WOMEN’S HEALTH KADINI

Enerjisiyle hepimize güzel bir çekim günü yaşatan Emina Sandal’a teşekkür ederiz.
Mustafa Sandal ile yaptığı evlilik sonrasında adını duyduğumuz ve Mirsad Türkcan’ın kızkardeşi olmasından ötürü hemen benimseyip kendimizden bir olarak gördüğümüz Emina Sandal doğal tavırları ve çocuksu karakteriyle hepimize oldukça keyifli bir çekim günü yaşattı. Sırbistan’da ünlü bir şarkıcı olmasının verdiği alışkanlıktan olsa gerek kameralar önünde çok rahatve güler yüzlüydü.
Emina’nın pozitif enerjisi ve sempatik tavırlarından ötürü çabucak biten çekimden sonra gerçekleştirdiğimiz röportaj da oldukça keyifliydi. Türkçe’yi iyice sökmüş olan Emina zaman zaman kendini ifade etmekte zorlansa da bize bu ince bedenin ve güzelliğinin ardındaki sırları açıkladı. Aslında her şey genlerdeymiş….

Soyadın konusunda bir karmaşa yaşandığını düşünüyorum. Neden bu şekilde tanınıyorsun?
Türkcan değil aslında benim soyadım. Herkes yanlış biliyor ve öyle yazılıyor. Emina Türkcan diye bir şey yok. Mirsad benim ağabeyim. Mirsad Türkiye’de oynadığı zaman bir Türk soyadı aldı. Daha sonra ben Türkiye’ye gelince onun kardeşiyim diye bana da Emina Türkcan dediler. Aslinda soyadım Yahovic Sandal. Ama Türkiye’deyim artık ve Mustafa ile evliyim. O yüzden Emina Sandal.

Bildiğim kadarıyla kendi ülkende şarkıcılık yapıyordun. Biraz ondan bahsedelim…
Aslında ben küçükken başladım söz yazmaya. Ayrıca gitar çalıyorum ama konservatuara gitmedim. Yetenek olarak benim içimden çıkıyor öyle şeyler. Ben bu konuda ille de eğitim alınmalı diyenlerden değilim. Öyle şeylere çok inanmıyorum. Tabi ki konservatuar eğitimi çok önemli bir şey ama aslında önemli olanın yetenekli doğmak olduğuna inanıyorum. Ben şarkı sözlerimi kendim yazıyor, kendim besteliyorum. Zaten ben sadece onun için şarkı söylüyorum yoksa kamera önünde olmak çok zor bir iş.

Kaç albümün var?
Dört tane albümüm var. Şarkı söylemeye 17 yaşında başladım. Şimdi 25 Ekim’de büyük bir konser olacak. SSCB bölündükten sonra oluşan bütün ülkeleri kapsayan bir turneye çıkacağım.

Şarkılarını hangi dilde seslendiriyorsun?
Bir tek single olarak yaptığım albümde ıngilizce şarkı var. Onları da New York’ta yaşayan çok ünlü bir prodüktörle yapmıştım. Ancak o albüm dışındaki şarkılarım kendi dilimde. Aynı Türkiye’de olduğu gibi bizim insanlarımız da şarkıları kendi dilinde dinlemek istiyor. Her zaman kendi dilinden şarkılar duymak istiyorlar.

Kendi ülkende sen şarkıcı olarak ünlüydün. Sokaklarda herkes senin kim olduğunu biliyordu.
Türkiye’de ise Mustafa Sandal’ın eşi olarak tanınıyorsun. Bu seni biraz da olsa rahatsız etmedi mi?
Yok, hayır. Hiç istemedim zaten burada çok tanınmayı çünkü gerçekten çok sıkılmıştım ilgiden. Benim memleketimde çok başka ve çok farklı bir hayat yaşıyorum. Benim için zor oluyordu. Bir yere gittiğim zaman insanlar ne yediğime, ne içtiğime, ne giydiğime bakıyor. Çok sıkılmıştım. Burada da aynı işi yapabilirim ama ille de yapacağım diye bir şey yok. Mütevazı bir insanım. Beni
memleketimde bunun için seviyorlar. Hiç uçuk bir kız değilim. Ülkemdeki anneler küçük kızlarının
benim gibi olmasını istiyor. Bu yüzden oradaki basın hep beni ön plana çıkartıyor.

