Yeni bir araştırma, başı açlık hissi ile dertte olanlar için umut verici nitelikte…
Fazla kilolarınızdan kurtulup fit bir vücuda kavuşmak istiyorsunuz. Düzenli antrenmanların yanı sıra, mutfakta da oldukça disiplinlisiniz. Fakat kendinizi sürekli aç hissediyorsunuz ve bu da diyeti katlanılmaz kılıyor.
Pes etmeyin! Çünkü size Danimarka’dan umut getirdik.
Danimarkalı bilim adamlarının gerçekleştirdiği bir araştırma, kilo verme sürecini 1 yıl boyunca devam ettirebilirseniz, açlık hissinin yatışacağını söylüyor.
Söz konusu araştırmada, 2 ay boyunca aşırı kalori kısıtlamalı bir beslenme planı uygulayan ve vücut ağırlıklarının ortalama %13’ünü kaybeden 20 obez insan üzerinde hormon incelemeleri yapıldı. Bu sürenin ardından, katılımcılara 1 yıl boyunca daha gevşek bir diyet uygulandı ve bu diyet sayesinde kiloları stabil tutuldu.
Araştırmacıların bulgularına göre, karnınızın acıkmasına neden olan girelin hormonu, ilk kilo verme süresinde %23 oranında artıyordu. Neden mi? Çünkü kilo vermeye çalıştığınızda, vücudunuz adeta taş koyuyor ve iştahınızı coşturuyor. Yani, vücudunuz bir anlamda içgüdüsel olarak hayatta kalmaya çalışıyor. Fakat bu dönemecin geçilmesi oldukça önemli. Çünkü 1 senenin ardından, araştırmadaki katılımcıların girelin seviyelerinin tekrar düşüşe geçtiği gözlemlenmiş.
Öyle görünüyor ki, vücudunuz yeni kilosuna 1 yıl içerisinde yavaş yavaş alışıyor. Yeni kilosuna alıştıktan sonra da, açlık hormonu üretimi azalıyor. Aynı zamanda, 1 yıllık süre içerisinde, tok hissetmenizi sağlayan GLP-1 ve PYY3-36 hormonları da kademeli olarak artış gösteriyor.
Araştırmacılar, vücutta bulunan fazla yağ kütlesinin, hücrelerin bu tok tutucu hormonların salgılanmasını bastırdığını düşünüyor. Yani, yağ kaybetmek, üretimi engellenen bu iki hormonun da normal seyirde üretilmesine yardımcı olabilir. Araştırmanın bulguları, eğer 1 sene boyunca hedeflediğiniz kiloyu koruyabilirseniz, sonrasında kendinizi daha az aç hissetmeye başlayacağınızı, dolayısıyla kilonuzu muhafaza etmenizin daha da kolaylaşacağını iddia ediyor.
Her ne kadar söz konusu araştırma küçük çaplı olsa da, araştırmacılar, elde edilen sonuçların çoğu insan için geçerli olabileceğine inanıyor.
