Hepimiz biliyoruz ki, çok şey yapmaya çalışmak, genellikle hiçbir şey yapmamakla sonuçlanır. (Araba kullanırken telefonda konuşabiliyor musun? Hiç iyi bir fikir değil. Mesaj yazabiliyor musun? Bu gerçekten hiç iyi bir fikir değil!) Masum görünen bazı şeyler bile (ofiste e-posta gönderirken bir arkadaşınla çene çalmak gibi) aslında zannettiğimiz kadar zararsız olmayabiliyor. Bilim dergisi NeuroImage’da yayımlanan yeni bir çalışmada, dikkat gerektiren işleri aynı anda yapmaya kalkıştığımız zaman, yapabileceğimizin en iyisini yapamadığımız ortaya çıkmış. Bunun nedeni, beynimizin bilişsel limitleri olması. İki işi aynı anda kolaylıkla yapabileceğimizi düşünürüz ancak beynimiz aslında bu iki iş arasında bölünür.
Dahası, e-posta kutusunu veya telefonu kapattıktan sonra bile, bir kez kesintiye uğrayan işimize etkin bir şekilde devam edemiyoruz. Stanford Üniversitesi’nde yapılan bir deneyde, öğrencilerden 30 dakika boyunca bir şarkı listesi oluşturması, aynı anda sohbet etmesi ve kısa bir yazı yazması istenmiş. İkinci bir gruba ise aynı sürede bu üç aktivitenin her birine 10’ar dakika ayırması söylenmiş. Daha sonra her iki gruba da çalışmalarıyla ilgili bir test uygulanmış. Sonuçta bir seferde tek bir iş yapanların, diğer gruptakilere göre çok daha iyi performans gösterdiği görülmüş.
Stanford Üniversitesi İletişim Profesörü Clifford Nass, “Beynimizin her şeyi aynı anda yapmaya oranla, işleri sırayla yaparken çok daha iyi çalıştığını kanıtlayan çok sayıda araştırma var” diyor. Bu durumun konsantrasyon için de zararlı olduğunu ekliyor: “Sürekli olarak birden fazla iş yapmanın uzun dönemde nasıl sonuçlar doğuracağını bilmiyoruz. Ancak böyle yaparak hem yaptığımız işte iyi olmayacağımıza, hem de bunun bizim için iyi olmayacağına hiç şüphe yok.”
Stresle bağlantılı rahatsızlıklar üzerinde çalışan Akupunktur ve Çin Tıbbı Uzmanı Amanda A. McGowan da aynı fikirde. Yorgunluktan şikâyet eden hastalarının pek çoğunun zihinsel karışıklık ve aşırı gerilim nedeniyle bu problemi yaşadığını düşünüyor: “Aynı anda yapılan işlerin zihnin yavaşlamasına, hatta sakatlanmasına neden olabileceği uzun zamandır biliniyor. Çin tıbbı ile uğraşan kişiler olarak biz bunun aynı zamanda bedene de zarar verdiğine inanıyoruz.”
Bazı uzmanlar ise konsantrasyon gücünün arttırılabileceğine inanıyor. Çok fazla bölünmekten kurtulmak ve yaptığın işlere daha iyi yoğunlaşmak istiyorsan; yoga eğitmeni, akupunktur uzmanı, yönetim uzmanı ve diğerlerinin verdiği bu ipuçlarına göz atmanda yarar var.
Duyularının tadını çıkar
Lezzetli bir yiyecekten bir ısırık alırken gözlerini kapatır mısın? Bu bedeninin otomatik olarak verdiği tepkidir: Lezzeti tam olarak algılayabilmek için duyulardan birini kapatır. Ancak biz hangi sıklıkta tek bir duyumuza yoğunlaşabiliyoruz? Örneğin rahatlatıcı bir banyo sadece ılık su anlamına mı geliyor? Yoksa mumlar, müzik, aromatik yağlar, bir yığın dergi ve bir içki de eşlik ediyor mu? Eğer sen de böyle yapıyorsan, beş duyunu birden kullanıyorsun demektir.
