Eğer arkadaşlarınız neler yaptığına dair fikriniz size anlattıklarından çok Facebook iletilerinden gelişiyorsa, kabloyu çekip telefonu bir kenara koyma vakti gelmiş olabilir.
Akıllı telefonuzun şarjının bittiğini işaret eden sinyali ellerinizi terletiyor mu? Telefonunuz yemek masasında her zaman çatalınızın yanında yer mi buluyor? Uyandığınızda ilk elinize gelen şey telefonunuz mu? O zaman bu yazıyı bir uyarı kabul edebilirsiniz.
Telefon bağımlılığı henüz resmi olarak bir bağımlılık olarak görülmüyor. Henüz. Fakat ‘Center for Internet and Technology Addiction’ kurucusu David Greenfield’a göre insanların neredeyse %20’sinin smartphonelarıyla kurduğu ilişki dürtü şeklini aldı bile. Kalanların çoğunluğu da telefonlarıyla gereğinden fazla bir ilişkiye sahip. Yani henüz bağımlı değilseniz bile olmak üzere olabilirsiniz.
Greenfield’a göre akıllı telefonlar “değişken oranlı pekiştirme tarifesi” mantığıyla çalışıyor. “Telefon her titrediğinde, sinyal verdiğinde yeni bir bilgi sunuyor; bir tweet, bir Facebook update’i ya da bir e mail gibi. Ne zaman geleceğini ya da bu durumu ne kadar seveceğimizi bilmiyoruz.” Sizi aynı kumarhanelerdeki gibi bir slot makinesi gibi kitleyen bir mekanizmadan bahsediyoruz.
Instagram’ınıza göz gezdirmek sizi bir bağımlı yapmaz fakat eğer araba kullanırken bile bakma ihtiyacı duyuyorsanız bu bir sıkıntıdır. “Bu davranışlar gündelik hayatınızda önem arz eden durumlara, hayat kalitenize ya da diğer insanların hayat kalitesine etki ediyorsa, bu bir problemdir.” diyor Greenfield. Bu toplantılarda dikkatinizi kaybedip telefona kitlenmek, yemeğe çıktığınızda karşınızdaki insandan çok telefonla ilgilenmek ya da İngiliz erkeklerinin %48’i gibi seks sırasında kontrol etmek gibi şeyler olabilir.
Greenfield’a göre insanlar eğer uygun durumda değillerse diğer insanlara saygısızlık ettikleri ilüzyonuna kapılıyorlar. Fakat yüzlerce yıl smartphonesuz yaşamış insanoğlundan bahsediyoruz. Arkadaşınızın akşam ne yediğini bilmemek size çok şey kaybettirmez. Ya da patronunuzun gönderdiği maile hemen, anında dönmeniz de gerekmez.
