Strongman dünyasında ilkleri bir bir gerçekleştiren Hafthor Julius Bjornsson, namı diğer The Mountain, MH Türkiye okurlarıyla başarı kodlarını paylaştı.
Yeryüzündeki en güçlü adamlardan birini karşınızda gördüğünüzde aklınıza gelen ilk soru, böylesine kasların en önemli sırrı oluyor. Başka insanların bilmediği bir fitness sırrını keşfettiğini veya kestirme yol bulduğunu düşünüyorsunuz ama yanıtı net oluyor: “Bunu soranlara Hiçbir şey imkânsız değildir’ diyorum. Çabanızı bir şeye odaklarsanız, imkânsızı mümkün kılabilirsiniz.” Milyonlarca insanın radarına Game of Thrones dizisinde canlandırdığı The Mountain karakteriyle giren, fitness dünyasının ise Strongman yarışmalarından tanıdığı bir sima olan 28 yaşındaki Bjornsson geçtiğimiz ay İstanbul’daydı. Memleketi İzlanda’da altı yıl üst üste en güçlü adam unvanını kazanan, 2014 ve 2015’te Avrupa’nın da en güçlü adamı olmayı başaran ve bu yarışmada beş kez üst üste podyuma çıkan ilk, bu düzeydeki en genç sporcu olan Mountain, şimdi World’s Strongest Man 2017 yarışmasında dünyanın en güçlü adamı ilan edilmek için hazırlanıyor. Biz de ondan hayallerini bir bir gerçekleştirmesini sağlayan tüyolar aldık. Sonuçta mevzu kendi sınırlarını zorlamaksa, Mountain bu konuda bilirkişi.
Hedefini Belirle, Kendine Baskı Yap
“Kuvvet antrenmanları ve powerlifting’e 2007 yılında başladım. O yıl hızlı bir şekilde İzlanda’nın en güçlü adamı olmayı kafama koydum ve bunu altı kez üst üste başardım da. Kariyerimin başlarında kendime daha fazla baskı yapmaya karar verdim ve yüksek bir hedef belirledim. Sırasıyla Avrupa’nın, ardından dünyanın en güçlü adamı olmak istedim. Avrupa’da bu unvanı iki kez
almış durumdayım, dünyada başarmak içinse çalışmaya devam ediyorum. Bu süreçte karşılaştığım zorluklar oluyor elbette. Mesela bu yılki World’s Strongest Man’e hazırlanırken bir yandan da film çekiyordum. Film seti 12-13 saat sürebiliyordu. İki saatte bir yemek yiyordum ve geceleri 4-5 saat uyuyabiliyordum. Bu benim için yeterli değildi ve yarışmada ikinci oldum. Bu yüzden bir karar aldım: Artık yarışmaya yakın dönemlerde bu kadar fazla çalışmayacağım. Altı öğün yemek yemek veya ağır antrenmanlar yapmak istemediğim günler de oluyor. Fakat sonra, dünyanın en güçlü adamı unvanını kazanmak istediğim aklıma geliyor. Bugüne dek onca emek sarf etmişken, hedefime ulaşana kadar vazgeçmeyeceğim deyip motive oluyorum.”
Doğru Yöntemlerle Çalış
“Powerlifting sporunda yeniyseniz mutlaka bir antrenörle çalışmalısınız. Birlikte çalıştığınız kişi ne yaptığını bilmeli ve size hedefleriniz doğrultusunda yardımcı olmalı. Bilim her şeyden önce gelir ve bilimden yararlanmazsanız gelişme sağlayamazsınız. Kaliteli kaslara sahip olmak için yüksek ağırlık-düşük tekrar şeklinde çalışmalısınız. Ayrıca kas kütlenizi artırmak ve orantılı kaslara sahip olmak istiyorsanız, squat, deadlift, overhead press, bench press gibi komple egzersizlere programlarınızda mutlaka yer vermelisiniz. Antrenman yaptığınızda kanınızın kaslarınıza gittiğini, yani pump etkisini hissetmeniz lazım. Bu yüzden de belirli hareketleri 15 tekrar şeklinde yapmanız gerekiyor. Bu spora başladığımdan beri çok fazla kas kütlesi kazandım. Spora ilk başladığımda 105 kiloydum, şimdi 180 kiloyum. Kendinizi adayıp çok sıkı çalışırsanız, plato evresini atlatırsınız. Sizi geliştirecek her şey için istekli olmalısınız. Bir antrenman programına bağlı kalıp uzun süre
değiştirmediğinizde, kaslarınız yaptığınız şeye alışır ve büyümeyi bırakır. Bilim nasıl her gün yeni bir şey bulmak için uğraşıyorsa, siz de kaslarınız için yenilikler yapmalısınız. Ben de bu sayede bu kadar güç sahibi olabildim ve kütle kazandım. Bench press’te 250, squat’ta 390, deadlift’te ise 450 kilogram kaldırabiliyorum.”
İhtiyacını Karşılayacak Şekilde Beslenmeyi Öğren
“Özellikle seyahat ederken beslenme programıma bağlı kalmak zor olabiliyor ama kas kütlemi korumak zorundayım. O yüzden iki saatte bir yemek yiyorum. Kahvaltıda en az altı yumurtayla birlikte altı parça jambon ve 200 gram yulaf ezmesi tüketiyorum. Yulafa tarçın ve yabanmersini ekliyorum. Kahvaltı menümde fıstık ezmesi de var. İki saat sonra 300 gram biftek ve patates yiyorum. Yine iki saat sonra tavuk ya da kırmızı etten oluşan bir öğün daha tüketiyorum. Bu öğünde pilav veya patates yiyorum. Öğünlerimin tamamında sebzeler de kendine yer buluyor. Antrenman yaptığım günlerde ise, örneğin saat 14.00’te antrenman yaptıysam üçüncü öğünümde kendime shake hazırlıyorum. Bu shake’in içine pirinç patlağı ve bir sürü ek besin ekliyorum. Pirinç patlağı hızlı karbonhidrat cinsinden olduğu için bana çabucak enerji veriyor. Bu shake’i antrenmandan yarım saat önce içiyorum. Antrenman esnasında BCAA, glutamin ve kreatin kullanıyorum. Antrenmandan sonra ise 60 gram protein içeren bir shake daha tüketiyorum. Bu shake’ten 15 dakika kadar sonra yeni öğünüme oturuyorum. Ayrıca sık sık balık tüketmeye de özen gösteriyorum. Günde en az 2-3 öğün kırmızı et, balık ya da tavuk tüketmeye çalışıyorum.”