Türkiye’de bir albüm çıkarmayı düşünüyor musun?
Zaten benim albümüm burada da Ekim ayının sonunda çıkacak ama Türkçe değil. Albüm benim dilimde olacak ve insanların tepkisinin ne olacağını çok merak ediyorum. Bizim müziğimiz sizinkinden biraz farklı. Türkiye’de çok sayıda Boşnak insan yaşıyor. Benim bildiğim kadarıyla beş milyon kadar.

Albümde Mustafa Sandal’la birlikte düet seslendirmek gibi bir düşünceniz var mı? Ya da senin onun
albümünde yer alman gibi?
Ben Mustafa’nın albümünde bir şarkıda vokal yaptım zaten ama o planlı bir iş değildi. Stüdyodaydım, oturuyordum. Şarkı çalarken mikrofonu aldım okudum ve güzel oldu ondan sonra albüme koydular. Ancak ben eşimle beraber böyle bir şey yapmak istemiyorum. Çünkü Mustafa’yı kullanmak istemiyorum hiçbir şey için. Ben böyleyim işte. Onu çok seviyorum. ılk tanıştığım gün çok aşık oldum ve onla ilişkim hep o boyutta kalsın istiyorum. Ben çok fazla planlı yaşamanın doğru olduğunu düşünmüyorum. Olması gereken bir şey olduğu zaman kısmetse kendi geliyor zaten. Ben hep kısmetten bir şeyler beklerim yani tabi bunu oturarak yapmıyorum. Çok çalışıyorum ama gelmesi gerektiği zaman geliyor ve o zaman güzel oluyor her ne olacaksa.

Mustafa Sandal’la nasıl tanıştınız?
Bodrum’da tanıştık. Ben aslında önce tatil için Hırvatistan’a gidiyordum. Ama program değişti ve Bodrum’a geldik. Grup olarak hepimiz çok eğlendik ve Mustafa ile de öyle tanıştım. Çok spontane oldu ve bir anda aşk yaşamaya başladık. Çok temiz bir kalbi var. Şimdiye kadar her şey çok iyi gitti. Bundan sonrasının da öyle olmasını umuyorum.

Hamilelik sırasında ve hamilelikten sonraki beslenme düzenini anlatır mısın?
Benim genetik yapım bu. Ben, hep inceydim. Enteresan bir şekilde hamilelik döneminden sonra daha da inceldim. Bunun nasıl olduğunu da bilmiyorum. Benim Sırbistan’daki tüm model arkadaşlarımda da bu böyle oldu. Ben, hamilelik vücudu bozuyor sözüne hiç inanmıyorum. Hamile olduğum dönemde dokuz kilo aldım ama bu önemli değil çünkü benim 20 kilo alan arkadaşlarım da oldu ama yine eskisi gibi zayıflayabildiler. Hamilelik döneminde yapılması gereken en önemli şey çatlaklar için krem sürmek. Açıkcası ben bir krem kullandım ve bunu da paylaşmak istiyorum. Mustella’yı herkese öneriyorum ve kime söylesem memnun kalıyor. Ben normalde de çok sağlıklı beslenirim zaten. Tatlı yemeyi çok sevmiyorum ama çikolata görünce dayanamam. Üzgün ya da yorgunken hemen bir çikolata yiyorum ve ihtiyacım olan enerjiyi bana sağlıyor. Et yemeyi çok seviyorum. Ekmeği ise sadece kahvaltıda bir dilim olarak tüketirim.

Bunların dışında sebze yer misin? Hiç detoks yapar mısın?
Hayır, ben çok öyle şeyler yapmıyorum. Bunlar, bana hayatı sınırlamak gibi geliyor ve bunu doğru bulmuyorum. Mutlu olmak önemli. Yani canın çikolata çekerse yemelisin diye düşünüyorum. Ne olur yani? Tabi sonra koşarsın, biraz spor yaparsın. O zaman bu hiçbir zaman problem olmaz. Yemek yemek hayata güzellik katan bir şey.

