Adrenalin, sizi daha hızlı, güçlü ve cesur yapıp; size, sağlığın en büyük düşmanı, olan stresle mücadele etmenizde yardım eder.
Snowboardunuzun ucu, neredeyse dik açılı bir yamacın kenarında… Kafanızdaki ses birden “Bunu hayatta yapamam!” demeye başlıyor ve önünüzdeki manzara aniden bol vurdulu-kırdılı bir aksiyon filmindekine benzer bir sahneye dönüşüyor. Tehlikenin küçük bir belirtisi, böbreklerinizin üzerinde bulunan iki minik ceviz şeklindeki salgı bezine haber uçuruyor ve adrenalin salgılanıyor. Tıpkı hormonal bir SWAT* timi gibi bu salgı bezleri de kan akışınıza adrenalin pompalamaya başlıyor ve kendinizi ani bir panik dalgasının ortasında buluyorsunuz. Gözbebekleriniz büyüyor, avuç içleriniz terliyor, kalbiniz yerinden çıkacakmışçasına atıyor, tüyleriniz diken diken oluyor. Korkudan bayılmadan bir de bakıyorsunuz ki yamacı yarılamış; olağandışı bir hız ve beceri ile kayıyorsunuz.
İşte adrenalinin gücü bu… Limitlerinizi zorlar, odağınızı daraltır ve bir mucize ilaç gibi işlev görerek; performansınızı pozitif yönde etkiler. Ancak yapılan araştırmalar, adrenalinin tek etkisinin bu olmadığını kanıtlıyor.
Boston Üniversitesi Sağlık Fakültesi Psikoloji Bölüm Başkanı Frank M. Perna; snowboardunuzla uçmak gibi yoğun ve heyecanlı egzersizlerin, adrenalinin de dâhil olduğu stres hormonlarını özgür bıraktığını söylüyor. Perna, böyle bir deneyimin ileride farklı kaynaklar nedeniyle oluşacak yüksek orandaki stresten koruyucu olduğuna da dikkat çekiyor.
Evet, bu doğru… Adrenalin hormonu, bastırdığınız duyguları ortaya çıkarmanıza neden oluyor. Tıpkı Angelina Jolie’nin erkek hayranlarını başından savurduğu gibi bu hormon da erkeklere gündelik yaşamlarında karşılaştıkları problemleri başlarından atacak gücü bahşediyor. Böylece gün içinde cinnetin eşiği daha az zorlanıp; daha fazla huzur duyuluyor.
Stres ile savaşmak için stresi kullanın!
Bunu ilk duyduğunuzda, garip bir tür uyuşturucu kullandığımızı düşünebilirsiniz ancak gerçek şu ki yaşadığınız her stres, kötü niyetli değildir ve korkunç sonuçlar doğurmaz. Tıpkı yemek, cinsellik, ayakkabı… vb. önemli konularda olduğu gibi işin özü; miktarda değil, kalitede gizlidir. Bu ince ayrım, stresin sizi öpeceğine mi öldüreceğine mi karar veren mekanizmanın ta kendisidir. Stresin iyi niyetli türü canlandırıcı bir elektrik dalgası gibi gelir. Tıpkı kanonuz nehrin en tehlikeli akıntılarından birine kapıldığında, hissettiğiniz yoğunluk gibi…
National Institute of Mental Health Direktörü Esther M. Sternberg, aniden gelip giden bir adrenalin dalgasının bizi canlandırdığını; bedenimize enerji verip, günlük koşuşturmacalardan sağ-salim çıkmamıza yardımcı olduğunu belirtiyor.
