Bedeninden sürekli şikâyet ediyor, kalabalık yerlerde kendini göstermekten çekiniyorsun. Peki, ya söz konusu yatak odası ve seks hayatınız olduğunda? Birçok kadın bedenine karşı yaşadığı güvensizlik sebebiyle cinsel hayatına ket vurmuş durumda. Neden ve çözümleriyle bu konuya açıklık getiriyoruz.
Beden imajı ve seks hayatı
Gözlerini onunla açıyor, onunla kapıyorsun. Gün boyunca yanında ve en fazla bir saatte bir onu kontrol ediyorsun. Senin artık için hayat onsuz bir işkence, bir eksiklik… Sosyal medyanın psikolojik ve sosyolojik yansımaları kendi içinde çok farklı boyutlara ve seviyelere ayrılıyor. Bunlardan biri de beden imajı. Dünyada bu konuda iki farklı bilinç oluşmuş durumda. Biri beden imajı denen tanımı hiçbir kalıba sokamadan herkesin kendini olduğu gibi kabul etmesi üzerineyken, diğer bilinç tamamen kusursuzluğu hedefliyor. Juice’ların, sağlıklı kahvaltı bowl’larının havalarda uçuştuğu, her güne bir egzersiz konseptli hesaplar, sadece kusursuz olmak için yaşayan model ve ünlülerin fotoğraflarıyla her dakika burun buruna olmanın verdiği stresin içimizde oluşturduğu özenme hissi hayatımızın her noktasına yansıyor. Bunlardan biri de vücut kompleksi sebebiyle ket vurulan seks hayatı. Elbette sadece sosyal medyayla birlikte ortaya çıkan bir durum değil bu. Yıllardır insanlar arasındaki ilişkilere yansıyan bedene olan güvensizlik vakası, modern dünyayla birlikte daha da artmış durumda.
Kadınlar neden seks yapmaktan korkar?
Psikolog Ferhat Aydın, ‘seksten korkmak’ konusuna açıklık getiriyor:
“‘Seksten korkmak’ konusundan bahsediyorsak, toplumun öğretilerini ve nesilden nesile aktarılan cinsel mitleri konuşmadan olmaz. Aynı şekilde, ‘vücuduna güvenememek ve seksten uzaklaşma’ konusunu konuşurken de modern dünyanın değerlerini konuşmadan konuyu açıklığa kavuşturamayacağımız gibi” diyor. Seks konusunda modern dünyanın sorunlarını konuşalım o zaman. Hala seks hakkında rahatça konuşamadığımız kesin. Dünyadaki birçok ülkesi seksi tabu görmeyi bırakın, yeni neslin artık seksten vazgeçtiği konusunda söylentiler dolaşıyor. Biz ise bu konuda muhafazakâr olmaya, cinsel eğitimi görmezden gelirken, cinselliği doyasıya yaşamayı reddediyoruz.
“Cinselliğin doğal ve korkusuzca (sınırsızca değil!) yaşanması gereken bir deneyim olmadığı mesajını veren bizim gibi toplumlarda, cinsel işlev bozukluklarına dair risk faktörleri daha fazladır. En başta, cinselliğin konuşulamaması, toplumumuzda kimse sevişmiyormuş gibi davranılması bizlerin bu toplumda büyüyen insanlar olarak bu olguyu deneyimlememizi zorlaştırır. Çünkü cinsellik önce beyinde, sonra iletişim ve ifadede, son olarak da bedende ve ruhta yaşanan, tecrübe edilen bir durumdur. Beyninde yer açmadığın, düşünüp konuşamadığın bir durumu bedeninin de kabul etmesi pek mümkün değildir. Fantezi kurmak, mastürbasyon yapmak, partnerinden ne beklediğini utanmadan ifade edebilmek bu tecrübenin temel taşlarından en önemlileridir. Seksten korkmak için ‘kötü bir şey yaptığına dair’ duyacağın suçluluk ve ‘acıyacağına dair’ edindiğin cinsel mitler yeterlidir.”
Önce kendini sev!