Mantığın şöyle işliyor olabilir: Eğer yemek eğlenceliyse, okumak da öyleyse, ikisini birden yapmak iki katı eğlencelidir! McGowan, pek de öyle olmadığını söylüyor: “Çin tıbbına göre yemek ve düşünmekten sorumlu organ dalaktır. Yani yemek yerken kitap okursan bedenine hiç mola vermemiş olursun. Zaten bitkin hissediyorsan kendine yapabileceğin en kötü şey budur.”
Bunu dene: Hepsini üst üste yığmak yerine, her duyunun ayrı ayrı tadını çıkar. Gerçekten rahatlamak için huzurlu bir ortamda banyo yap. iPod’unu yatağa uzanarak dinle, böylece her notayı daha iyi algılarsın. Baştan sona tek bir keyfin tadını çıkarmayı öğren. Böylece gözlerini kapattığında sadece ilk ısırıktan değil her lokmadan zevk alırsın.
Bir “Ağaç” gibi dur
Yoga, yoğunlaşmayı öğrenmenin harika bir yoludur çünkü tam bir konsantrasyon gerektirir (eğitmenler buna “anda olmak” diyor). Pensilvanya’daki Enso Stüdyo’nun sahibi Yoga Eğitmeni Adam Marcus, “Yoga yaparken fiziksel ve zihinsel anlamda o anın içinde değilsen, kolaylıkla dengeni kaybedersin” diye açıklıyor. Yogadaki denge duruşları ya da diğer adıyla “asanalar”, dikkatini nefesine ve bedenine yoğunlaştırman için tasarlanmıştır. Dikkatinin dağılma şansı yoktur.
Bunu dene: Marcus, zihinsel dengeni yeniden kurmak için ağaç duruşunu denemeni tavsiye ediyor. Nasıl mı? Rahat bir şekilde ayakta dur. Kalbinin üzerine (göğüs kafesinin tam ortasına) gelecek şekilde avuç içlerini birleştir. Bu pozisyondayken, yavaşça derin bir nefes al. Sinir sistemin sakinleşecektir. Sonra dikkatini kaslarınında yoğunlaştır. Sağ ayağından başlayıp, baldır ve uyluklarınla devam ederek kaslarının tek tek rahatladığını düşün. Yukarı çıkarak pelvis ve karın kaslarına yoğunlaş. Karnını içine çek; omuzlarını geride, başını dik tut. Sol ayağını yerden kaldır ve tabanını yavaşça sağ baldırının içine yasla. Ellerini göğüs hizanda tutmaya devam et. Beş kez derin nefes alıp ver. Diğer ayağınla tekrarla.
Sessizliği kucakla
Bazen yetişkinlerin de teneffüse ihtiyacı vardır. Amerikalı Budist Keşiş Konchog Norbu, Tibet inancına göre sadece sessizce oturmanın bile düzenli olarak yapıldığında zihinsel ve fiziksel olarak büyük faydaları olduğunu söylüyor. Buna “sonsuz sakinlik” deniyor ve Budist meditasyon ritüelinin birinci adımı bu. Norbu, bunun sadece zihnin yoğunlaşma yeteneğini güçlendirip zihinsel karmaşadan kaçınmayı sağlamakla kalmadığını, aynı zamanda kalp atışını sakinleştirip kan basıncını düşürdüğünü ve hafızayı güçlendirdiğini söylüyor.
Bunu dene: Norbu, bir kez sabah bir kez de akşam olmak üzere beş ya da 10 dakika sessizce oturmanı tavsiye ediyor. Bu sırada nefes alıp vermeye yoğunlaş ve işi gücü düşünmeyi bir kenara koy: “İki hafta içinde değişikliği fark etmeye başlayacaksın; örneğin konsantrasyon yeteneğin artacak.”
Düşünerek hareket et
The Guinea Pig Diaries adlı çok satan kitabın yazarı A.J. Jacobs, bir ay boyunca aynı anda birden çok iş yapmamaya karar vermiş. Yoğunlaşma macerasında epey uçlara da gitmiş: Yazı yazmaya oturmadan önce internet bağlantısını kesmiş, kelimenin tam anlamıyla kendini sandalyesine bağlamış. Jacobs’a göre burada işe yarayan şey, farkındalık (neyi bilip neyi bilmediğimizin farkında olmak): “Zihnimin dalgınlaştığını fark ettiğimde –ki sık sık olur- düşüncelerimi yavaşça yaptığım işe yönlendiririm.”
