HERKESİN DİYETİ KENDİNE

Vücuda zarar veren her şey bilgisayarla tespit ediliyor. Bu bizi sıkan duygu ve düşünceler de olabilir yediğimiz yiyecekler de…

Yeniçağın tıbbı olarak da tanımlayabileceğim Biore-sonans yöntemiyle 250’den fazla gıda ve katkı maddesinin kişinin bedeniyle uyumuna bakılıyor. Burada önemli olan sindirilemeyen yiyecekler. Eğer vücut işlemden geçirmeye çalıştığı yiyeceği en son haline getirmeyi başaramıyorsa, o zaman bu sindirilemeyen besin bedende yağa veya toksine dönüşüyor. Peki, hangi besinler senin için gerekli ve hangilerine karşı tolerans gösteremiyorsun? İnsan bedenindeki enzim ve hormon dengelerinin farklılıkları yüzünden, yiyecekler bedene alındıktan sonra kişiden kişiye farklılık gösterir. Kendi adına besinlerin bedenine etkisini tespit etmek istiyorsan bir Gıda İntolerans Testi yaptırmanın faydası var.

Eğer sevdiğin yiyeceklerden kopmak zor geliyor, farklı farklı diyetler deneyip hâlâ kilo kaybedemiyor veya diyetin bittikten hemen sonra eski kilolarını geri almaya başlıyorsan, işe en baştan başlamanın faydası var. Yukarıda bahsettiğim testle işe başlayarak, önce kendi bedenini tanıyabilirsin. Sonrasında doktorun belirttiği süre boyunca bu besinleri almamak suretiyle sindirim organları, karaciğer, böbrekler ve lenfatik sistemi aşırı yükten kurtararak kalıcı ve sağlıklı zayıflamanın temelini atmış olursun. Ayrıca bazik bir beslenme programı geliştirmek vücudu asidik ortamdan kurtararak gereksiz vitamin ve mineral kayıplarından da uzak durmuş olursun.

Şimdi bütün bunlar yine bir yığın kısıtlayıcı görev gibi görünebilir. Yani “Yine istediklerimi yiyemeyeceksem ne anlamı var?” diye düşünüyor olabilirsin. Bunun için burada bioresonansı biraz tanıtmak istiyorum.

Almanya, Avusturya, İngiltere, İsviçre, Kanada ve daha birçok ülkede kullanılan sistem Türkiye’de de Uzm. Dr. Erhan Özer tarafından uygulanan teknik, vücudun manyetik alanıyla, yani enerji sistemiyle çalışıyor. Bioresonansın amacı organları rahatlatıp, vücudu enerjiyi bozan frekanslardan kurtarmaktır. Normal bir diyette kilo versen bile dikkat etmediğin takdirde daha sonra bu kiloları geri alma ihtimalin yüksektir. Çünkü kilo almanın bilinçaltındaki gerçek sebebini daha ortadan kaldırmış değilsindir. Daha çok bedeninin sesini susturup, ihtiyaçlarını dinlemeden, üzerine bir örtü ötmüşsündür. Şöyle de açıklanabilir: Duygu ve düşüncelerdeki bozukluklar, genetik ve çevresel kötü etkenler bedeninin manyetik alanında kirlilik yaratır. Aynı şekilde daha önceden hücrelerde birikmiş toksinler de vücudunun yüklendiğin bölgelerinde blokajlar meydana getirir. Bedenin bir bölümünde oluşan bozukluk diğer bütün bölgeleri de etkiler. Yani kendini sürekli yorgun ve mutsuz hissediyorsan bu vücudunun enerji alanındaki bir tıkanıklıktan kaynaklanıyor anlamına gelir. Oraya enerji gitmemektedir. İnsanların geneli kendi içlerindeki enerjiyi düzgün döndüremediklerinde dışarıya yönelir. Bu da tabii ki ilk olarak yiyeceklerden alınan enerjidir. (Daha sonra bu, ilişkilere de yansır.)

Bioresonans yöntemiyle vücuda kötü etkisi olan maddeler bilgisayar ile belirleniyor. Yüzlerce besinin (ayrıca takılar –altın, gümüş vb.-, çevresel faktörler – polen, kedi kılı, temizlik ürünleri-, kullanılan ilaçlar…) frekansı bedenin o besine verdiği tepkiyle karşılaştırılıyor. Bu ölçüm yapıldıktan sonra danışana çok detaylı bir döküm veriliyor. Yani artık kendi içini tanır hale gelmiş oluyor. Örnek vermek gerekirse, sağlığını düşündüğü için şeker ve yağ kullanmayan bir insanın testinin sonucunda kerevizden veya süt ürünlerinden uzak durması gerektiği çıkabilir. Hiç tahmin etmediği bir besin aslında bedenine zarar veriyor olabilir. Zarar da tabii ki kilo şeklinde oluyor.