İştahlı biri misin peki?
Yok, aslında iştahlı değilimdir ama yemekten korkan bir yapım da yok. Bazen yeşil cay içiyorum, bol biber ve bir kâse içinde üzerine limon sıkarak maydanoz yiyorum. Hem selulit, hem cilt için çok iyi. ıçinde bolca C Vitamini bulunuyor. Meyveleri de çok severim. Günde muhakkak bir elma yerim.

Hamilelik sırasında bir doktora gittin mi kilo kontrolü için?
Hayır, hiç gitmedim. Ancak benim hamilelik sırasında çok bulantım vardı. O yüzden de sık sık sadece doğum doktoruma gidiyordum. Hamileliğimi takip ediyordum ama diyetisyene gitmedim. Bazı kadınlar kendilerine engel olamıyor. Hamile kadınların her gün yüzmesi gerektiğini düşünüyorum. Ben altı aya kadar daha çok kilo aldım. Normalde tam tersi olurmuş ama Yaman yaz çocuğu olduğu için hemen denize girdim ve altı aydan sonra daha az kilo almaya başladım. Her gün saatlerce yüzüyordum. Ayrıca yüzünce bebek çok mutlu oluyor. Bunu hissedebiliyorsun çünkü hem anne rahat ediyor hem bebek.

Daha ince olmanın dışında doğumdan sonra vücudunda neler değişti?
Evet, daha ince oldum ve nasıl olduğunu ben de bilmiyorum sadece kalçaların toparlanması için bir sene var daha. Vücut doğum yapacağı için kemiklerini açmaya başlıyor. Ben normal doğum yapacak kadar cesaretli olamadım. O yüzden sezeryan yaptırdım. Ancak vücut bunu bilmediği için kendini normal doğuma hazırlıyor. Sonrasında eski haline bir şekilde dönüyor.

Boşnak kadınlarının güzellik sırları nelerdir?
Bütün sebzeleri yüzümüze süreriz. Mesela salatalık yedikten sonra hemen yüzüme koyarım ve yaklaşık yarım saat orada tutarım. Bu çilek de olabilir. Ordaki insanlar genetik olarak çok güzel ve aslında hiç dikkat etmiyor. Ben Türkiye’ye bu konuda bayılıyorum. Burada hamamlar, bakımlar ve masajlar çok başarılı. Mesela ben bütün günümü hamamda oturarak geçirebilirim. Kese çok faydalı.

Spor olarak neler yapıyorsun?
Spor olarak dört senedir kick boks yapıyorum. Vücudumu gerçekten çok değiştirdi. Bunun dışında koşuyorum ve ağırlık çalışıyorum. Ayrıca dans ediyorum. Sahnede dans etmek gerekiyor. Önceden çok dansçı değildim ama artık dans ediyorum çünkü son iki senedir dans dersleri alıyorum.

Oryantel var mı bu dansların içinde?
Tabi, oryantel dersi de alıyorum ve çok seviyorum. Kendi koreografilerimde mutlaka aralarda oryantel de oluyor çünkü herkes seviyor. Özellikle bizim insanlarımız oryantele bayılıyor.

Burcun ne?
Ben de, Mustafa da Oğlak burcuyuz. Yaman ise Aslan. O şimdiden burcunun özelliklerini göstermeye başladı. Bazen “haydi show yap” diyoruz. Kendini hemen öne atıyor. Dikkat çekmeye bayılıyor.

Vücudundaki değişiklikleri konuştuk. Peki, hamilelik ve sonrası için ruhsal açıdan ne gibi değişiklikler yaşadın?
Çok daha duygusal bir insan oldum. Eskiden hep önce kendimi düşünüyordum. Ne yapacağım, ne giyeceğim diye düşünürdüm. Şimdi sadece bir jean, beyaz tişört ve terlik giyip gidiyorum nereye gideceksem. Sahneden zaten sıkıldım. Sahne için çok süslenmek gerekiyor. Ruhsal açıdan çok duygusalım. Şimdi artık Yaman ve Mustafa için yaşıyorum. Çocuktan önce kendi hayatını yaşıyorsun çocuktan sonraysa onunkini yaşamaya başlıyorsun. Ben üç çocuklu bir ailenin en küçük çocuğuyum. Her zaman şımarık ve bebektim. Hep başkaları benim için düşünürdü. Hep başkaları benim için düşünürdü. Bazen Mustafa’ya böyle şımarıklıklar yapıyorum “Bana bunu yapar mısın, şunu getirir misin” gibi. O bunu görüyor ve bazen tartışıyoruz bunun için. “Sen önce kendin biraz bir şey yap da öyle iste” diyor bana. Ben biraz öyleydim; her zaman başka birisi benim için düşünecek. Bense sadece kendim için kafa yoracağım. Ancak şimdi oğlum, Yaman her şeyi benden öğrendiği için ben sorumluluk sahibiyim ve her şeyi kendim yapmalıyım. Anlayacağınız roller çok değişti.

