Bu aralar başımız fena halde dertte. “Özgür ruhlu” insanlar birer birer evleniyor. Annemiz “Ben ne zaman torun seveceğim?” diye başımızın etini yiyor. Yoksa sıra bizde mi?
Malumunuzdur ki, şu aralar ülke-mizde her 20 kişiden 30’u evlen-mekte. Sahiden bu yaz her ne olduysa, evlilik istikametine doğru müthiş bir yığılma var. Hayır yani, biz evlenmeyenler bir şey mi kaçır-dık, dünyanın son günü için tarih falan mı verildi? Nedir abi bu olay? Instagram’a bir giriyorum boy boy söz, nişan, düğün pozları. Kız isteme merasiminden balayına kadar bütün süreçle ilgili kilobyte kilobyte fotoğ-raflar. Hani utanmasalar… Neyse bir şey diyecektim ya, boş ver, ayıp olur. Evlensin insanlar, mutlu olsunlar, ne güzel aferin onlara, Allah bir yastıkta kocatsın falan…
Ama bu yoğun evli-lik trafiğinin biz bekârlarda ve bekâr olarak kalmayı düşünenlerde yarattığı tahribat çok büyük arkadaşlar.Gün geçmiyor ki kendimizi altın alırken bulmayalım. Gramdan başla-yarak arkadaşlık derecesine göre yarım altına kadar giden, bayağı pahalı bir skaladan bahsediyorum size. Birine alıp diğerine almasan da olmuyor. Hemen kulaktan kulağa gidiyor, öğreniliyor zaten ne taktığın. Aslında en güzeli dünya turuna gidi-yorum deyip kaybolmak ama işte, yalan söylemeyi de beceremiyoruz çoğu zaman. Gerçi şu an düşündüm de, bu yaz evlenen arkadaşlarıma aldığım altınlarla dünya turuna çıkabilirdim. Yani en yazından bir yarım tur yapabilirdim. Ama gel gör ki biz cillop gibi janti çocuklar, teyzeler, halalar, anneanneler gibi altın kovalıyoruz. Bazen de o kadar özenme-mize rağmen beğendiremiyoruz verdiğimiz altını. Senelerdir takı merasimlerinde karma felsefesi işli-yor; “O sana çeyrek taktı, sen de ona çeyrek tak.” Düğün sonrası kamera kayıtlarını didik didik eden anneler tanıyorum ben ya. Ne takıldığının anlaşılmadığı durumlarda görüntüyü zoom’layıp, kimin ne taktığını bir kâğıda not alan anneler. O yüzden dikkatli olun yani arkadaşlar, kamera kayıtları inceleniyor. Öyle sahte altın takayım, 200 lira gösterip 50 lira takayım gibi numaralara girmeyin. Ele güne kepaze olmayın.
Bu evlilik şatafatlarının bizim iliş-kilerimize de etkisi var tabii. Sevdiceğimiz mağarada yaşamıyor sonuçta. Arkadaşları sağ olsun, gözünün içine içine sokuyor bu süreçte yaşadığı her janjanlı şeyi. Kıskandır-mak, aklını almak için her şeyi yapı-yor çevresine. Sanal âleme her adımın fotoğrafını koymalar, “Gel benim gelinliğin provasına gidelim beraber” demeler, domates büyüklüğündeki tektaşını öve öve bitiremeler, “Nişanım öyle, düğünüm böyle ihtişamlı olacak” deyip reklam yapmalar falan derken; birlikte olduğumuz kızın aklına türlü türlü şey sokuluveriyor.
