2016 Ultra-Trail® World Tour şampiyonu Gediminas Grinius, gerçek bir ultra trail tutkunu. Tabiatın koynunda yüzlerce kilometre koşmak onun için bir tedavi yöntemi, bir takıntı, dağlarla yaşadığı karşılıksız bir aşk. Düzenlediği eğitim kamplarıyla bu tutkusunu dünyanın dört bir yanında koşucularla paylaşıyor. Bu yıl masal kent Kapadokya’dan da geçti; biz de zihinsel ve fiziksel tüyolar kapmak için sorularımızı yönelttik.
RW: Sizi ultra mesafe koşmaya teşvik eden şey neydi?
GG: Irak’ta askeri görevde bulunduktan sonra travma sonrası stres bozukluğuyla baş etmek için ultra koşmaya başladım. Zamanla daha uzun süre, daha uzun mesafe koşmak istedim; zihnim yeni mücadelelere ihtiyaç duyuyordu ve trail koşusu bunun için idealdi. Bir kez tadını aldınız mı bulaşmış oluyor. Şimdi de kendi örneğimden yola çıkarak ve antrenörlük yaparak, bu virüsü yaymaya çalışıyorum.
Haftalık antrenman rutininiz neler içeriyor?
Antrenmanlarımın rutin bir yanı yok, zaten beni motive eden şey de tam olarak bu. Çeşitlilik, rutinden ve sıkılma ihtimalinden kaçınabilme özgürlüğü, başarıya giden yolda en önemli faktörlerden biridir, ki birlikte çalıştığım sporculara da bunu aşılıyorum. Farklı antrenman kalıpları, yoğunluk şiddeti, rakım, zemin, rota, antrenman zamanı, hatta hava şartları bile işleri zorlaştırıyor. Bu yüzden daha cazip geliyor, güzelliği de burada, sizce de öyle değil mi? Koşucuların savaştığı bu şartlar bizi biz yapan şeyler.