İKİNCİ EL SAĞLIK SORUNLARI

Şimdi bahsedeceğim şu altı kötü alışkanlığın her biri seni hasta edebilir. İşte dikkatli olabilmen ve kendini koruyabilmen için bazı öneriler.

Şimdiye kadar sigara içen bir ev arkadaşından uzak durman gerektiğini öğrenmişsindir ama belki sağlığın için horlayan birinden kaçmak aklına gelmemiştir. İşte tekrar düşünmen için sana bir sebep: International Journal of Behavioral Nutrition and Physical Activity’ye göre, son yıllarda yapılan araştırmalar, bazı sağlık sorunlarının ve bunların yarattığı yan etkilerin bir kişiden bir başka kişiye geçebileceğini gösteriyor. Arkadaşlarının ve yakın çevrenin sahip olduğu tıbbi sorunlar ya da onların kendi sağlığını önemsememesi, sana da olumsuz etki ediyor. Sağlıksız alışkanlıkların nasıl yayıldığını öğrenmek için okumaya devam et.

Stres

UCLA Üniversitesi’nden Sosyal Psikoloji Profesörü Benjamin Karney, “Eğer iş yerinde masa başında çalışmakta zorlanan bir arkadaşın varsa, onun gerginliğini farkında olmadan sen de içselleştirebilirsin” diyor. Aynı şey sürekli stresini atmaya çalışan bir partner söz konusu olduğunda da geçerli. Karney, çözüm için kendinde yeterli duygusal kaynak bulamayabileceğini ve birbirinize rahatsızlık vermeyi sürdürdüğünüz için ortamın giderek daha da gerginleşebileceğini belirtiyor.

New York Üniversitesi’nden Psikoloji Profesörü Tracey A. Revenson ise, “Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, kişiden kişiye devredilen stres ilişkilerden alınan tatmini azaltıyor. Ancak daha da önemlisi, kan basıncında ve kalp ritminde artışa neden oluyor” diyor. Kronik stres, uykusuzluk, kas gerginliği ve en sonunda da kardiyovasküler sorunlara yol açabilir. Karney’nin tavsiyesi, sakin kalıp yanındaki kişinin stresten kaynaklanan davranışlarını kişisel algılamamaya çalışman. Bu yapıdaki bir kişiye, hareketlerinin seni de etkilediğini söylemeli ve stresini azaltarak ikinize de fayda sağlayacak aktiviteler önermelisin. Örnek vermek gerekirse, yapılan bir araştırmada kelime bulmacalarının stresi yüzde 54 azalttığı tespit edilmiş.

Ofis arkadaşının gerginliği senin de sinirlerini bozuyorsa, ona iş çıkışı birlikte egzersiz yapmayı teklif et. Stresi yok etmenin en iyi yolu spordur. Bu sayede bedendeki stres hormonu kortizol dengelenir. Aslına bakarsan, haftada üç kez yapılan 20’şer dakikalık basit aktiviteler bile (yürümek ya da bisiklete binmek gibi), stresi yenmeye yardımcı olabilir. Truman State Üniversitesi’nden Egzersiz Bilimi Profesörü Jennifer Hurst, ne kadar çok egzersiz yaparsan o kadar fayda sağlayacağını belirtiyor.

Horlama

Şikago’daki Rush Üniversitesi, Uyku Bozuklukları Araştırma Merkezi Direktörü Doktor James Wyatt, vücudunun hasarlı hücreleri tamir edebilmesi, hafızanın toparlanması ve bağışıklık sisteminin şarj olması için iyi bir gece uykusuna ihtiyacın olduğunu belirtiyor. Ancak yanında tuhaf sesler çıkaran biri yatarken bunu yapabilmen oldukça zordur. Horlayan biriyle birlikte yatan kişilerin dörtte biri, geceleri ortalama 49 dakika daha az uyuyor. Ve Wyatt, uykunun sadece bir gece bölünmesinin bile sağlığına zarar verebildiğini söylüyor. Sonuçları da can sıkıcı: Baş ağrıları ve bozuk koordinasyon nedeniyle, başına beklenmedik kazaların gelme olasılığı da artıyor. (Sakarlıkla ayak parmağını çarpmak ya da direksiyon başında uyuyakalmak gibi.)

