MUTLU OLMAK İÇİN

Yapılan araştırmalar, mutluluğu bulmanın gerçekten çok kolay olduğunu gösteriyor. Yeter ki onu nerede arayacağını bil.
Televizyonda reyting alan dizilerin neredeyse tamamının melodram olduğuna bakılırsa, günümüzde mutluluğu yakalamak her zamankinden daha zor gibi… Üstelik bu sadece bizde değil, hemen hemen tüm dünyada böyle. Amerika’da toplumsal trend ölçümü yapan bir anket olan General Social Survey’e göre, Amerikalı kadınlar 1972’den bu yana giderek daha da mutsuzlaşmış. Hatta günümüzde, mutsuzluğun dibine vurdukları bile söylenebilir.

Bluebird: Women and the New Psychology of Happiness kitabının yazarı Ariel Gore’a göre, günümüzde kadınların çok fazla fırsat ve olasılığa sahip olması bu durumun bir nedeni olabilir: “Ancak olasılıklar, beraberinde oldukça fazla baskı da getiriyor. Kadınların hem harika bir kariyere sahip olup hem mükemmel bir aile kurması, hem de bunları kolayca dengede tutabilmesi isteniyor. Sonuçta, asla olabileceği kadar mutlu ya da başarılı olmadığı düşüncesiyle, sürekli olarak hayal kırıklığı içinde yaşıyorlar.”

Dahası, bizi mutlu edecek şeyleri kolayca gözden kaçırabiliriz. Evlenmenin, çocuk sahibi olmanın ya da çok para kazanmanın bizi tatmin edeceğini düşünürüz; oysa işler çoğu zaman böyle yürümez. Pensilvanya Üniversitesi’nden Psikiyatrist Christos Ballas, “Olduğundan daha mutlu olmak için ihtiyacın olan her şeye zaten sahipsin” diyor. Yapman gereken tek şey, onlardan nasıl faydalanacağını öğrenmek.

Basit Şeylerden Keyif Almak
Psikologlar, gerçek mutluluğu iki kategoride değerlendiriyor: Birincisi anlık mutluluk, ya da günlük olaylardan doğan küçük keyif anları. Mesela güzel bir tatlı yediğinde veya patronundan övgü aldığında hissettiklerin gibi. A New Approach to Getting the Life You Want kitabının yazarı, Riverside’daki Kaliforniya Üniversitesi’nden Profesör Sonja Lyubomirsky, bu küçük mutlulukları kanıksamanın ve doğal karşılamanın çok kolay olduğunu söylüyor. Ancak bunların toplam etkisi, aslında büyük olaylardan daha güçlü.
Nikâh masasına oturmak ya da önemli bir terfi almak gibi büyük mutluluklar, elbette kişiyi harika hissettirir. Ancak bir süreliğine. Psikologların hedonik adaptasyon (doğamızda var olan, hayatımızdaki değişimlere alışma yeteneğimiz) dediği durum nedeniyle, mutluluğun zirvesinde kalmayı sürdürmek zordur. Lyubomirsky, “İnsanlar değişime hızlıca uyum sağlama yeteneğine sahiptir; özellikle de olumlu olanlara” diyor. Ancak bu uyum süreci çok hızlı oluştuğundan, hiçbir duygunun zirvesinde uzun süre kalamıyoruz. Sevinçten havalara uçuran piyango kazanma mutluluğu bile geçicidir. Büyük ikramiyeyi kazananlar üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, bu kişiler bir araba ve ev satın aldıktan sonra, piyangoyu kazanmadan önceki hâllerine geri dönü dönüyor.
İşte bu nedenle mutluluk söz konusu olduğunda, hayattaki pek çok şeyden farklı olarak, nicelik nitelikten daha önemli. Gündelik hayatın küçük zevkleri, bizi dengede tutma gücüne sahip. Happiness: Unlocking the Mysteries of Psychological Wealth kitabının yazarı, Psikolog Robert Biswas-Diener, “Mutluluk, olumlu duyguların yoğunluğuyla değil, sıklığıyla ilgilidir” diyor. Bu ne demek biliyor musun? Kendini iyi hissetmek için aslında sayısız fırsatın var.
Yapman gereken tek şey, mutluluk şansını kaçırmamak ve o anların değerini bilmek. Biswas-Diener, “Koşuşturmaca içinde hepimiz o kadar meşgulüz ki, bazı şeylerin olmasına biz izin vermiyoruz. Durmak ve yoğunlaşmak için zaman ayırdığımızda, yaşadığımız andan keyif almaya başlayacağız” diyor. Yarın yapmak zorunda olduğun işleri düşünüp strese girmek yerine, şu anda neler olduğuna konsantre olmalısın: Televizyonda Disko Kralı başlamak üzere ve kucağında büyük bir kâse patlamış mısır var. Mutluluk, içinde yaşadığın andan başka nerededir ki?

