KİŞİYE ÖZEL ANTİDEPRESAN

Hiç antidepresan kullandın mı? Peki, çevrende kullanan birileri var mı? Bu ay ele alacağımız “kişiye özgü antidepresan” konusu, seni veya sevdiklerini yakından ilgilendiriyor.

Yazı: Miray Karayılan

Türkiye, mutsuz ülkelerden! 

Türkiye, dünya mutluluk sıralamasında 69. sırada yer alıyor. Günümüzde mutlu olmak artık o kadar güç bir duruma geldi ki, etrafta mutlu insan sayısı giderek azalıyor. İster iş hayatının getirdiği stres, ister sınav stresi, ister evdeki problem veya huzursuzluğun hissettirdikleri… Saymakla bitiremeyeceğim kadar şeyi kendimize dert eder olduk. Sadece bunlarla da sınırlı kalmayıp daha ileri boyutta depresyona girenlerimizin, kaygı bozukluğu yaşayanlarımızın sayısı da her geçen gün arttı. Sonuç olarak çözüm için soluğu psikiyatristlerde alır olduk. Psikiyatri uzmanları; duygu durum bozuklukları, majör depresif bozukluk, ajitasyon, obsesif kompulsif bozukluk (OKB), yaygın anksiyete (kaygı) bozukluğu, manik depresif bozukluklar, travma sonrası stres bozukluğu ve sosyal anksiyete bozukluğu tanılarında, genellikle antidepresan tedavisine başlar. Çoğunlukla ruh hâli ve davranış değişiklikleri üzerinde etkili olan beyindeki nörotransmitter kimyasal dengesizliklerini düzeltmek için bu ilaçlardan destek alınır.

Ülkemizde her 10 kişiden biri antidepresan kullanıyor

Son yıllarda yapılan çalışmalarda, ülkemizde her 10 kişiden birinin antidepresan kullandığı ortaya konuldu. Kadınların erkeklere kıyasla iki kat daha fazla antidepresan kullandığı belirtiliyor. Türkiye’de antipsikotik ilaç tüketimi ise son beş yılda artış göstererek 12 milyon 158 bin kutuya çıktı. Sağlık Bakanlığı verilerine göre geçtiğimiz yıl, ruh sağlığı ve sinir hastalıkları dalında muayene olanların sayısı sekiz milyonun üzerinde…
Kısacası her 10 kişiden birinin çantasında, duygu durumunu değiştiren antidepresan ilaçlar bulunuyor.

Antidepresanlar bilinçli kullanılmalı

Bunların birçoğu doktor kontrolünde reçeteli olarak verilse de, maalesef insanların bir bölümü “arkadaşıma iyi geldi, belki ben de kullanırsam iyi hissederim” gibi düşüncelerle bu ilaçları kullanıyor. Oysa sinir sistemi üzerinde çok etkili olan bu ilaçları kesinlikle bilinçsiz kullanmamak gerek. Antidepresanların muhtemel yan etkileri olacağından ve bazı sağlık risklerini ortaya çıkarma ihtimali olduğundan, tüm ilaçlar gibi doktor kontrolünde alınmalı.

Genlere göre antidepresan

Son zamanlarda duymaya başladığımız yeni bir bilgi ise, artık kullandığımız antidepresanın genlerimize göre belirlenebileceği… Evet, kulağa çok fantastik geliyor olabilir ama genetik biliminin en önemli dallarından biri olan farmakogenetik, hastaların güvenliğini ele alıp doktorlara yol gösterici bir alan oluyor. İşte tam bu noktada kişiye özel ilaç kullanımı devreye giriyor.

Bugüne kadar doktorlar antidepresan ilaçları, kişinin klinik geçmişi, aile öyküsü veya daha önce kullandığı ilaçlara verdiği yanıta göre reçete ediyordu. Aslında hâlâ ilaçlar bu şekilde reçetelenmeye devam ediyor. Bilim bu alanda çok fazla ilerlemiş olsa da, henüz ne yazık ki kişiye özel ilaç kullanımı o kadar yaygınlaşmış değil. Oysa hızla yeniliklere açık olup hasta güvenliğini daha kolay ve güvenilir şekilde ele alabiliriz.

