ORGAN BAĞIŞIYLA İLGİLİ BİLMEN GEREKENLER

Bir kişinin organ bağışına ikna edilmesinin, sekiz hayatın kurtulması anlamına geldiğini biliyor muydun? Konuyla ilgili merak edilen her şeyi uzmanlara sorduk.

Organ bağışıyla ilgili senelerdir farkındalık çalışmaları yapılsa da, toplum olarak bu konuda hâlâ yeterince bilinçli değiliz. Organ yetmezliği nedeniyle tedavi gören birçok hasta, bağış sayılarındaki yetersizlik nedeniyle organ beklerken hayatını kaybediyor.

Canlı vericiden nakillerde, Güney Kore ve Hindistan ile birlikte dünyanın en başarılı üç ülkesinden biriyiz. Fakat Türkiye Organ Nakli Vakfı (TONV) Başkanı Eyüp Kahveci, ölüm sonrası bağış konusunda oldukça geride kaldığımızı belirtiyor: “Beyin ölümü teşhisi sonrası yapılan bağışlarda Avrupa ülkelerinde oran yüzde 80’lerde iken, bizde yüzde 20’lerde.”

Toplumun her kesimine ulaşabilmek için sanat, bilim ve medya yoluyla, farkındalık arttırıcı çalışmalara yoğunlaşılması gerektiğini belirten Kahveci, sadece bir kişinin organ bağışına ikna edilmesinin bile, ileride sekiz hayatın kurtulması anlamına gelebileceğini söylüyor. İşte, senin de aklına takıldığına emin olduğumuz sorular ve yanıtları…

İstinye Üniversite Hastanesi, Liv Hospital Bahçeşehir Organ Nakli Merkezi

PROF. DR. AYHAN DİNÇKAN

Kimler organ bağışında bulunabilir? Organ nakli kimlerden yapılabilir?

Akıl-ruh sağlığı yerinde, iyi ve kötüyü birbirinden ayırt edebilen, 18 yaşını aşmış her birey, kimseden izin almaksızın organ bağışında bulunabilir. Organ bekleyen hastalara nakil iki şekilde yapılıyor. Sağlıklı bir canlı vericiden ya da beyin ölümü gerçekleşmiş kişiden. Canlı vericiden organ nakli; böbrek, karaciğer ve akciğer gibi organlar için geçerli. Kalp, pankreas gibi hayati organlar ise sadece beyin ölümü gerçekleşen kişiden yapılabiliyor. Bu durumda beyin ölümü tanısı konulması (iki hekim onayı ve bazı testler neticesinde), hasta yakınlarına durumun bildirilmesi ve aileden en az iki kişinin imzalı beyanı ile organlar bağışlanmış kabul ediliyor.

Beyin ölümü ve bitkisel hayat arasındaki fark nedir?

Beyin ölümü, beynin tüm kan akımı ve oksijenlenmesinin durmuş olması demek. Beynin tamamen ve geri dönüşümsüz olarak tüm fonksiyonlarını kaybetmiş olduğu anlamına gelir. Böyle bir kişi tıbben ve yasal olarak ölü kabul edilir. Bitkisel hayatta ise hastanın solunumu devam eder ancak makine desteğine ihtiyaç duyar. Makine desteği ile aylarca hatta yıllarca yaşayabilir. Bu durumdaki kişi hayatını kaybetmiş olmaz, hatta bazı durumlarda iyileşme şansı dahi vardır.

Memorial Şişli Hastanesi Organ Nakli Bölüm Başkanı

PROF. DR. KORAY ACARLI

Organ nakli için bekleme listesi nasıl oluşturuluyor?

Hangi organ için müracaat edilmişse o organa özel kriterler içinde listede yer alıyor. Mesela karaciğer açısından bakıldığında, dünyanın her yerinde kabul edilmiş bir skor sistemi bulunur. Bu skor ne kadar yüksek olursa, hasta listede o kadar yüksek seviyede yer alır. Yani listenin oluşturulmasında önemli olan hastanın ne kadar erken başvurduğu değil, hastalığın ağırlığı. Bu sistem tamamen bakanlığa bağlı bir bilgisayar ağı üzerinden hesaplanıyor; dolayısıyla hile yapmak ve hastayı listede ön sıralara taşımak söz konusu değil. Amaç, bağışlanan organları hastalık bakımından zamanı en kısa olan hastalara ulaştırmak.

Nakilde hangi hastalara öncelik veriliyor? Organ bekleme süresi yaklaşık ne kadar?

Acil müracaat denilen durumlarda öncelik vardır. O güne kadar hiçbir hastalığı olduğu bilinmeyen bir insan, bir anda mantar veya ilaç zehirlenmesi gibi bir sebepten organ yetersizliği ile ölümün kıyısına gelirse, acil listesine alınır. Bu gibi durumların haricinde hastanın ağırlık derecesine göre durumu en ağır hasta listede birinci sırada yer alır. Türkiye’de organ bağışı çok az olduğundan, listenin başında olsanız bile bekleme süresi altı ay ile bir yıl arasında değişebiliyor. Organ bağışlarını organ nakli yapan merkezlere dağıtırsak, merkez başına sayı 10-20 arasında… Bekleme listesindeki insanların üçte biri, organ bulamadan hayatını kaybedebiliyor.

Türkiye Organ Nakli Vakfı Başkanı

EYÜP KAHVECİ

Organ bağışı konusunda toplumda ne tür önyargılar var? Bazı aileler neden karşı çıkıyor?

Ailelerin bazıları organ bağışı nedeniyle ölen kişinin vücut yapısının değişeceği kaygısı taşıyor; hâlbuki bu doğru değil. Organlar alındıktan sonra vücut tekrar özenle kapatılıyor, yani vücudun parçalara ayrılması gibi bir durum söz konusu değil. Bazı kişiler ise organlarını bağışlaması durumunda, yoğun bakıma alındığı takdirde doktorların gerekli özeni göstermeyeceğini, organ bağışçısı olduğu için ölüme terk edileceğini düşünüyor. Bu da çok yanlış bir düşünce. Kişinin beyin ölümü gerçekleşmeden organları alınamaz, aksi yönde davranılması suçtur. Bunlara ek olarak dini kaygılar var. Türkiye’de bir kesim, organ bağışının günah olduğu gibi bir düşünceye sahip. Hâlbuki Diyanet İşleri Başkanlığı’nın organ bağışının caiz olduğunu anlatan bir fetvası var.

Organ bekleme süreci hastanın psikolojisini nasıl etkiliyor?

Başucunda yaşamının sonuna doğru hızla hareket eden bir kum saati olduğunu ve her an onunla yaşadığını düşün. Hayatta kalman, başkasının ölmesine bağlı. Ertesi gün hayatta olmama ihtimalin, olma ihtimalinden daha yüksek… Bunlar baş edilmesi kolay duygular değil ve organ bekleyen bir kişi bu duyguları art arda yaşamak zorunda kalabiliyor. Bu; çok hassas, bazen de uzun sürebilen bir süreç. Bazı insanlar yaşadığı travmadan dolayı tedavi sürecini sonlandırmayı bile düşünebiliyor. Bu yüzden hem bekleme sürecinde hem de operasyon sonrasında bir uzmandan psikolojik destek almak şart.

BENZER YAZILAR