Yazar Hollye Jacobs, en zorlu anlarında bile umudunu kaybetmemene yardımcı olacak dört ipucu veriyor.
Derleyen: Sema Uslu
Vücuduna batıp seni kaşındıran bir kazak giydiğinde biri sana “iyi tarafından bak” diyorsa bunda sıkıntı yok. Fakat durum çok daha ciddiyse, örneğin işini kaybettiysen, boşanmanın eşiğindeysen veya hayatını tamamen değiştirecek ciddi bir hastalığa yakalanmışsan iyimser olmak oldukça zorlaşıyor. Üç yıl önce meme kanserine yakalandığımda ben de bu durumu yaşadım. Sağlıklı, mutlu, ailesinde kanser hikâyesi olmayan vegan bir hemşire olarak kanser olduğumu öğrendiğimde bütün dünyam sarsılmıştı. Bir süre ağladıktan ve yastıkları yumrukladıktan sonra, kendimi daha olumlu düşünmeye adadım. Bu şekilde hem tedavi, hem de tedavi sonrası sürecini kolayca atlatabildim. Eğer hayatında kötü bir durumla karşılaşırsan, bana yardımcı olan bu dört ipucu sana da doğru yolu gösterecek.
1
Kendini koruma planı yap.
Hepimizin kötü hissetmeye eğilimli olduğu bir zaman vardır. Modunun genel olarak düşük olduğu saati (ya da günü) tespit et ve bu zamanı severek yapacağın bir şeyle değerlendir. Mesela ben hafta içi öğleden sonraları yarım saat kestiriyorum ve Cumartesi günleri doğa yürüyüşü (benim için bir nevi meditasyon) yapıyorum. Kendine ilgi göster ve bu aktiviteleri başka işlerin için iptal etme.
2
Küçük düşün.
Terapistler seni mutlu eden şeylerin listesini yapmanı söyler. Bu iyi bir öneri olsa da, ben özellikle küçük şeylere odaklanmayı daha faydalı buluyorum (benim için bu, köpeğimle oynayabilmek veya işe yürüyerek gidebilmek). Hayattaki küçük şeylerden mutlu olmak daha kolay. İşler ne kadar kötüleşse de, her zaman günü kurtaracak küçük şeyler vardır.
3
Destek ekibini kur.
Hastalığım sırasında insanlara güvenmeyi öğrenmek benim için çok zordu. Bir hemşire olarak, hastalarla her zaman ben ilgilenirdim. Bir hasta olaraksa, diğer insanlara güvenmek zorundaydım. Ama ihtiyaç duyduğun tüm ilgiyi elbette yalnızca bir kişiden almayacaksın. Farklı işler için farklı insanlar belirle. Hastayken bir arkadaşım, ailem için yemek işlerini halletmişti. Başka bir arkadaşım manevi anlamda bana destek oluyor ve gülebilmemi sağlıyordu. Ve yine başka bir arkadaşım, içimden geçen her şeyi söylememi sağlamış, gözyaşlarıyla dolu monologlarımı dinlemişti.
4
Mutlu olduğun yerde ol.
Moralsiz olduğun günlerde, kendini daha güzel bir yerde hayal et. Mutlu olduğun yerde olduğunu düşün. Bu benim için dalgaların sesini duyabileceğim, yüzümde güneşin sıcaklığını ve ayaklarımın altındaki kumu hissedebileceğim güzel bir kumsal demek. Sen belki de Paris’te bir kafede kruvasan yemeyi tercih edersin. Her şeyden bunaldığında nerede olmak istiyorsan, gözlerini kapat ve uç oraya.