Kök hücreler hastalıklara çare oluyor, eklem ve organları onarıyor, hatta yaşlanmayı bile geciktirebiliyor. Kulağa gerçek olamayacak kadar güzel geldiğinin farkındayız. WH, kök hücre konusunda neyin gerçek, neyin umut olduğunu araştırdı.
Önce mini bir test: Kök hücreler hangisi için kullanılabilir? A) kanserle savaşmak; B) yeni bir böbrek üretmek; C) kırışıklıklardan kurtulmak; D) yıpranmış dizleri tedavi etmek. Tek bir cevap seçmekte zorlanıyor musun? Şaşırmadık. Bu küçük ama güçlü hücreler, yukarıdaki şıkların hepsini gerçekleştirme potansiyellerini ortaya çıkaran yeni çalışmalar sayesinde, dikkatleri üzerlerine çekmiş durumdalar.
Peki, kök hücreleri bu kadar özel kılan tam olarak nedir? Diğer hücre türlerinin aksine, kök hücreler doku yenilenmesi için kendilerini sınırsızca çoğaltabiliyorlar. Aynı zamanda dönüşüm yeteneğine de sahipler; yani bölünerek alyuvar veya akciğer hücresi gibi özel görevleri olan hücrelere de dönüşebiliyorlar.
Kök hücrelerin onarım ve yenileme potansiyeli, araştırmacıları multipl skleroz (MS), eklem iltihabı, kalp hastalıkları ve Alzheimer gibi rahatsızlıklar üzerindeki etkilerini incelemeye yöneltiyor. Southern California Üniversitesi’ndeki Yenileyici Tıp ve Kök Hücre Araştırma Merkezi’nin Başkanı Dr. Andrew McMahon, önümüzdeki 10 sene içerisinde söz konusu hastalıklar veya başka hastalıklardan muzdarip hastalar üzerinde kök hücre tedavisi uygulanabileceğini söylüyor. Kök hücrelerin eklem iltihabı ağrılarını azaltıp azaltamayacağı ya da kıkırdak yenilemek için kullanılıp kullanılamayacağını ise daha yakın bir zamanda öğrenebiliriz.
Kısacası, bilim insanları henüz laboratuvarlarda kol ve bacak üretme aşamasına geçmedi. Ne yazık ki bu durum fırsatçıların, kök hücrelerin potansiyelinden faydalanmalarına engel olmuyor. Amerika’da, sırt ağrılarından kansere kadar her tür rahatsızlığı, sonuçları henüz kanıtlanmamış kök hücre tedavisiyle iyileştirmeyi vadeden yüzlerce şaibeli klinik açıldı. Bu kliniklere başvuranlar ise körlük veya tümör gelişimi gibi korkunç sorunlarla baş etmek zorunda kaldı. Ülkemizde de kök hücre tedavisi vaatleriyle dolandırılmış birçok kişi bulunuyor. Sahte klinik ve şirketlere karşı mücadele devam ederken, biz sana kök hücreyle ilgili bilmen gerekenleri açıklayalım.
Her Kök Hücre Aynı Değil
Tıpkı çocukluğumuzda köprü hareketini jimnastikçiler gibi zorlanmadan yaparken artık kolayca yapamaz hâle gelmemiz gibi, kök hücrelerin en esnek olduğu dönem de gençlik zamanlarına denk geliyor. Mesela, beş günlük bir insanın blastokistinden (çıplak gözle neredeyse görülemeyen ve 150 ila 200 hücreden oluşan bir kitle) alınan kök hücreleri, vücutta yer alan her tür hücreye dönüştürmek mümkün olabiliyor. Yetişkin kök hücreler ise (kandan veya kemik iliğinden alınıyor) dönüşüm açısından daha az yetenekliler –genellikle bulundukları dokunun sınırları içinde dönüşüm geçiriyorlar. Örneğin, beyin kök hücreleri sadece nöron veya glia hücrelerine dönüşebiliyor.
Fakat bu durum yakın bir zamanda değişebilir. Bilim insanları; kusurlu veya bir hastalık sonucu zarar görmüş herhangi bir hücrenin yerine geçebilmeleri için, yetişkin hücreleri yeniden programlamanın bir yolunu buldular. Bu yeniden programlanan hücrelerin önümüzdeki yıllar içerisinde görme kaybıyla savaşması umuluyor.
