Yıllardır spor salonlarını arşınlayıp forma girmediyseniz , size crossfit lazım demektir.
Her kas lifi aynı değildir
Spor akademilerinde verilen Anatomiye Giriş dersinden kısa bir alıntı yapmamız lazım. Kaslarınız, tıpkı gemi halatları gibi daha ufak liflerin bir araya gelmesinden oluşur. Ancak gemi halatlarının aksine bu liflerin hepsi aynı değildir. Tip 1, tip 2 olmak üzere ikiye ayrılırlar. (Aslında tip 2 kas liflerinin alt grupları da var. Ancak o başka bir dersin konusu.)
Tip 1 kas lifleri, yavaş kasılır ve dayanıklılık gerektiren görevlerde devreye girer. Mesela Ankara’dan İzmir’e yürüyerek gitmeye kalksanız, tip 1 kas lifleri en büyük yardımcınız olur. Diğer tarafta tip 2 kas lifleri sıçramak, ağırlık kaldırmak ya da depar atmak gibi yüksek hız ve güç gerektiren durumlarda direksiyonu devralır.
CrossFit’in farkı ne?
İşin en can alıcı noktası şu: Tip 2 kas lifleri, tüm kas lifleri içerisinde hem en büyük hem de büyüme potansiyeli en fazla olanlar. Yani aynaya baktığınızda “Vay be, ne hale gelmişim” dediğiniz zaman bunu tip 2 kas liflerine borçlu olduğunuzu unutmayın.
Ancak vücudunuz tip 2 liflerini ihtiyacı olmadığı sürece kullanmaz. Bir odada yürüyerek, ya da bir kitabı masadan kaldırarak bu liflerinizi harekete geçirmeniz imkansızdır. Bu lifleri harekete geçirmek için odanın içinde deparlar atmak, daha sonra da yüzlerce kitapla dolu bir koliyi kaldırmak zorundasınız.
Bir başka deyişle antrenmanlarınızda koşabildiğiniz kadar hızlı koşmanız, kaldırabildiğiniz kadar yüksek ağırlıkları kaldırmanız gerekir. Bunu spor salonlarında size verilen standart programlarla başarabileceğinizi sanıyor musunuz? Spor salonunda 10 kilogramlık dambıllarla aynada kendinize bakarak biseps curl hareketini yapmak, gelişmeye en yatkın kas liflerinizi harekete bile geçirmez. Pek çok kişinin yıllarca spor salonuna gitmesine rağmen forma girememesinin ardında yatan sebep de budur zaten. Peki o halde bu kas liflerini nasıl daha etkili çalıştırabilirsiniz?
Cevabı tek kelime: CrossFit.
