KALİTELİ YAŞA İYİ YAŞLAN

Tatil çeşitlerine artık yeni bir seçenek daha eklendi. Ünlü doktorların uzmanlığında yürütülen “detoks tatilleri”; kilo verme, forma girme ve anti-aging gibi kaliteli yaşamın tüm gereklerini bir arada sunuyor.

Uludağ gibi kayak merkezleri kış aylarının bir numaralı alternatifi olsa da Bodrum’da tanıştığım YHE sonrası şehir yaşamından kaçış planıma “detoks tatili” de eklendi. YHE, yani Yaşasın Hayat Enstitüsü; detoks yapıp, sağlıklı ve olağanüstü lezzetli besinlerle tanışıp, kilo verdiren, yağ kaybettiren, vücudunu forma sokan, kolay, her zaman her yerde uygulanabilen aktivite programlarıyla tanışacağın bir yer.

Palmalife Resort & SPA işbirliği ile açılan bu yaşam merkezi Prof. Dr. Osman Müftüoğlu’nun yönetiminde. Diyetisyen, beslenme uzmanları, egzersiz eğitmenleri ve SPA terapistleri uygulamalarında öncelikle Prof. Dr. Osman Müftüoğlu tarafından geliştirilen “kaliteli yaşamak – iyi yaşlanmak” prensiplerini uyguluyor. Enstitü’de kilo yönetimi, beslenme ve detoks programlarının yanı sıra kaliteli cilt bakımı, cilt gençleştirme ve cilt sorunlarını giderme konusunda da anti-aging/skin care uygulamaları ile bilimsel, doğal ve etkili yaklaşımları bulunuyor. Müftüoğlu, detoks kürleri süresince olanak buldukça spor yapmanı öneriyor. “Düzenli ve ılımlı spor sürekli olarak uygulandığında daha başarılı sonuç verir. Egzersiz toksinlerin dokulardan alınmasını, terleme veya idrarla atılmasını kolaylaştırır.” Üç farklı diyet programının uygulandığı merkezde geniş SPA mönüsünün yanında fitness salonu ve enfes manzarası eşliğinde yürüyüş parkuru bulunuyor. Tabii en cezbedici kısmını uygulanan bakımlar oluşturuyor. Özellikle Lulur Masajı’nı gidecek olanlara listelerine eklemelerini şiddetle tavsiye ediyorum. Müftüoğlu, detoks kürü süresince sauna, buhar banyosu veya termal banyo yapmanın faydalı olduğunu söylüyor. “Deniz yosunları (özellikle derin denizlerden toplananlar), mineral ve iyot deposu olarak toksinlerden arınmaya yardımcı oluyor. İyi hazırlanmış bir detoks programı ruhsal ve bedensel yenilenme sağlar. Bu bir yeniden doğma, yeni bir yaşama başlangıç gibidir. Detoks programları kilo kaybettirici programlar değilse de bir miktar zayıflama da oluşur” diyor. Bu programlar aşırı tuzlu, yağlı ve yüksek kalorili besinleri sınırladığı için bir miktar kilo vermeni de sağlayacaktır.

DNA diyeti
Uygulanan beslenme planlarının temel noktası, “biyometrik diyet” programına yüzde 100 uymaktır. Biyometrik diyet programları, kişiye özel biyolojik farklılıklar ve metrik ölçüler temel alınarak geliştiriliyor. Bu nedenle, yalnızca YHE’lerde kullanılan bazal metabolizma ölçüm teknikleri; günlük aktiviteleri, uykuyu hatta rüyaları kaydeden yüksek teknolojili “armband” uygulamaları ve son teknoloji “kas, yağ, kemik, su” analizi cihazları kullanılıyor. Bu “biyolojik” ve “metrik” ölçüler dikkate alınarak yalnız kilo vermen değil, aynı zamanda geç yaşlanman, toksinleri atman, vitamin ve mineral desteklerinden faydalanman hedefleniyor. Ayrıca basit ama güvenli testlerle genetik yapı, besin intoleransı, gıda alerjisi konusunda da inceleme ve değerlendirmeler yapılıyor. Programlar üç, dört, yedi, 10 ve 14 günlük paketler şeklinde planlanmış.