İster bir yamaçtan aşağı atlayın, ister akan trafiğe koşan yaramaz bir çocuğu kurtarın; adrenalin, vücudunuz aracılığı ile oksijen dolu, kırmızı kan hücrelerinizde ani bir stres patlaması yaşatır. Böylece bağışıklık sisteminizi geliştirir ve beyninize ağrı kesici endorfinler üretmesi için uyarı yollar. Diğer yandan kötü niyetli stres, sizi hep aşağıya çeker. Bu bitmeyen eziyet, adrenalin bezlerinizi yavaşlatıp, diğer bir stres akımı olan kortizolu Sağlamlaştırır. Kortizol, sisteminize bir yıldırım gibi çarpan ve hemen dağılan adrenalinin tersine; kan dolaşımınızı yavaşlatıp, kan basıncınızı yükseltmenin yanı sıra bağışıklık sisteminizi bastırır. Bunun sonucunda ise migren, soğuk algınlığı hatta kalp krizi gibi sorunlara karşı açık hale gelirsiniz.
Peki, acaba iyi niyetli stres, kötü emelleri olan stresle nasıl başa çıkıyor? Cevap adrenalinin pozitif gücünde saklı… İyi niyetli stres, performans artırıcı etkilerine ilave olarak, dopamin ve endorfin gibi hormonların salgısını tetikler ve güçlendirir. Bu iki hormon da kendinizi çok iyi hissetmenizi sağlar.
Paraşütle ilk atladığınızda muhtemelen 10.000 fit boyunca devamlı lanet okursunuz ama güvenle aşağıya ulaşıp; dopamin hormonu beyninizdeki zevk merkezine ulaştığında, yerinizde duramayacak kadar çok mutluluk hissi yaşarsınız. Bir dahaki atlayışınızda ise kalbinizin yerinden çıkacak gibi atması, terli avuç içleri… vb. stres belirtileri oluşur. Fakat korkmak yerine, neşelenirsiniz; çünkü beyniniz siz daha o paraşütü taktığınız anda dopaminin verdiği ödülü, yani heyecan ve mutluluk duygularını umut etmeye başlar. Yaşadığınız deneyimler sonucunda uçaktan paraşütle atladığınızda, çılgın bir kalabalığın önünde karaoke yaptığınızda ya da roller-coaster’da çığlık çığlığa ellerinizi havaya kaldırdığınızda artık sinir bozukluğu hissetmez; heyecanlanıp, mutluluğa sürüklendiğiniz bir beklenti yaşarsınız. Ayrıca ne kadar az korkarsanız, aldığınız keyif de o kadar artar. Bunun nedeni de dopamin salınımı ile birlikte yaşadığınız deneyimi beyninizin pozitif olarak kayda almasıdır. Bu nedenledir ki tıpkı Pavlov’un köpekler üzerinde uyguladığı şartlı refleks kuramında olduğu gibi dopamin salınımına neden olan benzer bir deneyim yaşadığınızda; vücudunuz, stres dolu anlarda pozitif bir tepki verir. Yani sinirleriniz bozulup, mideniz çalkalandığında ve zorlukla nefes aldığınızda beyniniz, bunun karşılığında güzel bir şey olacağını artık öğrenmiştir.
Bu durum, Texas A&M Üniversitesi araştırmacıları tarafından da kanıtlandı. Uzmanlar kadın ve erkeklerden oluşan bir grubu, outdoor sporlarını kapsayan macera dolu bir deneye tabi tuttuklarında, aynı sonuçla karşılaştı. Araştırmada daha önce benzer fiziksel aktiviteleri deneyip, zevk almış ya da bu tür aktivitelere karşı iyi düşünceler besleyen deneklerin diğerlerine göre daha rahat olduğu görüldü. Araştırmacılar, bu katılımcıların zorlu aktivitelerde kötü strese bağlı olarak ortaya çıkan değerlerinin, diğerlerin oranla daha az olduğunu fark etti. Sonunda katılımcılar, aktivelerin kendilerine zarar verme riskine rağmen daha rahat hareket etmeye başladı. Uzmanlar bu sonucu şöyle açıklıyor: “Bunun nedeni, önceki aktivitelerin denekler üzerindeki pozitif etkisi olabilir. Bu sayede denekler, yeni deneyimleri negatif olarak algılamayabilir ve sonuçta hayatın diğer ve daha sinir bozucu deneyimlerine “Harika!” gibi aşırı iyimser tepkiler vermeseler de geçmişe göre bu durumlar ile başa çıkabilmeyi öğrenirler.”