Bunu dene: Jacobs’ın yoğunlaşma yollarından biri, ne yaptığını yüksek sesle söylemekmiş. “Kendine ‘şu anda yolda yürüyorum’ dersen, gerçekten o anda olduğunu hissedersin” diyor. Eğer yolda kendi kendine konuşan biri olarak görülmek istemiyorsan –Jacobs bunu yaparken bazı tuhaf bakışlarla karşılaştığını itiraf ediyor- bunu yaptığını düşünmen de yeterli olur.
Dikkatli kayıt tut
Minnesota Üniversitesi’nden Yard. Doç. Dr. Sophie Leroy, biraz farklı bir yaklaşıma sahip: “Pek çok işi aynı anda yapmaktan bahsettiğimizde, genellikle yapılacak işlerden iki tanesini seçip bunları yapmaktan bahsederiz. Ancak bunun başka bir şekli de vardır. Tek bir iş yaparsın ama beynin diğer yapman gerekenleri düşünmekle meşguldür. Bu nedenle yine yoğunlaşamazsın.”
Bu durumdan en yaygın olarak iş hayatında şikâyet edilir. Leroy, “İnsanlar bir proje üzerinde çalışırken bir toplantıya girmek zorunda kalır, sonra koşarak işinin başına geri döner. Bu sırada zaman bölünür” diyor. İnsanlar beyninin de onunla birlikte hareket ettiğini varsayar. Fakat Leroy’a göre, 14.59’a kadar bir iş üzerinde çalışıp 15.00’de toplantıya girdiğin zaman, buna uyum sağlamak için beynin zamana ihtiyaç duyar. Aynı şekilde toplantı bitiminde de işine yeniden başlamak için…
Bunu dene: Beyninin bir bilgisayar olduğunu düşün: Eğer çok fazla pencere aynı anda açık olursa, sistem yavaşlar. Leroy, beynine biraz nefes aldırmanı tavsiye ediyor. Yeni bir işe atlamadan önce diğerinde nerede kaldığını not al. Böylece geri döndüğünde nereden başlayacağını bilirsin. Ve geri dönmeden önce birkaç dakika ayırıp bitirdiğin kısmı özetle. Basittir ama her zaman işe yarar.
Bunları da birlikte yap
Bazı işler birlikte yapıldığında keyiflidir.
Bir arkadaşınla konuş + angarya ev işlerini hallet
Sürekli tekrar ettiğin ufak önemsiz işler; örneğin çamaşır katlamak, yerleri süpürmek, bulaşık yıkamak, fazla zihinsel efor gerektirmez. Ve bu sırada dikkatini dağıtan bir sohbet, yaptığın işin sıkıcılığını azaltır. Bir şey hariç: Yemek yaparken bir yandan çene çalarsan sonuçta tuzundan yenmeyen bir yemek ya da elinde bir yanık izi ortaya çıkabilir.
Müzik dinle + bilgisayarda çalış
İletişim Profesörü Clifford Nass, “Enstrümantal olduğu sürece müzik dinlemek, yaptığın diğer aktiviteleri etkilemez” diyor. Çalışırken arka planda çalan klasik müzik, yoğunlaşmanı arttırabilir ve bilgisayarda yazarken havaya girmeni sağlayabilir. Nass, buna karşılık sözleri olan şarkıların kafa karıştırıcı olacağını söylüyor.
Örgü ör + televizyon izle
Telaşlı bir günün ardından televizyon karşısında mayışmak, rahatlamanın tipik yollarından biridir. Ama bunu genelde bir yandan da yarım kiloluk bir kutu dondurmayı kaşıklayarak yaparız. Akupunktur Uzmanı Amanda McGowan, televizyon seyrederken örgü örmeyi öneriyor. Nedeni basit: Ellerin meşgul olursa, bir paket cipsi bir anda silip süpüremezsin.