Beslenme ve detoks programı 
Bütün diyetlerde, kaybedilen tek şey vardır: Enerji. YHE’de kilo yönetiminin inceliklerini öğrenip, bir kilo yönetimi uzmanı öncülüğünde, bilim ve tıptaki son gelişmelerden faydalanarak hızla kilolarından sonsuza dek uzaklaşabilirsin. Yeniden kilo almaz, kilonun yönetimi ve denetimini sen sağlarsın.

Kilo yönetimi programı ile;
Metabolik hızını, yani ideal kiloya ulaşmak ve bu kiloyu koruyabilmek için ne kadar kalori yakman gerektiğini öğrenir,
Gıda tercihlerine göre metabolizmanı hızlandırıp, enerji tüketimini arttırarak en uygun beslenme programını edinir,
Kişisel hedeflerine, işine, bütçene, kültürüne, kısaca sana en uygun beslenme planını öğrenir,
Beslenmen ile ilgili yanlış davranışlardan kurtulur,
Senin için en uygun egzersizlerle kilo vermenin yanı sıra yeni kilonu da korursun.

Düşük glisemik indeks programı: ultra-metabolik diyet
Bu programı özellikle göbek ve bel-kalça bölgesinde yağlanma yaşayanlara tavsiye ediyorlar. Bilime dayalı “Düşük Glisemik İndeks Programı”nın amacı metabolizmanı onarmak, hızlandırmak ve ona çalışkan bir dinamik kazandırmak. Bu nedenle ultra-metabolik program olarak da tanımlanıyor. Yeni beslenme piramidinin temeli, düşük glisemik indeks üzerine kurulmuştur. Ne kadar az kalori tüketirsen ve kan şekerini hızlı yükseltip düşürebilen gıdalardan ne kadar uzak kalabilirsen, o kadar uzun yaşarsın. Bu nedenle programın en önemli kısmını, kalori düzenlemesi oluşturuyor. Eğer bir gıdanın besin yoğunluğu yüksek (vitamin, mineral, flavonoid, karotenoid içeriği fazla), kalorisi az ise o “akıllı” bir gıdadır. Programın amacı sana kalorisi düşük, besin yoğunluğu yüksek akıllı gıda alternatifleri sunmak. Dengeli bir diyet; kaliteli protein, sağlıklı yağlar ve besin yoğunluğu olan karbonhidratlardan oluşmalı. Tüketilen karbonhidratlar, öncelikle sebze ve dengeli oranda meyvelerden gelmeli. İşlenmiş hazır tahıl ürünleri minimumda tutulmalı ve tam tahıllı gıdalar seçilmeli. Düşük glisemik indeksli besinlerin seçilmesi, daima en öncelikli hedef olmalı.

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu’ndan cilt için en iyi antioksidanlar:
Daha çok domates ve domates ürünü tüketin: Domates ve domates ürünlerindeki likopenin, güneş ışınlarının cilt yaşlandırıcı etkisini yüzde 20-40 oranında azalttığını gösteren çok sayıda araştırma vardır.
Antioksidan gücü zengin dört meyveyi tüketin: Erik, üzüm, nar ve elmanın yüksek antioksidan içerikleri nedeniyle önce tüketilmesi gereken meyveler olduğu bilinmektedir.
Turunçgillerden zengin bir besin planı yapın: Sadece taze portakal, greyfurt, mandalina tüketmekle ya da portakal, greyfurt suyu içmekle yetinmeyin. Portakal, greyfurt, üzüm ve turunç kabuğunda bulunan “d-limonene” isimli maddenin cilt dostu olduğu belirlenmiştir. Özellikle cilt kanserine karşı ciddi bir koruyucu olan d-limonene’den yararlanmak için portakal veya turunç kabuklarıyla hazırlanmış reçellerden yararlanabilirsiniz.
Daha çok sebze tüketin: Yeşil, mor, kırmızı veya sarı… Sebzelerin de en renkli olanlarını ve en tazelerini tüketin. Biber (kırmızı, yeşil), havuç, mango, papaya, kivi, ananas, tere, roka, yabanmersini, kuşburnu, çilek, şeftali, kayısı gibi meyveleri tercih edin.
Keten tohumuyla tanışın: Ketentohumu muhteşem bir Omega-3 kaynağıdır. Ketentohumunda Omega-6 yağ asitlerinin de bulunduğunu bilirseniz, bu ucuz ama etkili besinin cildiniz için de önemli bir destek olduğunu unutmazsınız!

Yazı: Deran Özer

BENZER YAZILAR