2012 Londra Olimpiyatları’nda bronz madalyayla yetinmek zorunda kalan Rıza Kayaalp, o zamandan beri kazandığı şampiyonluklarla, 2016’da altın madalyanın en güçlü adayı olduğunu ilan ediyor.
Bundan üç buçuk yıl önce düzenlenen 2012 Londra Olimpiyatları’nda, Türkiye’yi temsil eden sporcular arasında altın madalya beklediğimiz birkaç isim vardı. Ata sporumuz güreşin genç ve yükselen yıldızı Rıza Kayaalp, bu isimlerin başında geliyordu. 10 yaşında başladığı güreş kariyerinde, hem yıldızlarda hem de gençlerde sayısız uluslararası başarı kazanmış olan 26 yaşındaki Rıza Kayaalp, 2009 yılında Herning’de düzenlenen Dünya Güreş Şampiyonası’nda bronz, İstanbul’da düzenlenen 2011 Dünya Güreş Şampiyonası’nda ve 2012 Avrupa Güreş Şampiyonası’nda altın madalya kazandı. Bu başarılarla kendisini güreşin en önemli isimlerinden biri olarak kabul ettirerek beklentileri yükseltti. Londra’da yarı final maçında aldığı şanssız mağlubiyetle bronz madalyaya razı olan Kayaalp’in artık tek bir hedefi var: 2016 Rio Olimpiyatları’nda şampiyon olmak ve altın madalya kazanmak.
HEDEFİNİ ERKEN BELİRLE
Gözünü Olimpiyat şampiyonluğuna diken Rıza Kayaalp, başarı yolunda emin adımlarla yürümenin temel şartlarından birini, henüz çocuk yaştayken keşfetmiş: “6-7 yaşlarında güreşçi olmaya karar vermiştim ama hedeflerim bu spora başladıktan sonra şekillendi. Önceleri sadece iyi bir güreşçi olmak istediğimi biliyordum ve bu kadar uluslararası şampiyonluğu rüyamda bile göremezdim. Spora başladıktan sonra ise hedeflerimi koymakta gecikmedim ve daha 11-12 yaşındayken, kendimi bu sporun zirvesinde olmaya adamaya karar verdim. Bence başarının sırlarından biri de bu, erken yaşta hedef belirlemek.”
DİNLENMEYİ BİL
Londra’da yarı final maçını kaybettiğinde çok üzüldüğünü söyleyen Kayaalp, o sene gereğinden fazla çalışmanın cezasını çektiğini belirtiyor: “Olimpiyatlar’da çok çalışmanın kurbanı oldum. Tek bir antrenmanda toplamda neredeyse 70-80 ton kaldırıyordum. Sezon başından itibaren hiç dinlenmeden bunu yapınca, kol kaslarımda ödem ve lif yırtılmaları oldu ve Londra’ya kadar geçmedi. Bu sakatlık yüzünden, normalde yarı finale kadar çok kolay yeneceğim rakipleri bile zorlu karşılaşmalar sonucunda yenebildim. Başarının anahtarı çok çalışmaktır, bu doğru. Ama bazen de daha az çalışmalısın. Herkes Olimpiyatlar’dan sonra bana ‘Keşke daha çok çalışsaydın’ diyordu ama benim hatam zaten fazla çalışmaktı.”