Arkadaşımın hipster takılan özgür ruhlu sevgilisinin, bir süre sonra “benim yerim kocamın yanı” moduna girip evlilik hayalleri kurmaya başladığına ve bu uğurda çocuğun beynini çiğ çiğ yediğine bizzat şahit oldum. Durup dururken çocukcağızın gül gibi ilişkisi bozuluverdi. Biz niye evlenmiyoruz? Sevgilisi Burcu›ya kocaman tektaş almış. Sen bana iğne ucu kadar olanını bile almadın. Düğünü bilmem ne köş-künde yapacaklarmış. Bizimki yalıda olsun. Çocuğun annesi şunu takmış, babası bunu takmış. Senin annen baban beni sevmiyor zaten. Sülale-sini hamama götürmüş. Sen hamamı sülaleme getir. Gelin arabası bilmem ne marka pahalı cipmiş. Bizimki limuzin olsun. Evlilik teklifini Eyfel Kulesi’nin tepesinde yapmış. Sen de bana Everest Tepesi’nde yap. Balayına ABD’ye gideceklermiş. Biz de uzaya gidelim. Bunun gibi bir sürü sitem, bu yükselen evlilik trendi yüzünden bizim huzurumuzu bozuyor. Sen istediğin kadar spor salonla-rında çalış, en kral 6-pack’i yap, istediğin kadar sağlam kafan sağlam vücudunda bulunsun; bu darlanmaları yaşıyorsun ya da yaşayacaksın, kaçışın yok bundan.
Hadi sevgilini bir şekilde sakinleş-tirdin, hadi onun gazını aldın. Aileni nasıl susturacak, onların dırdırından nasıl kurtulacaksın? En gıcık durum bu işte. Şu ara sürekli nişandan nişana, düğünden düğüne koşturan bir anne baban var. Her hafta sonu bir mekânda birilerinin oğullarının evlendiğini görüyor, üstüne üstlük çil çil çeyrek dağıtıyorlar. Seni rahat bırakmaları mümkün mü? “Bekârlık sultanlıktır oğlum, ölene kadar gez toz, âlemlerden âlemlere ak” demelerini mi bekliyoruz? “O kızla yat kalk, sonra başka bir kızla halvete gir, haremini kur. Biz ölene kadar altın dağıtalım, aman sen evlenme” dedik-lerini hayal edebiliyor musunuz? Elbette hayır, yakana yapışacaklar “evlen evlen!” diye. Bu kadar evliliğin olduğu zamanda bizim oğlumuz neden evlenmiyor diye, gerilip gerilip sana patlayacaklar. Her fırsatta “Onun oğlu evlenmiş, bunun kızı evlenmiş” diye ayarı verecekler. “Millet torununu seviyor, biz de kedi köpeği” diye kapaklarını yapacaklar. Sinirden gecenin 3’ünde ağırlık çalışmak isteyeceksin. Belki 8-pack›in çıkacak sıkıntıdan. Kim bilir, belki sen de duygusal moda girip, üzülmesinler diye hiç olmayacak biriyle evlilik planları yapacaksın.Tekin olmayan bir gece kulübünde tanıştığın, takılma potansiyeli olan aşırı hoppa sarışınla nikâh masasına oturacaksın. Ailen de teşne tabii olaya, seçicilik sıfır, hemen evlendiriverecek seni. Sonra gelsin aile cinayetleri, gelsin silahlar, bıçaklar. Tamam, ben de fazla karamsar bir tablo çizdim belki ama her şeyi düşünmek lazım sonuçta. Bu saltolardan kurtulmak zor olsa da mümkün. Sabır önemli. Annenin babanın kalbini kırmadan evlilik düşünmediğini anlatmalısın. Ancak üsluba dikkat etmek gerekiyor.
Komşular, akrabalar falan da ayrı bir cinnet sebebi. Her bayramda sey-randa, her misafir oturmasında annene babana “Ee, sizin oğlan ne zaman evleniyor?” deyip ortalığı ateşe veren, olayı fişekleyen asıl uyuz onlar. Seninkilerin yanında adeta evlilik müessesesinin viralini yapan, torunlarını ballandıra ballandıra anlatıp “çekirdek aile şov” yapan onlar. “Dambılla kafasına mı vursam acaba Hayri Amca’nın? Koşu ban-dına ayağını mı sıkıştırsam acaba Melahat Teyze’nin?” gibi ağır vahşet içeren iç sesleri boşuna duymuyor-sun. Ama ben bunları tasvip etmiyo-rum tabii. Durum zamanla sıradanlaşacak. O zamana kadar metanetli olmak şart.
En güzeli spora ver sen kendini. Sevgilini çok seviyorsan da, fevri davranışlarla direnip onu kaybetme. Neticede evlilik, doğru insanı bulduğuna inandığında yapılması gereken güzel bir şey. Üstelik bunu iki kere boşanmış biri olarak ben söylüyorum. Bu aramızda kalırsa sevinirim.
Yazı: @ceriLevis