Aşırı tüylenme sorunu yaşıyorsanız, bu işi kökünden çözmek için aşağıdaki alternatiflere göz atın.
Göğsünüzdeki tüylerle daha erkeksi mi hissediyorsunuz? Peki ya sırtınızdakiler? Onlar daha çok mağara adamını çağrıştırıyor ve inanın, modern çağda yeri yok. Bunun için onları yakından tanımalı ve kökünü kazımalısınız. Vücudumuzun en küçük ve en karmaşık organları olan kıl kökleri (folekülleri) üç büyüme evresi geçiriyor. Uzama evreleri vücudun neresinde olduklarına bağlı olarak değişiyor. Diğer bir belirleyici unsur ise ergenlik dönemi. Ergenlikten sonra vücudun bazı bölgelerindeki kıllar testosteron ve dihidrotestosteron gibi erkeklik hormonlarının etkisiyle
uzuyor, kalınlaşıp koyu renk alıyor. Aşırı tüylenme ve çözüm yolları konusunda danıştığımız Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Nazmi Geyik, vücut kıllarının yaygınlığı, sıklığı, uzunluğu, kalınlığı veya inceliğinin genetik faktörlerle belirlendiğini söylüyor.
Bazı talihsiz erkeklerin vücutlarının herhangi bir bölümünde, normal sınırların üzerinde kıllanma artışı olur. Dr. Nazmi Geyik, bu patolojik kıl artışının hipertrikoz olarak adlandırıldığını ve iki
türü bulunduğunu söylüyor: “Ergenlik öncesi hipertrikoz, çocuklukta yüz, alın, şakak ve kulak önleri ile sırtta renkli tüylerin belirmesiyle oluşuyor. Sıkça rastlanıp sağlıklı insanlarda görülüyor. Edinsel jeneralize hipertrikoz ise sıklıkla kortizon ve streptomisin etken maddeleri içeren antibiyotikler, minoksidil etken maddesi içeren tansiyon ilaçları ile bağışıklık sistemini baskılayan birtakım ilaçların kullanımına bağlı olarak alın, şakaklar, kol ve bacakların iç yüzünde kıllanma artışıyla meydana geliyor.”
Eğer genetik nedenlerle aşırı tüylenme yaşıyorsanız veya nedenleri ortadan kaldırdığınız halde kıl yoğunluğunuz eski haline dönmüyorsa, bu işi kökünden çözmeniz gerekiyor. Neyse ki kadınlar sayesinde istenmeyen tüy endüstrisi çok ilerledi. En kalıcı yolu epilasyon ama cildinizde topyekun bir savaşa girmek istemiyorsanız daha yumuşak yöntemler de var. Tereyağından kıl çekmek için aşağıdaki yöntemleri inceleyin.
İğneli Epilasyon
İnce ve steril bir iğneyle kıl köküne girilerek düşük elektrik akımı veriliyor, kıl kökleri tahrip edilip kıl üretimi durduruluyor. Kaç seans alacağınız tüylerinizin rengi, yoğunluğu, çıkış süresi
ve yapısına göre değişiyor. En önemli avantajı beyaz, sarı ve hatta kızıl renkli tüylerde etkili olması. Lazer epilasyon uygulamasında arta kalan ince tüylerden kurtulmak için de tercih ediliyor.
Ancak bir seansta aktif kıl köklerinde kıl kaybı sağlayan elektrik akımı, o sırada aktif olmayan kıl köklerinde pek etkili olmaz. Kılların büyüme evrelerinin değişkenliği yüzde yüz kıl kaybının
önüne geçebiliyor. Yine de kıl köklerini tek tek yakan iğneli epilasyon en acılı ve en uzun süreli ama en kalıcı kıl kaybı yöntemidir.
Lazer Epilasyon
İğneli epilasyona göre daha hızlı ve daha az ağrılıdır. Işık, kıllara rengini veren melanin pigmentini hedef alır, açık veya gri renkli kıllar lazer epilasyondan daha az etkilenir veya hiç etkilenmez. Bu yüzden koyu renk ve kalın kılları olan kişiler açık ve ince kıl yapısına sahip olanlara göre daha başarılı sonuçlar elde eder. Nadiren de olsa lazer epilasyon, paradoksal şekilde komşu kıl kökünü uyararak kılların uzamasına yol açabilir. Piyasadaki en yaygın dört türü şöyle;
• Ruby lazer sistemi, en eski lazer epilasyon yöntemlerinden biridir. Açık tenli, ince ve açık renkli kıl yapısına ve özellikle düşük ağrı eşiğine sahip kişiler için en uygun yöntemdir.
• Diode lazer sistemi (ütüleme), nokta atışı yerine tarama sistemi kullanıyor. Hem koyu hem açık tenlilere uygulanabilen bu işlem daha az acılı ve daha kısa sürüyor.
• Nd: YAG lazer sistemi, kıl kökleri ve o kökleri besleyen kılcal damarları da hedef aldığından daha kalıcı çözüm sunuyor. Koyu tenli ve koyu renkli kıllara sahip kişiler için uygundur.
• Alexandrite lazer sistemi, kahverengi ve siyah kıllardaki eumelanin pigmenti tarafından en iyi emilen dalga boyuna sahip. Ten rengi açık ama kıl rengi koyu kişilerde etkilidir.