Yeni bir araştırma, depresyon tedavisi için antidepresan kullanımı konusunda umut verici bir boyut açıyor.
Antidepresan kullanımı konusunda her geçen yıl daha da artış gözlemleniyor. Depresyon tedavisinde doğru ilacın belirlenebilmesi ise biraz zaman alabiliyor. Her ne kadar depresyon tedavilerinin %80’inde antidepresan kullanımı ilk üç ay içerisinde olumlu gelişmelere yol açsa da, doktorlar tarafından hastalara yazılan ilk ilacın işe yarama ihtimalinin %50 olduğu belirtiliyor. Buna bağlı olarak da depresyon şikayeti bulunan kişiler, doktorları doğru ilacı belirleyene kadar bir “deneme yanılma” döneminden geçmek zorunda kalıyor.
Londra’daki King’s College tarafından yapılan yeni bir araştırma ise umut verici. Bilim insanlarının bulgularına göre kandaki inflamasyona bakılarak, kişinin yaygın kullanılan antidepresanları tepki verip vermeyeceğinin belirlenebilmesi mümkün.
İnsanların ilaç tedavisinden vazgeçme nedenleri arasında en üst sıralarda ilaçların istenmeyen yan etkileri bulunuyor. En sık görülen yan etkiler arasında cinsel işlev bozukluğu, bulantı, kilo alma, yorgunluk, uykusuzluk, ağız kuruluğu, görme sorunları ve anksiyete bulunuyor. Ne yazık ki, depresyon tedavisi gören her üç kişiden birisi direnç göstererek antidepresanlardan fayda göremiyor. İnflamasyon vücuttaki birçok sürece müdahil olduğu gibi, antipdepresanların işleyişinde de etkili olabiliyor.
Bu yeni kan testi ise doktorlara hangi tedavi yönteminin kullanılacağı konusunda yardım edebilir. Ancak, daha fazla çalışmanın yapılması şart. Depresyon sorunu bulunan her üç kişiden ikisinin profesyonel yardım almaktan kaçındığı tahmin ediliyor. Bu yeni kan testi sayesinde, depresyon tedavisi konusunda akıllarında soru işaretleri bulunan ve tedaviden kaçınan kişilere de yardımcı olunabileceği düşünülüyor. Doğru tedavinin belirlenebilmesi ne kadar hızlı olursa, depresyon semptomlarının da o denli hızlı azalacağı ortada. Ayrıca, yan etkiler de azaltılabilir.