O halde şöyle sorayım. Bugünkü Emina’yı mı yoksa eskisini mi daha çok seviyorsun?
Bugünkü Emina daha olgun ve sorumluluk sahibi. Her ne kadar istemesem de büyümek durumunda kaldım. Kendimi bazen Yaman’ın ablası gibi hissediyorum. Aslında sanırım kendimi öyle hissetmek istiyorum. Bir keresinde arkadaşım dedi ki “bütün gün cambaz gibi hopluyorsun çocuk seni annesi gibi nasıl görecek” dedi. Bazen anne rolünden çıkmak istiyorum ve başlıyorum oyun oynamaya. İçimdeki çocuk sanırım hiçbir zaman büyümeyecek ve ben bu şekilde çok mutluyum.

Evde Yaman’la hangi dilde konuşuyosunuz?
Ben Yamanla sadece Sırpça, Mustafa ise Türkçe konuşuyor. Böylece büyüdüğünde ikisini de konuşabiliyor olacak.

Türkiye’de yaşamayı seviyor musun?
Evet, çok seviyorum. Türk insanı aslında ne kadar güzel bir ülkede yaşadığını bazen fark etmiyor. Ayrıca Türk insanını da çok seviyorum. Çok cana yakın ve sıcak insanlar. Örneğin Londra ya da Paris’e gittiğim zaman anlayamıyorum nasıl oluyor da bu iki şehir İstanbul’dan daha çok biliniyor diye. Benim için İstanbul ve Barselona dünyadaki en iyi iki şehir.

Evde kimin sözü geçiyor?
Her zaman Mustafa’nın. Ben tartışmayı hiç sevmiyorum. Mustafa’nın hem baba olarak hem de kocam olarak her zaman yanımda olmasını istiyorum. Karşılıklı saygı ve sevgi çok önemli.

Gelecek için planların neler? Var mı ikinci bir çocuk planı?
Benim hayatımda hiçbir şey planlı değildir. Spontane yasıyorum. Örneğin Yaman istediği zaman geldi. Aynı şekilde ikinci çocuk da istediği zaman gelecek. Bunun bir zamanı yok. Çocukları çok seviyorum. Yaman’ın kesinlikle bir kardeşi olsun istiyorum. Benim mesela ablam ve ağabeyim var ve onlarsız yaşayamam. Çocuklar kardeşi olmayınca egoist ve mutsuz oluyor. Her zaman kardeşler en iyi dost oluyor.

Emina’nın çantasında olmazsa olmazları!
Güneş gözlüğü
“Hem gözlerimi o zararlı UV ışınlarından koruyorum hem de kendimi daha şık hissediyorum.”

Nivea lip balm
“Dudaklarımın kurumasını önlüyor. Sürekli renkli dudaklarla gezmektense doğal bir parlaklığı günlük yaşantımda daha çok tercih ediyorum.”

Cep telefonum
“Özellikle evde olmadığım zamanlarda aklım Yaman’da kaldığı için sürekli evi arayıp ne yaptığını öğrenmek istiyorum. Sizce de cep telefonları hayatı çok kolaylaştırmıyor mu?”

Ajanda
“Yapmam gereken şeyleri aklımda tutmak yerine not alıyorum. Her ne kadar hatırlasan da bazı şeyler yoğun hayat temposu içinde unutulabiliyor.”

Cüzdan
“Maalesef günümüzde nerde olursan ol yanındanakitpara bulundurmalısın.Kredi kartları da cabası.”

Röportaj: Hande Tokmak / Fotoğraflar: Metin Bakırkaya

BENZER YAZILAR