Aslı Y. fazla olduğunu düşündüğü kilolarından ötürü insanlarla temastan kaçınıyor. “İnsanlar bana dokunduğunda aklıma hemen ‘acaba fazlalıklarımı hissetmiş midir?’ gibi sorular geliyor. Özellikle erkek arkadaşlarım bir samimiyet göstergesi olarak belime kol attıklarında ya da ellerini üst bacağıma koyduklarında ‘şimdi kalın olduğunu düşünecek’ gibi düşüncelerden kendimi alıkoyamıyorum” diyor. İnsanlarla temas bile bu kadar sorun haline gelirken romantik ilişkilerinde ve cinsel hayatında zorluklar yaşamak kaçınılmaz bir durum. Vücut kompleksleri yüzünden belki de onlarca fırsatı kaçıran Elif B.; “Fazlalıklarımdan ötürü beni kendine uygun görmeyeceğini ve arzulamayacağını düşündüğüm kaç fırsat kaçırdım, sayısını ben de bilmiyorum” diyor. Kendini sevmeyen kişilerin başkalarının da onları sevmeyeceği inancı aslında her şeyin özeti. Tekrar belirtmek gerekir ki, modern olguların bu konudaki etkisi büyük. Bu konuda Aydın; “’Cinsellik yaşayabilmem ya da tercih edilebilmem için ‘şu hatlarda, şu boyutlarda, şu özelliklerde’ bir vücuda sahip olmalıyım’ diye hatalı düşünen bir insan, dünyayı gerçekçi bir şekilde yorumlayamıyor. Özgüven problemine girmekten ziyade, içinde bulunduğumuz modern zaman ve reklam – basın – sosyal medya gibi olguların insanlara alttan alta verdikleri mesajlar da çok önemli.” diyor. Peki, bu mesajlar ne diyor, nelere yol açıyor? “‘Bu markayı kullanırsan seçilirsin’, ‘bu arabaya binersen yeterli ve değerli hissedersin’ ya da ‘bu hatlarda bir bedene sahip olursan beğenilir ve tercih edilirsin’ tarzında mesajlar üzerine durulması gereken mesajlar…” Aydın’a göre kişinin mesajlar karşısında yapması gereken de şu:
“Bu mesajları reddederek, ‘tercih edilmem ya da beğenilmem için bu kriterlerde olmak zorunda değilim’ şeklinde düşünmesi ve bir ilişkiye dair kapıları açması gerekir. Bu şekilde bir düşünce hatasına sahip bir insan bir süre sonra kapıları kapattığı için, zamanla gerçekten ‘tercih edilmemeye’ başlayacak, bir süre sonra kendisini bir kısır döngüye sokacaktır. Bu döngüden çıkması için de yapması gereken şey bu düşünceden vazgeçerek adım atmak.”
Yatak odasında özgüven kazan
Aşağıdaki soruları kendine sor:
-Partnerinin vücudunu görmemesi için ışıklar kapalıyken mi sevişiyorsun?
-Partnerinin vücudunuzu göremeyeceği ya da dokunamayacağı tek bir pozisyonda mı sevişmeyi tercih ediyorsun?
-Partnerin vücudunu sevdiğini söylese de, gizlice başkasıyla sevişmek istediğini mi düşünüyorsun?
-Beş kilo daha versen seksten daha keyif alacağınızı mı düşünüyorsun?
-Seks sırasında aklına göbeğinin çıktığını ya da bacaklarınızın ne kadar kalın olduğu mu geliyor?
Bu sorulardan en az iki tanesinin cevabı ‘evet’ ise sen de yatak odasında vücuduna güvensizlik yaşıyorsun demektir. Bu noktada bunun beyninizin aslında size oynadığı bir oyun olduğunu düşünmek gerekiyor. Bak, Ferhat Aydın ne diyor:
“Mesela ışık açıkken sevişememek genel olarak toplumumuzda yaygın bir durumdur. Bunun nedenlerinden birisi de herkesin partnerine karşı duyduğu ‘Acaba beğeniliyor muyum? Acaba vücudumda bir yere takıldı mı?’ gibi kuşkulardır. Unutmamamız gereken iki hatırlatmadan biri ‘en büyük cinsel organımız beyindir’, ikincisi de ‘cinselliğin yüzde doksanı dokunmak ve dokunulmaktır.’”
