterelog ve nörobilimci Dr. Emeran Mayer, optimizmin de sağlıklı olmak için olası bir neden olduğunu söylüyor. Dr. Mayer, inanmanın plasebo etkisi yarattığını düşünüyor. Pozitif düşünüp sizin için faydalı olduğuna inandığınız şeyleri yaptığınızda, beyniniz her şeyin daha iyi olacağını -iyileşeceğinizi- söylüyor ve vücudunuz söz dinleyen bir mekanizmaya dönüşüyor.

 

BENZER YAZILAR