50 Yıldır Kansere Karşı Kullanılıyor
Bu bizim için de yeni bir haber oldu! Lösemi ve lenfoma gibi kan kanserlerinin tedavisinde uygulanan kemik iliği nakli aslında bir tür kök hücre terapisi. Kemoterapi tüm hastalıklı kan hücrelerini ortadan kaldırdıktan sonra, doktorlar genellikle bir donörden alınan sağlıklı kök hücrelerini hastaya enjekte ediyor. Enjekte edilen hücreler kemik iliğine ulaştıktan sonra, burada yeni ve sağlıklı kan hücreleri üretiyor. Kök hücrelerin başka kanser türleri için de aynı rolü oynama potansiyeli üzerine yapılan klinik araştırmalar ise devam ediyor.
Otoimmün Hastalıkların Tedavisinde Kullanılabilir
Kök hücre nakli, klinik çalışmalarda sklerodermi (derinin ve bağ dokularının sertleşmesine neden olan nadir bir otoimmün hastalığı) hastalarının bağışıklık sisteminin yerine geçmek üzere kullanıldı. Duke Üniversitesi Hücresel Terapi Bölümü’nden Prof. Dr. Keith Sullivan, önümüzdeki yıllar içinde bağışıklık sisteminin kendine saldırdığı diğer hastalıklar için de aynısının yapılabileceğini belirtiyor.
Kök Hücre Bankalarında Saklanabilir
Bebeklerinin kordon kanını saklayıp saklamamak, günümüzde ebeveynlerin vermesi gereken komplike kararlardan biri hâline geldi. Doğumdan hemen sonra bebeğin göbek bağından alınan kan ve plasenta, kan kanseri türlerini ve diğer birçok hastalığı tedavi edebilecek kök hücreler içeriyor –ve ileride başka şeyler için kullanılma ihtimalleri de bulunuyor. Fakat kök hücreleri bankada saklamak pek ucuza gelmiyor ve American Academy of Pediatrics’e (AAP) göre depolanan kan genelde kullanılmıyor. Bu nedenle AAP, yeni doğan bebeklerin kordon kanlarının bir kamu bankasına bağışlanmasını öneriyor. Halk bankalarında depolama ücretsiz oluyor ve kan, kişinin kendi ailesine ek olarak ihtiyacı olan herkese verilebiliyor. Yani saklanan kanın sahibi devlet oluyor. Türkiye’de bu tarz bir kamu bankası bulunmuyor. Ülkemizde kan aile bankalarında muhafaza ediliyor ve otolog nakli (kendi kanından nakil) veya ilgili donör nakli yapılıyor (örneğin kardeşler veya aile üyeleri). Aile bankasında saklanan kanın sahibi de çocuk veya ebeveynleri oluyor.
Peki sen kök hücrelerini ileride bir hastalığa yakalanma riskine karşı saklamayı düşünüyor musun? Bazı yetişkin kök hücre bankası şirketleri bu işlemi yapsa da (yeniden hatırlatıyoruz, pahalı bir işlem) uzmanlar konuya temkinli yaklaşıyor. Harvard Üniversitesi’nden kök hücre ve yenileyici biyoloji profesörü Dr. Richard Lee, “50 yıl sonra kullanmak üzere şimdiden kök hücre saklamanın mantıklı olduğunu savunacak kadar yeterli bilgiye henüz sahip değiliz” diyor
Kök Hücre ile Cilt Bakımı
Yenileyici gücünü göz önüne alırsak, çoğunlukla bitkilerden elde edilen kök hücrelerin bakım ürünlerimizin içinde de kendilerine yer edinmesine şaşırmamak lazım. Union Square Laser Dermatology’den Dermatoloji Uzmanı Dr. Shereene Idriss, “Kök hücreler, hücre yenilenmesini harekete geçirmenin yanı sıra kuvvetli antioksidan ve antienflamatuvar özellikleri sayesinde yaşlanmaya karşı oldukça etkili” diyor. Ancak hücrelerin etkili olabilmesi için cilt bariyerini delerek derine nüfuz etmeleri gerekiyor. Fibrocell uygulamasında, kulak arkası gibi güneş hasarı az olan bir bölgeden 0,5-1 cm’lik bir parça, kök hücrelerine ayrılarak yüze geri enjekte ediliyor. Bu işlem kendi hücrelerin kullanılarak gerçekleştirildiğinden, alerji gibi risklere de yol açmıyor.