Bioresonans tedavisinde kişinin vücudundaki olumsuz frekanslar tespit edilip, daha sonra bedeni arındırılarak, olması gerektiği hale getirilir. Dolayısıyla hem var olan rahatsızlıklar giderilir hem de gelecekte oluşabilecek sıkıntıların da önüne geçilmiş olunur.

Karın bölgesindeki üçüncü çakranın bulunduğu bölge (Dr. Özer’in tanımıyla ikinci beyin) bedenin dışarıyla ve içeriyle en fazla enerji alışverişinin olduğu alandır. Enerji kayıplarının oluştuğu ve zararlı frekansların bedene girdiği ve tedavi sırasında kullanılan alan da burasıdır.

Bağlanan cihaz tespit edilmiş olan alanlardaki zararlı frekansları uzaklaştırıp yerine ihtiyacımız olan frekansları yolladıktan sonra seans tamamlanır. Özer, ortalama 6 ile 12 arası seans öneriyor ve bu süreçten sonra teşhis edilmiş bölgelerde bir daha sıkıntı olmayacağını ekliyor.

Şimdi tekrardan kilo ve beslenme konusuna geri dönersek, bedenin enerji alanı düzenlendikten ve organlar sağlıklı şekilde işlevlerini yerine getirmeye başladıktan sonra (ne dışarıya kaçak vererek, ne de bedene ait olmayan bir enerji kaynağından beslenme ihtiyacı duymak gibi), insan hem psikolojik hem de bedenen değişime uğramış oluyor. Enerji alanları ve bilinçaltı toparlandığı takdirde insan otomatik olarak kendine de zarar verici harekette bulunmuyor. Beden ve beyin iletişimi sağlandığında neyin olumlu neyin olumsuz olduğunu anlamak da daha kolay oluyor. Ayrıca senelerdir üzerimizde olan ve belki de artık kendimiz zannettiğimiz bağımlılıklardan da arınmış olmak insanı yepyeni ve canlı bir hale getiriyor. Kısaca uygulama sürecinden geçmiş bir insan olarak eskiden kızdığın şeylere gülmeye başlıyorsun diyebilirim.

Yukarıda anlatılan duygularla organların arasındaki ilişkinin ne durumda olduğunu öğrenmen, sağlıklı ve kalıcı zayıflama açısından senin hanene artı puan olarak yansıyacaktır. Dr. Özer’in kullandığı yöntemleri biosenseistanbul.com, agritedavimerkezi.com, biosense-tr.com adreslerinde bulabilirsin.

Duygulu organların sana ne yemen gerektiğini söylüyor?

Pankreas, mide, bağırsak sistemi
Takıntı, elinde olmadan birçok şeyi dert etmek, başaramama korkusu, gelecek endişesi.
Şeker isteği. Pankreas sürekli ensülin salgıladığından kan şekeri düşüyor.

Karaciğer (detoks organın) ve safra kesesi
Öfke, kin, haksızlığa uğramışlık hissi, değersiz hissetme, “hayır” diyememe, suçluluk duygusu.
Ekşi yiyecekler. Toksinler birikiyor. Hiçbir şey yemesen bile kilo veremiyorsun.

Böbrek
İçsel korkular (ölüm gibi), değişikliğe açık olmamak.
Sürekli tuz ihtiyacı. Tuz vücutta su tuttuğu için ödem oluşturuyor ve kiloya neden oluyor.
Akciğer, kalın bağırsak, cİlt, bağışıklık sistemi. Ayrıca alerji ve nezle, grip gibi hastalıkların sebebi.
Üzüntüden verem olmak deyimi (akciğerin problemi olduğu için) bu tip insanlar için kullanılır mesela. Ayrıca yalnızlık korkusu, bağımlılıklar. Bu tip insanlar kendini toplum dışı göstermeyi tercih eder (tattoo ve piercing olayları) çünkü sahip olduklarını kaybetmek en büyük korkularıdır. Yakın ilişkide bulundukları bir arkadaşı varsa büyük bir bağımlılık geliştirirler.
Baharatlar. Her yemekte keskin tatlar aramak.

Yazı ve İllüstrasyon: Tuğçe Tekmen

BENZER YAZILAR