Doktor ziyaretleri sırasında telaşa mı kapılıyorsun? Vaktini doğru kullanmak ve olabildiğince fazla soru sormak istiyorsan okumaya devam et.
Sağlık kontrollerinde ipleri eline al.
Doktor randevuları hep bir koşuşturma içinde geçer. Ancak günümüzde hekimler çok yoğun çalıştığından hastalara ayırdıkları zaman daha da azaldı. Kıyaslayacak olursak, tüm aile geçmişinden bahsetmek, reçete yazdırmak ve kuşkulandığın benini inceletmek neredeyse iPod’una yeni şarkılar yüklemekten daha az zaman alıyor.
Doktorların işinin başından aşkın olmasının yanı sıra bazen hakikaten başka bir lisan konuşuyorlarmış gibi geliyor. Hekim-hasta ilişkileri üzerine araştırma yapan Doktor Sherrie Kaplan, “Tıp okullarında doktorlara hastasıyla nasıl iletişim kuracağı öğretilse bile, uygulamaya geçtikleri anda hastaya olan tutumları körelmeye başlıyor” diyor. Kaliforniya Üniversitesi’nde yapılan çalışmalara göre tatmin olan hastalar daha sağlıklı olduğundan; zaman sıkıntısının üstesinden gelen, iletişimdeki bariyerleri ortadan kaldırabilen ve ihtiyacı olan tedaviyi hastaya sunabilen uzmanlarla çalışmak önemli.
PROBLEM: Sen daha cümleye başladığın anda doktorun kapıya yöneliyor.
ÇÖZÜM: Washington Üniversitesi Aile Hekimliği Bölümü’nden Öğretim Görevlisi Larry Mauksch, “Ele alınmasını istediğin konuların bir listesini çıkar. Listende kaç madde olduğu, görüşmenizin başında doktorun tarafından bilinmeli” diyor. Senin için en önemli olan sıkıntıları görüşmenin sonuna saklamamalısın. Bir önemli bilgi daha: John Hopkins Üniversitesi’nden araştırmacılar, kadın hekimlerin erkek hekimlerden ortalama olarak hastalarla iki dakika daha fazla görüştüğünü tespit etmiş.
PROBLEM: Doktorun tıbbi jargonla konuşuyor veya çok detaylı açıklamalar yapıp kafanı karıştırıyor.
ÇÖZÜM: Annals of Emergency Medicine’de yayımlanmış bir çalışmaya göre, hastaların yüzde 78’i doktorların verdiği direktifleri tam olarak anlamıyor. Mauksch, “Lafını esirgememende fayda var. ‘Anlamadığım birçok terim kullanıyorsunuz’ ya da ‘Neden bunu önerdiğinizi tam olarak anlayamadım’ şeklinde konuşabilirsin” diyor. Anladıklarını yüksek sesle söyleyip doğru olup olmadığını öğren ve not al. Eğer gittiğin doktorun ofisinde elektronik kayıt tutuluyorsa, görüşmenizi özetleyen ve doktorun önerilerini içeren bir kopya isteyebilirsin.
PROBLEM: Doktorun endişelerini reddediyor. Ancak sen bir şeylerin ters gittiğinden kuşkulanıyorsun.
ÇÖZÜM: Seni neyin endişelendirdiğini açıkla. Örneğin, belki büyükannen beyin tümöründen öldü ve sen, kendindeki migrenin bu anlama geldiğini düşünüyorsun. Korkularını dile getirmek, doktorunun aile tarihiniz hakkında bilgi edinmesini sağlar. Dolayısıyla o da sana nelerin seni endişelendirmesi ve nelerin endişelendirmemesi gerektiğini açıklayabilir (belki de büyükannenin tümörü aileden gelen bir hastalık değildir). Kaplan, yapılan açıklamadan sonra hâlâ bir şeylerin yanlış olduğunu düşünüyorsan içgüdülerine güvenip ikinci bir görüş almanda fayda olduğunu söylüyor.
PROBLEM: Doktoruna görüşme saatleri dışında ulaşman mümkün değil.
ÇÖZÜM: Bir dahaki görüşmenizde, onunla bağlantı kurabileceğin bir numara veya e-posta adresi iste. Hekimlerin yaklaşık yüzde 39’u hastalarıyla e-posta yoluyla bağlantı kuruyor. Seninki de onlardan biri mi diye öğren. Diyelim ki e-posta adresini aldın. Göndereceğin postayı mümkün olduğunca kısa tut ve hemen bir yanıt bekleme. (Bir başka deyişle eğer besin zehirlenmesinden kuşkulanıyorsan doktoruna yazmak yerine hemen acile gitmelisin.) Ayrıca ona Twitter kullanıp kullanmadığını sorabilirsin. Kendisi de sık sık Twitter’ı kullanan New Yorklu Dahiliye Uzmanı Doktor Sean Khozin, “Bazı hekimler hastaların kafasını karıştıran sağlık konuları hakkında Twitter’a yazıyor” diyor.