Birden fazla çocuk büyütmenin nasıl bir şey olduğunu biliyor musunuz? Her şeyin olduğu gibi ebeveynliğin de kendine has sırları var.
Derleyen: Uğur Mutlu
Az önce dört aylık kızımın kafasına Tayland yemeği döktüğümden eminim. Merak etmeyin, kızarmış pirinç üzeri kızarmış tavuktan meydana gelen bu yemek dört saatlik olduğu için soğuktu. Tekrar ısıtabilmek için mikrodalgaya koymamıştım. Böyle şeylere vakit ayırabilmek benim için bir lüks.
Bu yazıyı yazmaya karar verdiğimde eşim, üçüncü çocuğumuz Asha’yı hâlâ doğurmamıştı. Yazıyı evden yazabileceğim için baba olmak hakkında yazı yazmanın güvenli olacağını düşündüm. Ancak bir şeyi güzel yazabilmek için (ister makalenizi, ister yapılacaklar listenizi, hatta adınızı) dört saatten fazlasına ihtiyacınız olduğuna şüphem yok. Aynı zamanda dikkatinizi bozan şeylerin sayısının da üçten az olması kesinlikle daha iyi olurdu. Bu işin gerekliliklerinden biri de wwerdasjuobbbwwwertttttttytgh.
Aslında ben wwerdasjuobbbwwwertttttttytgh yazmadım. Dört yaşındaki kızım kucağıma atladı ve yazmaya başladı. Yazdığını silebilirdim ancak bu yazıdan kelime başına para alacağım için kızımın yaptığı işime geldi. Buradan kızıma teşekkür ediyorum. Wwerdasjuobbbwwwertttttttytgh kelimesini üç kez kullanabildim.
Konumuzu toparlayalım. Son bölümü yazmamın ardından biraz Twitter’da vakit öldürdüm. Yoksa YouTube muydu? İnanın hatırlamıyorum. Beynim yorgunluktan çorbaya dönmüş durumda ve bu çorbanın içinde beyin kıvrımlarına denk gelebilmek için yüzüyorum. Beynimden bir parça bulabildiğimde şimdiki bölümü bitirmek ya da öğle yemeğimi vaktinde yiyebilmek gibi basit şeyleri yapabilmek adına sağlıklı düşünebileceğim.
İşin kötü yanı, beynimin bu şekilde çorba olacağını önceden biliyordum. Bunu daha önce yaşamıştım. Hem de iki kez. Az önce bahsi geçen kelime ustası kızım Juno ve 7 yaşındaki en büyük kızım Sami sayesinde.
Bana göre çocuk sayınız arttıkça daha iyi bir ebeveyn olmaz, sadece yaşlanırsınız. Yaşım ilerledikçe benim beynim de ebeveynliğimi hem benim, hem de umarım ailemdeki herkes için kolaylaştıran birkaç zihinsel jiujitsu yöntemi geliştirdi.
Azalan Verim Kuralı
Ebeveyn olmak itfaiye aracı olmaya benzer. Bir itfaiye aracı yanan bir evi söndürebilir mi? Tabii ki de söndürür. Önceden yaptığımız da tam olarak buydu. Peki, bir itfaiye aracı, aynı anda yanan iki evi söndürebilir mi? Üstelik yanan evler farklı televizyon programlarını izlemek istiyor ve iPad bozulduğu için elde sadece bir televizyon bulunuyorsa? İtfaiye aracının bu durumda yapabileceği şey yangını elinden geldiğince söndürebilmektir.
Gürültülü Filmleri Tercih Edin
Bebekle birlikte uyanık kalmak ne kadar zor olsa da, kungfu filmlerini gece geç saatlerde keyifle izlediğimi hatırlıyorum. Fakat onlar da gece saat 02.00’den sonra uyanık kalmam için yeterli olmuyor. Biraz gürültülü ve bir sürü aksiyon sahnesiyle beni çekmesi lazım. Hikâyenin değil, aksiyonun değişmesi gerek. Ses ayarını değiştirmek de yardımcı olabilir. Zaten hikâyeyle pek aram yoktur. Sanırım Hızlı ve Öfkeli serisini izlemek için en iyi zamanlar bu zamanlar.
İşinizi İhmal Etmeyin
Özel bir komedi programının reklamını yapmak için podcast yayını yaptığım bir sırada, dinleyicilerden biri bana iyi bir iş-yaşam dengesine sahip olup olmadığımı sordu. Güldüm ve ona eşimin sırtını yaslayıp dinlenebilmesi için bebeğimizi tutmak yerine bir podcast kaydettiğimi söyledim. Öte yandan çocuklarımın beslenme, ev, eğitim, giyim, eğlence ve sağlık masraflarını karşılamak için dışarıdayken, nasıl daha iyi bir baba olabileceğimi de merak ediyordum. Dengesizliği ne kadar erken fark ederseniz, kendinizi daha dengeli hissedeceksiniz.
Tabii Ev İşlerinizi De
Üç kızım da bugüne kadar tanıştığım en havalı insanlar. Teknik olarak Asha için bunu söylemek erken olsa da, şimdilik onun da aynı yoldan yürüdüğünü belirtebilirim. Zaman zaman 1950’li yıllarda baba olmanın, sabah saat 8.30’da evden çıkıp bir kadeh içki içtikten sonra akşam 19.00’da eve dönmenin ya da gece yarısına kadar mahallemdeki barda takılmanın nasıl bir şey olduğunu merak ediyorum. Öyle olsaydı eşim sabah 10.00’da bana kızımı vermeye çalıştığında ona bakıp, “Bebeği niçin bana veriyorsun? Ben bir erkeğim.
Onlara düğünlerinde sarılıncaya dek dokunmayacağım. Ya da bana oğlumu getir ki kuvvetlice el sıkışalım,” diyebilirdim.
Asla böyle yapamam. 50’li yıllardaki babalar gibi kaba olmak ya da her an ortalarda gözükmek istemiyor gibi davranmak şu an yaşadıklarımdan daha zor olurdu. Üçüncü çocuğa sahip olmak kargaşa yaratacak gibi gözükse de, kaçırmak istediğim bir şey yok.
Saat şu an 18.00 ve dinlenmek için birkaç saat uzanacağımı söylemek isterdim. Fakat imkânı yok. Büyük çocuklarım parktan döndü ve yatmadan önce onlarla takılmam gerekiyor. Tıpkı Juno’nun her zaman dediği gibi, “Esdsdsdsdsdazazazartghnnmjkszxcdeertghyjcvdfgbhhjjkkk,ll.”