Belki de şu an bu yazıyı okuyarak birçok doktorun bile limitli derecede bilgi sahibi olduğu bir alan hakkında bilgi sahibi oluyorsun. Belki de ileride bu alanda çalışacak olan bir uzman olmaya adaysın. O yüzden konunun neden bu kadar önemli olduğunu detaylı olarak anlatacağım. Her zaman dediğim gibi hepimiz birbirimizden farklı ve özeliz. Hepimizin genetik kodu (tek yumurta ikizleri hariç) farklı. Her şeyde (beslenme, egzersiz, cilt, alerji…) olduğu gibi ilaç düzeyinde de farklılıklarımız bulunuyor ve bunlar gün ışığına çıkmaya başladı.

Antidepresanın yan etkileri 

Artık kişilerin antidepresan kullanmadan önce vereceği olası tepkiler öngörülebiliyor. Nöroloji ve psikiyatride kullanılan birçok ilaç, Sitokrom P450 enzim grubu tarafından metabolize ediliyor –yani parçalanıyor. Bu enzim grubunun aktivitesini etkileyen polimorfizmler insandan insana değiştiği için, bazı insanlara normal gelen ilaç dozajı bazılarına eksik, bazılarına da gereğinden fazla geliyor ve toksik etki yaratabiliyor.

Diyelim ki arkadaşın ve sen, aynı doktor kontrolünde, aynı antidepresan ilaca, aynı dozda başladınız. Arkadaşında hiçbir etki gözlenmezken, sende yan etkiler görülmeye başladı. Hiçbir yan etkinin görülmemesi, kişinin ilaç metabolizmasının o etken maddeye karşı metabolizasyon statüsünün hızlı veya ultra hızlı olması demek. Yani arkadaşının o etken maddeden verim alması için ya ilacın dozu arttırılmalı ya da etken madde değişimi yapılmalı. Diğer taraftan senin aynı maddeyi tolere edemeyişin -yani yavaş metabolize etmen- vücudundan kolayca atamaman anlamına geliyor. Böyle bir durumda sende olası yan etkiler (mide bulantısı, kusma, baş ağrısı, uyku hâli, huzursuzluk, titreme, çarpıntı, ağız kuruluğu, kabızlık veya kilo alımı vs.) görülebilir.

İşte bu gibi durumları ortadan kaldırmak ya da azaltmak için deneme-yanılma yolu yerine, tamamen kişinin genlerine özgü tedavi biçimi benimsenmeye başlandı. Yurt dışında tedaviye başlamadan önce veya tedavi sırasında çok yaygın olarak genetik testler kullanılsa da, ülkemizde henüz yeni yeni duyulmaya başlandı. Eğer böyle bir tedavi biçimi uygulanırsa, kullanılacak antidepresanın içerisindeki etken madde kişiye özgü olarak seçilebilir ve en uygun tedavi, en güvenilir şekilde planlanabilir.

Genetik testler nasıl uygulanıyor?

DNA örneği vermek için en kolay yöntem tükürüğün toplanması. Kan örneği alınarak da test yapılabiliyor, ancak çoğu kişi kan vermek gibi prosedürlerle uğraşmak istemeyebiliyor. Bu anlamda sana tükürük örneğindeki DNA materyalinden genetik polimorfizmleri saptayan DNAXGEN’i önerebilirim. Tükürük örneğinden DNA’n elde edildikten sonra analizi yapılıyor ve genetik polimorfizmler saptanarak ilaç metabolizması statülerinin keşfedilmesi sağlanıyor.

Böylelikle kişinin metabolizma statüsü dikkate alınarak, kullanacağı veya kullandığı etken maddenin seçimi ve dozu belirleniyor. Eğer normal metabolize ediyorsan, senin için standart miktarda doz kullanımının uygun olduğu biliniyor. Eğer yavaş veya hızlı metabolize ediyorsan, yol haritan doktorun kontrolünde değişiyor. Böylece deneme-yanılma yolu ile değil, bilimsel verilere dayanarak tedavine başlamış veya sürdürmüş oluyorsun.
Unutma: Sen de herkes gibi çok özelsin. Sağlığını tehdit altına alabilecek her şeyden mümkün olduğunca kaçınmaya, olası riskleri azaltmaya çalış.

Toplum olarak hepimizin farkındalığının artması ve bilimi mümkün mertebe yakından takip ediyor olması en büyük dileğim.O yüzden bir WH kadını olarak en başta senin bu konu hakkında bilgi sahibi olup aydınlanman ve başkalarına bahsetmen, farkındalık yaratmak adına çok önemli.

BENZER YAZILAR