Her kadın geleceğin Julia Child’ı olmak isteyecek diye bir kural yok. Üstelik yemek pişirmeyi sevmiyor olmanın utanılacak bir yanı da yok. Bu konuda kendini kötü hissetmek istemiyorsan, Yazar Leslie Goldman’ın itirafları (ve önerileri) içini rahatlatacak.
Derleyen: Pınar Şen
Sadece iki yemek kitabına sahibim. Evimdeki ilk yemek kitabım I’m in the Kitchen, Now What?! bana 12 yıl önce düğün hediyesi olarak verilmişti. Şimdi sayfalarını çevirmeye kalksam, ortaokuldaki matematik kitabım gibi dağılıverir diye korkuyorum çünkü hiç açmadım.
İkinci yemek kitabım What The F**k Should I Make for Dinner? ise adına yemek yapmak denilen “zaman ve enerji hırsızı”na karşı olan tavrımı net bir şekilde açıklıyor: İlgisizlik ve isteksizlik içinde marine edilmiş, üzerine bir tutam huysuzluk serpiştirilmiş bir surat.
Tabii ki deniz mahsulleri ve bahar sebzeleri ile tatlandırılmış ev yapımı risotto kulağa çok hoş geliyor. Ancak Food Network kanalındaki, sarımsak sotelerken bile orgazma ulaşabilen kadınların aksine ben, yaklaşık bir düzine karidesi temizlediğimi düşündüğüm zaman kusmak istiyorum.
İronik olan ise, benim 20 yıllık tecrübesi ve beslenme bilimi üzerine diploması olan bir sağlık yazarı olmam. Evde yemek yapmanın kalp ve bel bölgesi dostu olduğunu gayet iyi biliyorum. Yemeklerinin büyük bölümünü evde pişiren insanlar, yemeklerini dışarıdan sipariş edenlere göre daha az kalori, yağ, şeker ve karbonhidrat tüketiyor. Hatta araştırma bulgularına göre düzenli olarak evde yemek hazırlayıp yiyen insanlar, daha mutlu ve daha uzun yaşama şansına sahip.
Günümüzde çoğu ortalama aile, dışarıda eskisinden daha fazla yemek yiyor. 1970’lerde yediğimiz yemeğin sadece çeyreği dışardan satın alınıyorken, 40 yıl sonra bu oran yüzde 43’lere ulaşmış durumda. Bunun nedenlerinden bir tanesi oldukça açık: Yemek yapmıyoruz çünkü artık gerek yok. Ocak ya da fırın başında terlemek, yerini kapıda ödeme yaptığımız yemek servislerine bırakmış durumda. 2015 yılında dışarıdan yemek siparişi veren insanların oranı, 2014 yılından yüzde 34 daha fazla. Ayrıca evde pişirilen yemeklerin de onda biri süpermarketlerden alınmış hazır yemekleri içeriyor.
Yine de benim gibi yemek pişirmenin önemini bilen bir insandan, fırınına biraz daha şefkatle yaklaşmasını beklersin. Sorun şu ki, uzun bir günün sonunda en son isteyeceğim şey, kalan son enerji kırıntımı çiğ bir tavuğun kanadını gövdesinden ayırmaya ya da kocamın favori yemeğini hazırlamaya çalışarak harcamak… Yorgun olduğum için hazır çorbamı içip ardından kitap okumayı yeğlerim. Bir şeyleri doğrayıp pişirmeye çalışmak yerine kitabımın sayfalarını çevirirken oluşan kâğıt kesiğine razıyım.
Tahıl gevreğinin Latince “krep yapmak çok uzun sürüyor” demek olduğuna inanıyor olmamın bir başka sebebi ise yemek pişirmenin içimdeki feministi sinirlendiriyor olması. Los Angeles’taki Kaliforniya Devlet Üniversitesi’nden Psikoloji Profesörü Ramani Durvasula’ya göre bu konuda yalnız değilim: “Her gün daha fazla erkek yemek pişirmeyi öğreniyor olsa bile, yemek yapmak hâlâ 1950’lerden kalma ‘kadınının yeri mutfaktır’ düşüncesinin tipik bir göstergesi olarak benimseniyor. Eğer işinde profesyonelleşirken bir taraftan anne ve eş rolleri arasında sürekli denge kurmaya çalışıyorsan, kendini biraz hapsolmuş hissetmen çok doğal.”
Avcılık ve toplayıcılık rollerini düşünmek bile mutfak önlüğümü yakmak istememe sebep oluyor. Düzenli market ziyaretleri, organik GDO’suz besinler bulmak için oraya buraya koşturmak derken birçoğumuz cinsellikten çok gıda alışverişine vakit ayırır olduk. (Üstelik bu durumda bile eskisi kadar sık yemek yapmıyoruz.) Tüm bunların ardından yemek hazırlamak sanki sonsuza kadar sürüyor. Hazırladığın yemeği yemek için harcanan süre ise sadece dört dakika. Sonrası mı? Sonrası bulaşık!
