UÇAK YOLCULUĞUN KEYİFLİ GEÇSİN!

Uzman kabin görevlileri tarafından verilen denenmiş tüyolar sayesinde, daha az sıkıntılı, hatta keyifli bir yolculuk geçireceğini garanti ediyoruz.

EKRANI KAPAT.
Uçuş esnasında onlarca kez izlediğin dizinin tekrarını izlemek yerine, gündelik hayatında vakit bulamadığın şeyleri yapmaya çalış. Mesela e-posta kutunu temizleyebilir, normalde evde yapmaya üşendiğin haftalık alışveriş listeni hazırlayabilir veya sosyal ajandanı planlayabilirsin. Uçak kalktıktan sonra ise kulaklıklarından keyifli bir müzik sana eşlik edebilir.

YEMEK ZAMANINI DOĞRU AYARLA.
Kabin Görevlisi Kiara Jenkins, “Kalkış veya inişe yakın yemek yediğinde, değişen basınç yüzünden mide bulantısı ve şişkinlik yaşanabilir” diyor. Bilimsel olarak açıklamak gerekirse: Uçak kalkışa geçtiğinde midendeki gaz genişler, bu yüzden karnında şişkinlik, hatta bulantı hissedersin. Bulantı riskini azaltmak için uçuştan hemen önce yemek yeme. Bir şeyler atıştırmak istiyorsan bunu uçuşun ortasında yap. Uçağa binmeden önce zencefilli ya da limonlu soda içmek de bir çözüm.

KARBONHİDRATI AZALT.
İşlenmiş karbonhidratlar yolculukta cazip gelse bile seni hâlsiz hissettirir. Bu yüzden uçuş öncesi ve esnasında taze meyve, peynir, salata gibi yiyecekleri tercih et. Uçakta tavuklu veya sebzeli sandviç verilirse, sadece sandviçin içindekileri ye (veya sandviçin sadece yarısını yiyip yanında bir kutu ayran iç).

UYKUYA ZAMAN AYIR.
Kiara, uçakta rahatça uykuya dalabilmek için meditasyon yapmanı öneriyor. Koltuğundayken gözlerini kapat, rahatlatıcı bir müzik aç ve ayak parmaklarından başlayarak vücudunun her noktasının gevşediğini hayal et. Ne kadar kısa sürede uykuya daldığına şaşıracaksın!

UÇUŞTAN ÖNCE SU İÇ.
Çoğu uçaktaki nem oranı yüzde 20’den daha azdır (evdeki oran yüzde 30 civarıdır). Kuru ortamda bulunmak sersemlik yaratabilir, bu yüzden uçağa binmeden önce yanına bir şişe su almayı ihmal etme. Ayrıca yoğun bir nemlendirici veya serum kullanarak cildini de nemlendirmeyi unutmamalısın. Kuru bir cilt, uçaktan indiğinde hem cansız görünür hem de daha kolay yıpranır. Çantandan seyahat boy kremlerini eksik  etme.

UYKU KİTİNİ HAZIRLA.
Bebek gibi uyumak için kendine bir uyku kiti hazırlayabilirsin: Boyun yastığı, ses geçirmeyen kulaklık ve ışığı kesen bir göz maskesiyle, uçakta olduğunu bile unutacaksın!

MASAJ YAP.
Kabin Görevlisi Heather Sanchez, boyun ve sırt ağrılarını dindirmek için portatif masaj aletini yanından ayırmıyor. Kolay taşınabilirliği olan pratik bir masaj aletini deneyebilirsin (Thera Band Roller Masaj Silindiri, 166 TL; n11.com). Ayrıca otururken yapabileceğin esneme hareketlerini öneriyor: “Sol boyun kasını (omuz ve ense kökü arası) hafifçe sık ve başını sağ tarafa çevir; diğer tarafta tekrarla.”

YÜRÜYÜŞE ÇIK.

Özellikle uzun uçuşlarda, ayaklarının şişmemesi için her saat başı ayağa kalk ve uçağı boydan boya yürü. Çünkü hareketsiz kalınca kan ayaklarına hücum eder ve o bölgeyi şişirir. Özellikle doğum kontrol hapı kullanıyorsan, hamileysen veya sekiz saatten fazla uçuyorsan; hareketsizlik nedeniyle olan kan pıhtılaşması riskini de göz önünde bulundurmalısın.

ERKENDEN HAZIRLAN.
Bunu sadece bavulunu erken hazırlamak olarak algılama. Sabahın ilk ışıklarındaki uçuşa yetişeceksen; bir gece önceden masanın üzerine bir muz, küçük bir kavanoz fıstık ezmesi, anahtarların ve pasaportunu bırak. Böylece sabah koşuşturma ihtimalini ortadan kaldırırsın.

KAFAYA TAKMA.
Yolculuk esnasında ne olursa olsun pozitif yanını kaybetme. Uyumaya çalışırken kulağının dibinde avazı çıktığı kadar bağıran bir çocuk varsa bunu hatırlamak zor, biliyoruz. Ancak bunun kısa bir süre sonra biteceğini aklından çıkarma.