Yastığı başına geçirmeden ya da yanındakini tekmelemeye başlamadan önce bazı basit yöntemler deneyebilirsin. Horlamanın nedeni, boğaz ile ağzın arasındaki kanala hava sıkışmasıdır. Sıkışan hava, o bölgedeki yumuşak dokunun titreşmesine (gürültülü şekilde) sebep olur. Alkol bu etkiyi daha da arttırır çünkü hava geçişinin olduğu yerdeki boğaz kasları rahatlar. Bu yüzden ona, yatmadan önce fazla içki içmemesini söyle. Wyatt, aynı zamanda horlayan kişinin yan tarafına yatmasını öneriyor. Bu pozisyon, dilin geriye kayıp hava kanallarını tıkamasını engelliyor. Alerji yapan maddeler de yatak odandaki gürültünün artmasına neden olur. Toz ve hayvan kepekleri solunum kanallarının iltihaplanmasına neden olduğundan, rahat nefes alıp vermeyi güçleştirir. Eğer hiçbir şey işe yaramıyormuş gibi görünüyor ve kulak tıkaçları bile yetmiyorsa, bu konuyu bir doktora danışmalısın. Burun bantları da (Breath Right gibi) solunum kanallarını açık tutarak nefes ritminin düzenlenmesini sağlar.

Kilo Artışı

Aynı evi paylaşmak bazı durumlarda zor olabilir. The New England Journal of Medicine’da yayımlanmış bir çalışmaya göre, obez bir kocaya sahip olmak senin de kilo alma riskini yüzde 37 oranında arttırırken, şişman bir arkadaş aynı riski yüzde 57 arttırıyor. Çalışmanın yazarlarından, San Diego’daki Kaliforniya Üniversitesi’nden Doktor James Fowler, kişilerin eşi ya da arkadaşları gibi yeme eğilimi gösterdiğini belirtiyor: “Beden ölçüsü ve yemek yeme alışkanlıkları gibi konulardaki fikirlerimizi, sosyal çevremiz bir hayli etkiler.”

Tabii bu, kilolu arkadaşlarınla görüşmeyeceksin demek değil. Güçlü ilişkiler kurmanın faydalarının (çalışmalar destekleyici arkadaşlıkların yaşam süresini arttırdığını gösteriyor) yanı sıra, birbirinize doğru yolu da gösterebilirsiniz. Bir arkadaşınla birlikte, sağlıklı kiloya ulaşmak için bir sistem geliştirebilirsin. Sağlıklı yemek tariflerini paylaşabilir ve beraber egzersiz yapabilirsiniz. Fowler, “Yabancılarla dolu bir spor salonu, fitness planına sadık kalman için yardımcı olmayabilir çünkü oradakilerle sosyal bağın yoktur. Fakat arkadaşınla birlikte bir değişiklik yapmaya karar verirseniz, bu her ikinizi de başarıya götürecektir” diyor.

Depresyon

Depresyon acıtır. Ancak şimdi biliniyor ki acı, durumu göğüsleyen kişinin ötesine gidebiliyor. Depression Is Contagious kitabının yazarı Psikolog Michael Yapko, “Depresyondaki biriyle ilişkide olmak, senin de depresyona girme riskini yüzde 25 oranında arttırır” diyor.

Kadınlar erkeklere nazaran daha fazla sorumluluk duygusu hisseder ve ‘Eğer ben daha iyi bir eş olabilseydim, o da daha mutlu olabilirdi’ şeklinde düşünceler üretebilir. Böyle bir özeleştiri, baş ağrıları, stres ve anksiyeteye yol açabilir. Ayrıca depresyondaki erkekler oldukça asabileşebilir ya da zararlı alışkanlıklar edinebilir. Hatta ihanet dâhi edebilirler. Virginia Tech’den Doktor Andrea K. Wittenborn, tüm bunların sana oldukça zarar verebileceğini belirtiyor.

Kendini aşağı çektirmeden destekleyici olmanın en iyi yolu, sorumluluklarının sınırlarını tam olarak belirlemendir. Wittenborn, “Depresyon yaşayan erkeklerin eşi genelde onun bakımını üstlenmeye kalkışır ve sosyal ilişkilerine sınır koyar; tabii bu da kendi ruh sağlığı için oldukça kötüdür” diyor. Sosyal hayatında arkadaşlarınla dışarı çıkmak, yoga derslerine katılmak gibi planlara yer verdiğine emin olmalısın. Böylece yorgunluğunu atıp başkalarıyla da bağ kurabilirsin.

Fazla Alkol Tüketimi

Akşamüstü içkisi, bir arkadaşın sınırı aştığında bütün anlamını kaybeder. Kaldı ki, böyle kişilerle ne kadar sık görüşürsen o oranda kötü etkilenirsin. Annals of Internal Medicine’da yayımlanmış bir çalışmaya göre, çok fazla alkol tüketen kişilerle birlikte olanlar, yüzde 70 daha fazla içiyor. Özellikle de içki söz konusu olunca kontrolünü kolayca kaybedebiliyorsan, kendine çok dikkat etmelisin. Çalışmalar gösteriyor ki, kişiler diğerlerinin ne kadar kafayı çektiğini pek önemsemiyor. O zaman da onların “normal”ini benimsemeye başlıyorlar. Bu büyük bir sorun çünkü bir defada dört kadeh veya daha fazla içki içmek, karaciğer ve beyin hastalıklarına neden olabiliyor. Ayrıca alkol bazı kanser türlerinin oluşma riskini de arttırıyor.