Büyük Resmi Görmek
Anlık mutluluklar, denklemin sadece yarısını oluşturuyor. Bir de yansıyan mutluluk denen bir şey var. Bu, hayatında her şey yolunda gittiği zaman daha derinlerde hissettiğin bir tatmin duygusu. Hakkında her gün kafa yorduğun bir şey değil; ancak günlük hayatın stresinden seni koruyabilme gücüne sahip. A Happy You: Your Ultimate Prescription for Happiness kitabının yazarı Doktor Elizabeth Lombardo, “Hayatındaki küçük olayların (hatta belki şu an hissettiğin mutsuzluğun bile) büyük resmi nasıl oluşturduğuna dikkat edersen, her konuya daha pozitif yaklaşmaya başlarsın” diyor. Şöyle düşün: Diyelim ki uzun saatlerini çalışarak geçirdin ya da gün boyunca bir düzine bebek bezi değiştirdin. Ancak kariyerini ya da aileni seviyorsan, geriye dönüp baktığında bütün angaryalar gözden kaybolacak.
Mutluluğu derinden hissetmek için, hayatını bir “plan” dâhilinde yaşamak zorunda değilsin. Büyük resme bakmak, başarılarından gurur duymak ve anlamlı bir şey yaptığını hissetmek anlamına geliyor. Neye dikkat ettiğin, mutluluğun konusunda önemli bir rol oynuyor. Biswas-Diener, bu yüzden büyük resme baktığın zaman olumlu şeyler görmeye çalışmanı öneriyor: “Eğer fark edersen, o resimde ışıklı noktaların yanı sıra hedeflerinle bağdaşmayan karanlık köşeler de göreceksin. Onları, varmak istediğin yere gidebilmek için yolunu değiştirme fırsatı olarak değerlendir.”

Daha Mutlu Olmak İçin
Mutluluk, büyük bir oranda genetiktir. Bilim insanları, her birimizin belli bir mutluluk potansiyeli ile doğduğuna inanıyor. Bazı kişiler birden 10’a kadar olan ölçekte yedideyken (çoğu zaman neşe doluyken), bazılarımız dörtte (genellikle düşük bir ruh hâlinde) olabilir. Ama kaça kadar düştüğünün önemi yok; mutluluk seviyeni arttırmanın çeşitli yolları var. Neler mi?
Şükretmeyi bil. Günde birkaç dakikanı ayır ve seni son zamanlarda gülümseten şeyleri düşün. Evet, kulağa biraz kişisel gelişim kitaplarındaki cümleler gibi geliyor. Ancak Lyubomirsky’e göre işe yarıyor: “Hayatındaki hangi şeyler için minnettar olduğunu düşündüğünde ve cevapları bulduğunda, mutlu olmanda önemli rol oynayan küçük şeyleri aslında gözden kaçırdığını göreceksin.”
Kıyaslamaktan vazgeç. Mutlu insanlar, başka birinin başarısını kendi hayatı için bir ölçüt olarak kullanmak yerine, onun adına sevinir. Lyubomirsky, sürekli kendini diğerleriyle karşılaştırarak asla mutlu olamayacağını söylüyor. Daha az rekabetçi (ve daha çok mutlu) olmak için mücadeleyi bırakmalısın. Bu, hedeflerinden vazgeçmelisin demek değil! Sadece kendi kulvarında koşmayı öğrenmelisin.
İşini sev. Bir hastanenin temizlik görevlileriyle yapılmış olan ankette, işini “insanların hayatını daha iyi bir duruma getirmek” olarak tarif edenlerin, işine fazla değer vermeyenlere oranla daha fazla tatmin duygusu yaşadığı bulunmuş. Uzmanlar, yapmak için doğduğu işi yaptığına inananların daha çabuk ve uzun süreli mutlu olduğunu söylüyor. Eğer şu anki işin sana böyle hissettirmiyorsa, yaptığın çalışmaların ne gibi faydaları olduğunu, nelere katkıda bulunduğunu düşün. Ya da iş dışında yaptığın keyifli aktiviteleri, işin sayesinde yapabildiğini aklına getir.
Mutlu kişilerle takıl. San Diego’daki Kaliforniya Üniversitesi ve Harvard Tıp Fakültesi tarafından yapılmış olan bir çalışma, mutluluğun zincirleme bir şekilde insandan insana geçerek büyüdüğünü ortaya koyuyor. Sahip olduğun her mutlu arkadaş, senin de mutlu olma şansını ortalama olarak yüzde dokuz arttırıyor. Eğer mutluluk bulaşıcıysa, onu yakalamaya hazır olmak istemez misin?

Derleyen: Sibel Yeşilçay

BENZER YAZILAR