DUYGU VE İNANÇLARINI DÖNÜŞTÜR

Düşüncelerimizi çoğu zaman kontrol edemeyebiliriz. Ancak, duygularımızı disipline etme şansına ve iradesine sahibiz.

Yazı: Talyaa Vardar

Ben tüm insanların oldurtma gücü olduğuna; bunun da düşünce ile duyguların enerjisi, hatta titreşimler aracılığıyla tezahür ettiğine inanıyorum. Bu nedenle de niyetle olgunlaştırılmış amaçların, duygu ile beslendiğinde gerçekleştirilebileceğine tüm benliğimle güveniyorum. Bunun olabildiğine, hem kendi niyetlerimde hem de çalıştığım insanların süreçlerinde defalarca tanıklık ettiğimi söyleyebilirim.

Zihin-duygu-beden ve doğa bütünlük içinde bir niyete yönlendirildiğinde, evrendeki ilgili titreşimlerle iletişime geçiyor. Bu şekilde kişi hem kendi yaratıcı enerjisiyle buluşuyor, hem de evrenin verdiği enerjiyle -sanki en iyi sörf dalgasını yakalayıp, doğru zamanda üstüne atlayarak- hayatın akışını doğru rezonansta yeniden yakalama şansına sahip oluyor. Bu dalgalar aslında hep var. Bizler sadece o dalga boyunda titreşmeyi unutuyoruz. Çünkü genellikle bir günümüz, daha düşük frekansları kendine çeken bir titreşim hâlinde, ekmek mücadelesiyle geçiyor gidiyor.

Negatif Enerji: Nazar

Tam da burada, kültürümüzde ve eski kabilelerde yaygın bir inanış olan nazardan bahsetmem doğru olacak sanırım. Nazar, birilerinin negatif enerjisinin bizi, yaşamımızı, sevdiklerimizi etkilediğine; kısacası bizdeki iyi olana negatif enerji yüklendiğine inanmak demek. Psikolojik açıdan bakarsak, gerçekte hissettiğimiz veya olduğunu varsaydığımız şey bir kıskançlık enerjisi. Kıskançlık gerçek, evet. Peki her kıskanç insan bize “nazar” diye tabir ettiğimiz anlamda negatif enerji yüklemesi yapabilir mi?

Birkaç yıl önce bir danışanım seans için geldi ve “benim yıldızım düşükmüş, nazara geliyorum” dedi. Ben de ona yıldız düşüklüğü diye bir şeye inanmadığımı söyledim. Sonra ise enerjiden, frekanslardan ve duygu ile düşüncelerimizin titreşimlerinden bahsettim. Zira nazara inanıyorsak, gücümüzü başkalarına teslim ediyoruz demektir.

O günden sonra kendisi bir daha nazarı ağzına almadı ve düşünce biçiminde değişim yapması gerektiğini fark etti. Düşünsel alışkanlıklarını gözden geçirdik, özellikle de kendisiyle ilgili inançlarına baktık. Kendisiyle ilişkisini, duygusal-zihinsel ve bedensel olarak dönüştürme hedefi koydu. Gerçekten de altı ayın sonunda bambaşka birisi olmuştu. Gözümün önünde gözleri parlayan, duruşu dik ve kahkahalar atan birine dönüştü.

Niyetimizi doğru tanımlarsak eğer, kendimize ve amacımıza sadık kalır, yaratma gücümüzü aktive etmeye başlarız. Düşüncelerimizi her zaman kontrol edemeyebiliriz. Hatta çoğu zaman demek daha doğru olur. Ancak, duygularımızı disipline etme şansına ve iradesine sahibiz.

Duygu, çok güçlü bir enerjidir. Çünkü inancın altındaki titreşim gücünü duygularımız yaratır. Bu nedenle nazara inanmayı seçmek yerine, duygularını disiplin altına almayı dene ve niyetlerine seçimlerini yükle.

Dönüşüm Egzersizi

– Bir gün boyunca en çok yaşadığın duygular neler? Hepsini bir kâğıda dök.
–  Şimdi başka bir kâğıt al; olduğunu bildiğin ve hayatını etkilediğini fark ettiğin tüm inançlarını liste hâline getir. Örneğin insanlara veya kendine dair olumlu ve olumsuz inançların… “Ben çok güzel bir kadınım” ya da “Erkekler daima aldatır” gibi.

–  İki kâğıdı yan yana koy. Hangi inançların hangi duyguların ile ilişkili, fark edebiliyor musun?
–  Üçüncü bir kâğıt al; bir gün ve bir hafta boyunca kendini nasıl hissetmek istediğini yaz. Hatta, “aşk, neşe, özdeğer, güven, sevgi, eğlence…” gibi daha spesifik bir kelime listesi oluşturabilirsin. Bu listeye yakışan inançların üzerinde düşün. Mesela sana neşeyi hissettirecek inançların olsaydı, neye inanıyor olurdun? Ya da kendine güven duymanı sağlayacak bir şeye inanıyor olsaydın, o ne olurdu?
–  Hissetmek istediğin her duygu için en az iki yeni inanç düşün ve bunları kâğıda dök. En az bir ay boyunca, her gün birini seçerek o duyguyu prova et. Bir ayın sonunda, negatif kelimeleri ağzına dahi almayacak kadar unutmaya yakınlaşmış olacaksın.

BENZER YAZILAR