Ailem asla ama asla eve geldiklerinde tabaklarında şarap sosunda bekletilip mükemmel bir şekilde hazırlanıp pişirilmiş kaburga bulamayacak. Ve ben bundan utanç duymuyorum. Televizyondaki yemek yarışmalarına katılmak gibi bir gayem de yok. Kimse pişirdiğim Brüksel lahanalarıma puan vermiyor. Evet, bazıları evde yemek yapmanın kariyerine odaklanmak isteyen kadınları bunalttığını söyleyebilir. Fakat kariyerine odaklanıp aynı zamanda acayip lezzetli yemekler yapan kadınlar da var. Durvasula’nın dediğine göre beni diğerlerinden ayıran fark, yemek yapmayı sevmiyor olmam ve malzemeleri dolaptan çıkarıp tezgâha taşımayı bile bana yapılmış bir baskı olarak kabul etmem. Ne yapayım! Kimisi cam pişirme kabını, kimisi de camdan dışarıya bakmayı sever.
Kısacası eğer mutfakta olmaya dayanamıyorsan, mutfaktan çık. Ve kafandaki “bir işe yaramıyorum” düşüncesini de sil. Durvasula, “Eğer yemek hazırlamak seni sinirlendiriyorsa zaten yaşadığın buhran evde yemek pişirmekten sağlayacağın tüm faydanın önüne geçiyor” diyor. Marketten mikrodalgada ısıtacağın hazır yemekler al ve onları ye demiyorum tabii. Çünkü sağlıklı yemek yemek için birçok seçeneğin var. Birini seç ve afiyetle ye.
Pişirmeden Yemek Yapma Yolları
Dikkat! Bu yemeklerin yapımında fırın kullanılmamıştır.
Fıstık Ezmelİ, Meyvelİ Ekmek Bir dilim tam buğday ekmeğine şekersiz fıstık ya da badem ezmesi sür. Üzerine bir miktar taze böğürtlen, ikiye bölünmüş üzüm ya da doğranmış çilek ekle. Ardından üzerine chia tohumu ya da ay çekirdeği serpiştir. Biraz da tarçın eklersen, tadından yenmez!
Geceden Bekletİlmiş Yulaf Orta boy bir kavanoza 45 gr yulaf ezmesi ve 120 ml süt (günlük inek sütü ya da bitkisel kaynaklı süt) koy. İçine 2 çorba kaşığı kuru meyve ve kuru yemiş karışımı, biraz da baharat (muskat, kakao, tarçın ya da vanilya özü) ekle. Kavanozun kapağını kapat ve bir gece buzdolabından beklet. Sabah dolaptan çıkar ve afiyetle ye.
Baklİyat Çözümü Suyu süzülmüş bir kâse konserve Meksika fasulyesini tabağa koy. Mikrodalgada 90 saniye boyunca ısıt. Ardından istediğin kadar salsa sosu ekle ve karıştır. Birer kaşık guacamole sos (avokado sos) ve yoğurtla birlikte ye.
Suçluluk Hissinden Kurtul
Eve dışarıdan yemek söylerken besin değerlerini de hesaba kat. Dışarıdan yemek sipariş etmenin inceliklerini öğrenirsen kendini kötü hissetmezsin.
İtalyan Mutfağı/Pizza
Paylaşacağın biri varsa, pizzanın sadece bir dilimini al ve yanına domates, mozzarella, mantar ve közlenmiş kırmızıbiber gibi klasik malzemeleri olan bir salata hazırla (ya da pizzayla birlikte sipariş et, sos ekletme). Salatanın üzerine bir çorba kaşığı pesto sosu ekle. Bu sos, içerdiği zeytinyağı ve çam fıstığı sayesinde sağlıklı yağlar barındırıyor. Diyetisyen Amy Gorin’in dediğine göre, salatadaki besin maddelerinin emilimini de kolaylaştırıyor.
Çin/Thai Mutfağı
Miso ya da wanton gibi içeriği zengin bir çorba sipariş et. Araştırmalara göre bu tarz bir çorba içtiğinde daha az yemek yiyorsun. Sonra favori yemeğini haşlanmış olarak iste. Noodle ya da pirinç yemeklerini, lif bakımından zengin haşlanmış sebzelerle yiyerek denge kurmaya çalış. Diyetisyen Leslie Schilling, “Bu sayede edamame, şitake mantarı ve Çin lahanası gibi evde sıkça tüketmediğin sebzeleri yemiş olacaksın” diyor.
Meksika Mutfağı
Baklagiller akıllı bir seçenek gibi duruyor ama çoğunlukla yağda pişirildikleri için tam olarak yararlı olduğu söylenemez. Biftekli taco’lar protein ve aynı zamanda demir içeriyor -ki demir egzersiz performansın için oldukça önemli. Seçimini mısır tortillasından yana kullan Taco’nun içine biraz avokado ekle ve üzerini menüdeki en taze şeylerden biri olan pico de gallo (pişirilmemiş salsa/salata) ile doldur ki ekstra C vitamini al; böylelikle demir emilimini arttır.
Soğuk Sandviç
Tam buğday ekmeğinin içine salatalık, domates, zeytin, yeşil biber, avokado, turşu ve ıspanak koydur. Ve sandviçin içine protein eklemeyi ihmal etme (peynir en ideali; ancak şarküteri istersen en az işlenmiş olanı tercih et; macar salam yerine füme hindi gibi). Schilling, 15 cm’lik bir sandviç için altı dilim et kullanılmasını öneriyor. Sos olarak mayonez yerine hardal, humus ya da avokado sosu iste.