Kendini ve vücudunu sevmek hayatın her noktasında olduğu gibi erken yaşta aile içinde başlıyor. Küçük yaşta aşılanan kendine güven, ister ruhsal, isterse fiziksel olsun hayatın her aşamasında açıkça görülüyor. Ferhat Aydın; “Çocuklarımızı özgüveni, özsaygısı ve öz şefkati yüksek bireyler olarak yetiştirdiğimizde, hem kişilikleriyle hem de bedenleriyle ‘barışık’ olmalarının doğru olacağı mesajını özümsetebildiğimizde, bu problemler bir nebze olsun azalacaktır diye düşünüyorum” diyor.
Bedenini sevmenin yolları
Bedenine olan güven sorununu kabul ettiysen ve bunu aşmak için çaba göstereceksen, sana bu konuda yardımcı olmaya hazırız. Huffington Post’a göre bunu kolayca aşabilmenin üç yolu bulunuyor.
1- Nasıl göründüğünü değil, ne yaptığını düşün
Kaç kiloda olduğun, karnının ne kadar düz olduğu ya da kaç beden giydiğin önemli değil. Kendini ne kadar çok seversen, başkaları da o kadar çok senin etrafında olmak isteyecektir. Kendinize güvendiğinizde dışarı çıkıp yeni insanlarla tanışmak sizin daha rahat bir aktivite haline gelecek. İncelmeye odaklanmak yerine daha çekici olmanın yollarını arayın. Kısa sürede bir sonuç almayı beklemeyin. Bebek adımlarıyla ilerlersen de daha başarılı, enerjik ve mutlu hissedeceksin. İlk olarak seni mutlu eden şeyleri yapmakla başla. Ne kadar ufak şeyler olsa da güven konusunda motivasyonunu yüksek tutacaklar.
2-Kendinle olumsuz konuşmalara son ver
Giyindiğinde aynaya bakıp; “Kalçam çok büyük”, “Keşke göğüslerim daha büyük olsa” demeyi bırak. Kadınlar sahip oldukları kusurları hızlıca fark etmeye meyillilerdir. Kendinle bu şekilde olumsuz konuşmaya devam edersen, bir süre sonra beynin bunun doğru olduğunu kabul edecek ve bunu takıntı haline getirecektir. En kötü senaryo ise bu durumun eninde sonunda ilişkilerine de yansıması olacak. Peki, vücudunla ilgili olan bu düşüncelerinizi nasıl değiştireceksin? İlk olarak kendinle konuşma şeklini tam tersine çevirmen gerekiyor. Kendine bak ve; “Kendimi seviyorum” ya da “Kıvrımlarım hoşuma gidiyor” de. Bunu her gün tekrarla. Kendine saygı duy ve hak ettiğin sevgiyi ver. Bunu başarırsan, başkalarının da seni kolayca sevmesini sağlayacaksın demektir.
3-Kusurlarınla barışık ol
Bebekler vücutlarının herhangi bir bölgesinden utanç duymazlar ancak zaman geçtikçe hayat bize; yeterince iyi, masum ya da sevilmeye değer biri olmadığımızı öğretir. Hepimizin masum olduğumuz o dönemlere dönmesi gerekir. Varlığımızı, kendi bütünlüğümüzü karmaşık hale getirmemeli ve kendimize şunu hatırlatmalıyız; “Ben kusursuz, bütün ve eksiksizim.” Kendine tekrar hayran olmana izin ver! Küçük kusurlarınla bütünleşin ve hayatı kendinize zindan etme. Eğer kendi vücudunuza güvenin olmazsa; kendinizi gerçek aşka ve samimiyete açık tutmaktan alıkoyabilirsin. Kendini reddedilme ve incinme hissine karşı önleyebilir misin?Hepimiz sık sık kendi içimizde kusurlarımızı yargılayan iç sesimizi dinleriz ve başkalarının bizi gerçek kusurlarımızla kucakladıklarını unuturuz. Bunu unutmamaya çalış. Bu konuda son sözü Psikolog Ferhat Aydın söylüyor:
“Toplum ya da modern zaman standartlarına uymayan ama istediği şekilde birliktelikler yaşayan gerek ülkemizde gerekse dünyada sayısız örnek vardır. Unutulmamalıdır ki belli standartlara sahip olmayan insanların hiç biri bedeniyle barışık olmasaydı, neslimiz çoktan tükenmişti. Cinsellik herkesin hakkı ve ihtiyacıdır.”