Tabii durumu sadece bu şekilde algılayıp, sosyal hayatın ve sağlığın arasında bir seçim yapmak zorunda değilsin. Eğer biradan vazgeçemeyen (ya da şarap içicisi sofistike bir grup) arkadaşlarınla buluşacaksan, normal buluşma saatinden biraz daha geç git. Arizona State Üniversitesi’nden Psikoloji Profesörü William Corbin, bir saat gecikmenin bir kokteyle eşit olacağını belirtiyor. Önceden kaç kadeh içeceğine karar ver ve “bir içki-bir su” kuralına bağlı kal. Bu şekilde hem yavaşlar, hem de kendini şişkin hisseder ve daha fazla içemezsin. Eğer yine de kendini partiye kaptıracağından korkuyorsan, o zaman finansal bir önlem işe yarayabilir: Çıkarken kredi kartını evde bırakıp yanına sadece birkaç kokteyle yetecek kadar nakit para al.

Obsesif Kompulsif Bozukluk

Banyoyu temizlemek isteyen bir erkek kulağa ne kadar hoş gelse de, bunu her gün yapmak istemesi biraz tuhaf bir durumdur. Amerika’da üç milyon kişi takıntı hastalığı yani obsesif kompulsif bozukluk (OKB) ile yaşıyor ve hepsine de 30 yaşından önce teşhis konmuş. North Carolina Üniversitesi’nden Psikolog Jonathan Abramowitz, bu zihinsel rahatsızlığı yaşayan bir kişinin günlük ev işlerini hiç durmadan tekrar tekrar yapabileceğini belirtiyor.

Abramowitz, “OKB hastası biriyle birlikte yaşamak, hem ilişkini hem de hayatını etkileyebilir. Kavga edebilir ya da onun acı çektiğini görmemek için obsesif davranışlarına yardım edebilirsin” diyor. International OCD Foundation Direktörü Jeff Szymanski ise, evdeki bir kişinin mükemmel olma çabasının her iki kişide de stres, anksiyete ve depresyona yol açabileceğini ekliyor. Abramowitz’in önerisi, çiftlerin birbiriyle problemli davranışlarını konuşabildiği, obsesyonu ve zorluklarını azaltmak için teknikler öğrenebildiği bilişsel davranışsal terapiler. Bu tür terapiler hem sıkıntıyı çeken kişiye, hem de partnerine yardımcı olabiliyor. Eşin profesyonel destek almayı reddetse bile, kendin için terapiye katılabilirsin. Sonuçta ona sorunun kendisi olmadığını ama ortaya çıkanın mücadele etmeniz gereken bir davranış bozukluğu olduğunu göstermelisin.

Pasif İçicilik

Centers for Disease Control and Prevention’a göre, Amerika’da her yıl pasif içicilik nedeniyle yaklaşık 46.000 kişi kalp hastalığı ve 3.400 kişi akciğer kanserine yakalanıp hayatını kaybediyor. Üstelik başka birinin bu kötü ve rahatsız edici alışkanlığından kendini koruman o kadar da kolay değil.

Şimdilerde araştırmacılar üçüncü el içicilik şeklinde yeni bir terim geliştirmiş. Yani, bir parti sonrası giysilerine sinmiş olan sigara kokusu. Yapılan çalışmalar, bunun bile oldukça zararlı olduğunu gösteriyor. San Diego State Üniversitesi’nden Profesör George Matt, “Tütün dumanındaki partiküller giysilere ve cilde işleyebilir” diyor. Şimdiye kadar bu durumun ne kadar tehlikeli olduğu tam olarak bilinmiyordu. Ancak bilim insanları üçüncü el içiciliğin de boğazı, gözleri ve astım belirtilerini etkileyebildiğini ortaya çıkardı.

Kaçınılması gereken bir başka şey ise, nargile. Genelde sigarayla kıyaslandığında daha az zararlı olarak kabul edilmiş olsa da, bu doğru değil. Su borularının içindeki zehirli maddeler, o sırada içen kişinin yanında olanlar için bile zararlıdır. Yapılan bir araştırmada, dumanı tam olarak içine çekmeyen kişilerin karbonmonoksit değerlerinin, normal bir sigara içicisi ile aynı olduğu ortaya çıkmış. Tabii bu, kalp hastalıkları riskini de arttırıyor. Daha da kötüsü, Mayo Kliniği’ne bağlı Nikotin Bağımlılığı Merkezi’nin yöneticisi Doktor Richard D. Hurt, “Nargile içilen bir mekânda geçirilen tek bir gece, bir paket sigara içmiş olmakla aynıdır” diyor.

Derleyen: Tuğçe Tekmen

BENZER YAZILAR