İçinizdeki cesur kahramanı ortaya çıkarın!
Temple Üniversitesi Psikoloğu ve Amerikan Psikoloji Derneği Başkanı Frank Farley; stres ile başa çıkabilmek için köpekbalıkları ile dolu bir denize dalmanıza ya da bir gökdelenin tepesinden atlamanıza gerek olmadığını belirterek şunları söylüyor: “Kendinizi zorlamaya yönelik anlayışınız, havuzda tramplenden atlamak ise sık sık bunu deneyip, sınırlarınızı zorlayarak, korkunuzu yenebilir sizi strese sokan durumlarla daha kolay başa çıkabilirsiniz. Ayrıca eğer sizi çılgınca bağırtacak sporlara karşı çılgınca bir arzu duymuyorsanız, üzülmeyin; suçu pısırık genlerinize atabilirsiniz.”
Pısırıklıktan ölme seviyesine gelip, gelmemeniz ise biyolojik faktörlere bağlı; buna ne kadar dopamin hormonu salgıladığınız da dâhil. Eğer, macera sporları karşısında pasif kalıyorsanız, daha çok ekstrem deneyim yaşamanız gerekiyor demektir. Bu arada, vücutları daha çok dopamin üreten kişilerin, heyecan duyup, mutlu olmak için daha az maceraya ihtiyaç duyduklarını da ekleyelim. Ama yine de rahatlık alanınızdan dışarıya adım attığınızda, vücudunuza adrenalinin müthiş hissini verirsiniz.
İşte, heyecanınızı had safhaya getirmenin 3 yolu:
1 Limitlerinizi zorlayın!
Akıllıca çalışın, Schwinn’inizi birkaç dönüş için dışarı çıkarmanız yetmez; gezintinin tahmin edilemez ve tehlikeli bir yanı olduğunu bilmeniz gerekir. Off-road takılın ya da bozuk yollarda ilerleyin… Texas A&M’in en son araştırmasına göre; bunlar olmazsa olmaz şartlar. Yolunuza aniden çıkan bir düşüş ya da yükseliş adrenalin hormonunun aniden artmasına sebep olur.
Büyük bir etkisi olsa da sadece fiziksel limitlerinizi zorlamanızı söylemiyoruz. Tanımadığınız yüzlerin ortasında akılıca bir konuşmak ya da işte yeni ve zor bir projeyi üstlenmek gibi sizi zihinsel açıdan da zorlayacak şeyler yapmanız da strese karşı tepkilerinizi olumlu hale getirir ve gelecekte karşınıza çıkacak stresli durumlarda sizi cinnetten korur.
2-Aktif rahatlamaları deneyin!
Hayır, bu çelişkili bir ifade değil. Meditasyon, derin nefes alma taktiği, birkaç tekila shot gibi strese karşı geliştirilen geleneksel yöntemler de gerçekten strese karşı çözüm olabilir. Ancak adrenalin salgılamanız için bundan biraz daha fazla çaba sarf etmeniz gerekebilir. Ağırlık kaldırmayı düşünün; az etkisi olsa da kendinizi tamamen buna verirseniz, güçlü hormonlarınızdan şaşkınlık verici bir tepki alabilirsiniz.
3- Stresle dost olun!
Dopamin ve endorfinin akışını güçlendirmek, sizin baskı altında verdiğiniz tepkileri kontrol etmenizi kolaylaştırır. Eğer, Klimanjaro Dağı’nın yüksek bir eteğinden aşağı sarkmak sizin ideal cumartesi akşamüstü anlayışınız değilse, bir arkadaşınızı ayartın; sizinle beraber macera dolu aktivitelere atılan bir yoldaş, yaptığınız şeyin ne kadar harika ve eğlenceli olduğunu fark etmenizi sağlar.
* Special weapons and tactic kelimelerinin kısaltmasından oluşan özel harekât birimidir.
Derleyen: Zeynep Göksel