NEFES KESEN SARI ŞEKER

O hem seksi hem de komik bir kız. Elizabeth nasıl sağlıklı, seksi ve mutlu olduğunu anlatıyor. 

Kibarlık yapıp gerçekleri yumuşatmaktansa, her şeyi olduğu gibi söylemeyi tercih ediyor. Elizabeth Banks ne istediğini bilen ve tuttuğunu kopartmakta kararlı bir kadın.

Kendisi bir zamanlar meşhur bir yayımcı olmanın hayalini kuruyormuş. Bu hayali gerçekleşmemiş ama 30 Rock’s isimli dizide alıngan ve huysuz yayımcı Avery Jessup karakterini canlandırma şansı bulmuş. Neden yayımcı olamayacağını anlamak için 37 yaşındaki bu sarışın yıldızla dobra bir söyleşi gerçekleştirmek yeterli oluyor. Fazla neşeli ve mutluluk saçan bir insan olmadığını itiraf ediyor: “Ben çok karamsar bir insanım, işte bu yüzden komediyi seviyorum.” New York’taki Bowery Oteli’nde gerçekleştirilen bu söyleşide, yıldızın yaptığı itiraflardan biri de buydu işte.

Sarışın, mavi gözlü yıldızı sıradan Hollywood ünlülerinden ayıran pek çok özelliği var, onlardan daha zeki olduğu ise şüphesiz. (Pensilvanya Üniversitesi’nden derecesi bile var.) Onunla Amerikan politikası dâhil, pek çok konuda sohbet etmek mümkün. Politik felsefeye bayılıyor, The Economist dergisini takip ediyor ve fikrini söylemekten çekinmiyor. Mesela markete giden insanlara, neyin yararlı, neyin zararlı olduğunu bilecek kadar beyni çalışıyorsa, gofret yerine meyve alması gerektiğini pat diye söyleyiveriyor. Onun dilinin kemiği yok ve bu aslında özgürleştirici bir şey.

KALIPLARI KIRMAK

Elizabeth’in dinamik kişiliği Hollywood’da çok iş yapmasının nedenlerinden sadece biri. Bu kadar başarılı olmasının, motivasyonla da alakası var. “Kariyerim için Tanrı’ya şükran duyuyorum, itici gücümü ise tatminsizlikten alıyorum” diyor. Birkaç sene evvel komedi rollerine aday olduğunda, muhteşem yüz hatları ve sıkı vücudu istediği rolleri almasını sağlayamamış. Öyle olunca, sadece güzel değil aynı zamanda akıllı da olduğunu ispatlaması gerekmiş: “Hep beni zorlayıcı durumlarla mücadele etme isteği duydum. Ben her şeye açığım. Planların üzerinde bir hayat sürüyorum.”

Çıkışını, The 40 Year Old Virgin (40 Yıllık Bekâr) filmindeki Beth karakteri ile yapan yıldız, hemen ardından Definitely, Maybe (Kesinlikle, Belki) ve Zack and Miri Make a Porno (Garip Bir Aşk Öyküsü) adlı komedi filmleriyle yükselişe geçti. Başarısı arttıkça, diğer türde rolleri de kapmaya başladı. Man on a Ledge filminde, kendini gökdelenin tepesinden atmak isteyen bir adamı vazgeçirmeyi beceren bir kadını canlandıran Banks, bu filmi çekerken büyük keyif almış: “Manhattan’daki gökdelenlerin birinin 22. katında, bir pencere kenarında dururken elimde silah vardı.” Film ülkemizde bu ay içinde vizyona girecek. Şu anda vizyonda olan The Hunger Games (Açlık Oyunları) filminde ise bir reklamcıyı canlandırdığı Effie Trinket karakteri ile konuşuluyor. Hükümet baskısı, savaş ve bireysel özgürlük hakkında olan bu film, aynı adlı roman üçlemesinden uyarlanmış.

Elizabeth, sadece eğlenceli filmlerde değil, zekice kurgulanmış projelerde de yer almayı istiyor. Mayıs ayında da What to Expect When You are Expecting filmi vizyona girecek. Elizabeth, yine bir roman uyarlaması olan bu filmin, hamilelikle ilgili çok dokunaklı bir öyküsü olduğunu ve kendisi için önemli bir yere sahip olduğunu söylüyor.

BEBEK…

Elizabeth’in bu filmle olan bağının sebebi ise gerçek hayatta yeni anne olması. Eşi Max Handelman ile, bir sene önce oğulları Felix’e merhaba demişler. Felix’i taşıyıcı annesi doğurmuş çünkü Elizabeth yıllar boyunca ne yaparsa yapsın hamile kalamamış. “Bir kez anne olduktan sonra hamilelik süreci zaten geride kalıyor. Ben de hamilelikten ziyade bebeğe konsantre olacağımı düşündüm, böylece bu kararı vermek çok daha kolay oldu” diyor.