DOĞAYA DÖN.
Eğer otele gündüz vakti vardıysan, en yakın parka veya yeşil alana gidip çıplak ayakla çimlerde gez. Uzun bir yolculuktan sonra üzerindeki negatif elektriği atıp biraz D vitamini alman, sadece kendini iyi hissetmeni sağlamakla kalmayacak. Stanford Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, şehir içi yerine parkta gezmenin, beynin depresyonla bağlantılı bölgesindeki aktiviteyi azalttığını gösteriyor. Şehri keşfetmeyi ertesi güne (en azından akşama) bırak.

EVİNİ HATIRLA.
Eğer tanımadığın otel odalarında uykuya dalmakta zorlanıyor veya yabancılık çekiyorsan, yanına mutlaka evini hatırlatacak bir şey al. Kabin Görevlisi Holly Hansen, evinde lavanta kokulu duş jeliyle rahatlamayı sevdiği için seyahatlerde mutlaka küçük bir şişeyi yanında taşıyor. Eğer rahat edeceksen, kendi yastık kılıfını bile götürebilirsin.

PORTAKAL SUYUNU PAS GEÇ.
Kabinde servis edilen şekerli meyve suları, kan şekeri seviyende dengesizlik yaparak seni huysuzlaştırabilir. Bu yüzden şeker oranı daha az ve daha doğal bir seçim olan yeşil içecekleri tercih et. Evden getirdiğin içecekle güvenlik kontrolünü geçemezsin ama uçağa binmeden önce havaalanından aldığın taze sıkılmış bir detoks suyunu uçuş boyunca içebilirsin.

BİYOLOJİK RİTMİNİ AYARLA.
Kabin Görevlisi Kat Hall, tüm gece uçuşta olduğunda kendi saatini varış noktasının zaman dilimine göre ayarlamadığını söylüyor. Eğer farklı bir saat diliminde sadece birkaç gece kalacaksan, bu senin de işine yarayabilir. Daha uzun kalacağın zamanlarda ise saatini varış noktasına göre ayarla. Gideceğin yere vardığında mutlaka gece 22.00’ye kadar uyumamaya çalış, sabah olduğunda da 15 dakikanı güneşte geçir. Bu, biyolojik saatini sıfırlamana yardımcı olacaktır.

STRESE GİRME.
İnsanlık hâli, seyahatten önce veya yolculuk esnasında türlü türlü aksilik çıkabilir. İlk yapman gereken, her zaman sakinliğini korumak olsun. Bilet değişimlerinde veya uçuş esnasında farklı isteklerin olduğunda, kendini tatlı dille ifade etmeyi unutma. Çok yoğun çalışan müşteri temsilcilerine telefon yoluyla ulaşamadığında sosyal medya kanallarını deneyebilirsin. Bu şekilde genelde daha hızlı cevap alırsın.

“TÜM YOLCULARIMIZIN DİKKATİNE…”

UÇUŞTAN ÖNCE BUNLARI BİLMENDE FAYDA VAR

SU: Uçakta veya alandaki restoranlarda mutlaka kapalı şişeden su içmeye dikkat et. Açık sürahilerde servis edilen sular musluk suyu olabilir ya da bakteri içerebilir.

MASALAR: Seyahat platformu Travelmath tarafından yapılan bir araştırma, koltuklardaki masaların tuvaletin sifon düğmesinden 10 kat daha fazla bakteriye sahip olduğunu gösteriyor. Çünkü ne yazık ki o masalarda bebek bezi değiştirenler bile var. Yanına mutlaka alkollü ıslak mendil veya antibakteriyel sprey al ve masanı kullanmadan önce dezenfekte et.

BATTANİYE & YASTIKLAR: Kabindeki yastıklar ücretliyse veya kapalı plastik poşetin içinde veriliyorsa yıkanmıştır, dolayısıyla rahatça kullanabilirsin. Eğer değilse muhtemelen üzerinde hâlâ bir önceki yolcunun izleri vardır. Her ihtimale karşı yanında bir şal bulundur.

KOLTUK BAŞLIKLARI: Birçok havayolu şirketi artık kolay silinebilir deri koltuk başlığı kullanıyor. Oturmadan önce ıslak mendille kolayca silip keyfine bakabilirsin. Eğer başlıklarda eski tarz kâğıt örtülerden varsa onu yerinden çıkartabilir veya hırkanı koltuğun başına asabilirsin.

YEMEK: Uçaktaki yemekler hep tatsız tuzsuz olur çünkü yüksek irtifada tat alma duyumuz zayıflar. Ancak İngiltere’de yapılan bir araştırma, belli başlı müzik türlerinin tat alma duyumuzu geliştirdiğini gösteriyor. Örneğin tuzlu bir başlangıç veya ana yemek için daha hafif ve düşük tempolu şarkılar yardımcı olurken; tatlı esnasında daha hızlı, pop tarzı müzikler dinlemek, tat duyumuzu olumlu etkiliyor.

 

 

BENZER YAZILAR