PANİK ATAĞI BAŞLAMADAN ÖNLEMENİN YOLU

Panik atak meselesinde kafanızda olup bitenler kadar biyolojik süreç de önemli.

1

Panik atak, bir insanın tecrübe edebileceği en ürkütücü olaylardan birisi. Çoğu zaman ise mesele mental açıdan ele alınıyor ve esas dikkat edilmesi gereken konunun da bu olduğu belirtiliyor. En güçlü insanları bile ölüm endişesi ile pençesine alabilen panik atak, gerçekte, deyim yerindeyse sadece kafanızda olup biten bir şey değil: Çünkü panik atağın biyolojik temelleri de bulunuyor.

Bütün hikaye karbondioksit ile başlıyor. Bütün insanlar, hepimizin bildiği gibi, oksijen alıyor ve dışarıya karbondioksit veriyor. Panik butonumuza basılması ise “savaş ya da kaç” refleksi olan hızlı nefes alınıp verilmesi ile başlıyor. Panik atak geçiren birisine, etrafındaki insanların “nefes almaya çalış” ya da “derin derin nefes al” demesi de bundan kaynaklanıyor. Fakat ne yazık ki, bu tavsiye aslında vücudunuzun ihtiyacı olan şeyin tam tersini yapmanız anlamına geliyor.

Hızlı nefes alıp verdiğiniz zamanlarda, vücudunuz, beyninize daha fazla oksijen ulaştırmaya çalışıyor. Southern Methodist University’den panik atak uzmanı Psikolog Dr. Alicia Meuret’e göre ise, nefes alma sırasında vücuda oksijen alınıyor ve karbondioksit seviyesi tehlikeli bir şekilde düşmeye başlıyor. Karbondioksit seviyesi düşük olduğunda ise kalp çarpıntısı, sersemlik, mide bulantısı gibi semptomlar ortaya çıkıyor. Düşük karbondioksit seviyesi, daha da paniklemenize neden oluyor. Bu panikleme seviyeniz yükseldikçe karbondioksit seviyeniz düşmeye devam ediyor.

Özetlemek gerekirse, daha fazla oksijene ihtiyacınız yok. Yani, panik atağı durdurma konusunda kilit nokta, karbondioksit seviyenizi normal bir seviyeye çıkarmak oluyor. Meuret, panik atağı durdurmak adına CART ( kapnometri destekli solunum eğitimi) tekniğini geliştirmiş. Birçok panik atak hastasının nefes darlığı ya da sersemleme gibi fiziksel semptomlardan fazlasıyla korktuğunu ve bu tekniğin, nefes alışverişini normalleştirerek paniği azaltmada etkili bir yöntem olduğunu belirtiyor.

Başka bir deyişle, beyniniz, panik atak sırasında boğulduğuna ve yakında öleceğine dair bağırmaya başlıyor. Bu noktada ise tek yapmanız gereken kendinizi boğmayı bırakmanız. Meuret’in yöntemi, insanların nefes alışverişini düzenlemesi için kapronometri cihazı kullanmalarını gerektiriyor. Fakat bu cihazlara erişim imkanınız olmadığı için, endişelenmemelisiniz. Benzer bir nefes alışverişi tekniğini kullanarak, aynı etkiyi elde edebilirsiniz.

Bu teknik, nefes alma sürenizin iki katını nefes verme süresi olarak kullanmanıza dayanıyor. Yani, 2 saniye boyunca nefes alıyorsanız, aldığınız nefesi 4 saniyeye yayarak veriyorsunuz. Bu sayede oksijen ve karbondioksit seviyeleriniz dengelenirken, rayından çıkan sinir sisteminizi de rahatlamış oluyor. Bu tekniğin bir hayli etkili olmasının nedeni ise, vücudunuzun sinir sisteminin, sempatik sinir sisteminden parasempatik sinir sistemine doğru geçişini tetiklemesi. Parasempatik sinir sistemi devredeyken, savaş ya da kaç modu da bir bakıma ötelenmiş oluyor.

 

BENZER YAZILAR