Elizabeth ve Max ebeveyn olmayı ne kadar sevmiş olsalar da, bunun ilişkilerini zedelemesini istemiyorlar. Elizabeth henüz üniversite öğrencisiyken tanışan çift, Los Angeles’ta bir yapım şirketi işletiyor ve şu anda Pitch Perfect isimli bir komedi filmi yapıyor. Elizabeth ayrıca beraber egzersiz yapan çiftlerin ilişkisinin daha sağlam olduğu görüşünde. Bu yüzden haftada iki kez, bir fitness uzmanı eşliğinde egzersiz yapıyorlarmış: “Beraber egzersiz yapmak ilişkimizi dengeliyor. Bazen iş yüzünden çok fazla seyahat etmek zorunda kalıyorum, ancak spor yaparken birbirimizi görebiliyoruz.” Elizabeth kendisini örnek bir Amerikan kadını olarak görüyor: “Mükemmel bir evliliğim var ve bunun hayat boyu devam edeceğini hissediyorum. İyi bir anne olduğumu düşünüyorum. Milletvekili adayı olabilirim çünkü kirli çamaşırım yok. Ama tabii ki şimdilik politikaya atılma niyetim yok…”

RUHU SARIŞIN

Elizabeth, dışarıda egzersiz yapmayı çok seviyor. Kayak yaparak, beyzbol oynayarak ve amigoluk yaparak geçen yıllar sonucunda oldukça atletik bir vücuda sahip olmuş. Hafta sonları yüzme, tenis ya da yürüyüş gibi sporlarla uğraşmayı seviyor. Çekim için evden uzaklaştığında hemen bir fitness eğitmeni buluyor ya da yoga yapıyormuş.

Konu yiyeceklere gelince Elizabeth’in itirafları başlıyor: Cupcake (New York’taki Magnolia Bakery’nin yaptıkları favorisiymiş), peynir, pesto, ekmek ve kurabiyelere bayılıyormuş. Yine de ağırlıklı olarak tam tahıllı ve işlenmemiş yiyecekleri tercih ediyor, abur cuburdan uzak durmaya çalışıyor. Bu onun için hiç zor değil çünkü ailesi onu dengeli beslenmeye alıştırmış. General Electric’te çalışan babası ve banka memuru annesi tarafından Massachusetts’de yetiştirilen Elizabeth, üç kardeşiyle beraber mutlu ve refah bir çocukluk geçirmiş. “Kendi çiftliğinde oturan tipik bir Katolik İrlanda ailesiydik; kırmızı et ve patates yiyerek büyüdük” diyor.

Her klasik Amerikan ailesinin bir arka bahçesi vardır; onların da bir bostanı varmış ama Elizabeth kırmızı ete duyduğu sevdadan asla vazgeçmemiş. Hatta bu özelliğinin ona çekicilik kattığına inanıyor: “Erkeklerle iyi geçinirim çünkü kırmızı eti, beyzbolu, hızlı arabaları ve flört etmeyi severim. Erkekleri anlıyorum çünkü benim de zevklerim onlarınkilere benziyor. Ama mini etek giyip amigoluk da yapabilirim.”

Mutlu Evliliğinin Sırları

Elizabeth eşiyle 2003 senesinde evlenmiş ama 19 senedir beraberler. Ünlülerin dünyasında bu adeta sonsuzluk demek. Mutluluk sırlarını bizimle paylaşıyor:

“Eşimin Google’da yaptığı aramaları, e-posta, Facebook, Twitter hesaplarını kontrol etmek gibi bir derdim yok. Benden gizli ne yaptığını bilmek istemiyorum, bildiğim şeyleri de kontrol etme ihtiyacı hissetmiyorum! Arada biraz güven duygusu olmalı.”

“Bazen ayrı zaman geçirmek iyidir. Hayatını dengede tuttuğun sürece, ayrı vakit geçirmek özlemi de arttırır. Kocamı uzunca bir süreden sonra tekrar görünce ne kadar özlemiş olduğumu anlıyorum. Özlemek için bir süre ayrı kalabilmelisin.”

“Eşini asla utandırma. Ne yazık ki benim yaptığım pek çok şey onu utandırıyor. Ama yine de çok toleranslı davranıyor. Ekranda diğer erkeklerle sürekli sevişiyorum. Şahsen ben asla bir aktörle evli kalamazdım.”

FORMUNU NASIL KORUYOR?

“Amerikan Deniz Kuvvetleri’nden bir subay tarafından geliştirilen TRX sistemi ile egzersiz yapıyorum. İstediğin yere bağlayabileceğin bir kordon ile egzersiz yaptığın bu sistemde kendi vücut ağırlığını direnç noktası olarak kullanıyorsun. Biz TRX’i evdeki spor salonumuzda kullanıyoruz ama bahçede bir ağaca bile bağlayabilirsin. İstediğin yere kolayca taşıyabilirsin.”

 

Elizabeth’in Enleri…

Şu sıralar en beğendiği aktör: “Castle’da oynayan Nathan Fillion”

Okuduğu en son kitap: “Michael Lewis’ın The Big Short kitabı”

İçecek tercihi: “Pimm’s ve zencefil birasına bayılıyorum. İkisi de beni çok mutlu ediyor.”

Onu en çok rahatsız eden: “Aptallık.”

Onu en çok heyecanlandıran: “Hapishanelerde düzenlenen rodeo yarışları. Katılmayı çok istiyorum!”

En nefret ettiği mesleki tecrübesi: “Geçmişte biraz modellik yaptım, daha çok katalog çekimlerinde çalışmıştım. Çok sıkıcı ve aptalca gelmişti ama iyi para kazanmıştım. Bütün borçlarımı ödeyip kışın ortasında Miami’ye tatile gitmiştim.”

En iyi pişirdiği yemek: “Fırında karides, domates ve beyaz peynirli makarna. Sanırım tarifini People dergisinden almıştım.”

Neyi asla yapmaz: “Beni asla üzerinde bikini giymiş zayıf bir kadın bulunan bir tişörtle göremezsin. Şişman bir kadının üzerinde böyle bir tişört görünce gülmekten katılıyorum. Hele erkeklerin bunu giyebilmesi beni hayrete düşürüyor.”

Gerçek soyadı: “Benim gerçek soyadım Mitchell. Amerikan Sinema Oyuncuları Derneği’ne katıldığımda soyadımı değiştirmem gerekti. Bana Banks soyadının uygun olduğunu söylediler. Değiştirdikten sonra oturup ağladım!”

BENZER YAZILAR