İstanbul’da 39 kişinin katledildiği Reina saldırısından yaralı ya da yara almadan kurtulanlar, olaya ilk müdahale edenler, saldırıya tanık olanlar yaşadıkları şoku atlatamadı. Kimi rüyalarında kimi günlük yaşamında bu travmatik olayı tekrar tekrar yaşıyor. Sadece saldırı mekanında bulunanları değil saldırı görüntülerini, seslerini, fotoğraflarını, haberlerini takip edenleri de benzer rahatsızlıklar bekliyor.
Uzman Klinik Psikolog Mehmet Başkak, medya ve sosyal medya aracılığıyla yayılan tehlike hakkında önemli bilgiler verdi:
BU BENİM DE BAŞIMA GELEBİLİRDİ
“Olayların tekrar tekrar görüntülenmesi akıl sağlığı üzerinde dala büyük bir etkiye sahiptir. Olay yerinde bulunmayan insanlar, bu görüntüleri izlerse depresyon ve yaygın anksiyete bozukluğu, uyku bozuklukları, evde kalma, seyahatleri iptal etme arzusu ve travmayı hatırlatıcı şeylerden kaçınılması gibi psikolojik sıkıntılara benzer tepki verebilirler.
İzleyiciler kendilerini sıklıkla kurbanlarla özdeşleştirip ‘bu benim de başıma gelebilir’ diye düşünüyor. Kendinle kurbanlar arasında benzerlik kurma düzeyin ne kadar yüksekse, psikolojik sıkıntı düzeyin de o kadar yüksek olacaktır.
Medya aracılığıyla görüntülere tekrar tekrar maruz kalmak, travma sonrası stres bozukluğu belirtilerini daha da artırabilir, kötüleştirebilir.
GÜNDE 6 SAAT İZLEYENLER…
Medyada yer alan görüntüleri günde altı saat veya daha fazla izleyenler, her haber kanalında aynı olayı tekrar tekrar takip edenler, sosyal medyada aynı konudaki paylaşımları okumaya devam edenler, genellikle saldırı mekanının yakınındakiler kadar etkilenir. Bu etkiler, televizyon, sosyal medya, video, basılı yayın ya da radyo yoluyla her saat başı, haber bombardımanına maruz kaldıkça artar. Bu da savunmasız insanlarda stres bozukluğu tepkisini artırabilir, uzatabilir.
ABD’de yapılan araştırmalarda, 11 Eylül saldırılarından ve Irak Savaşı’ndan dört saatlik veya daha fazla şiddetli görüntü ve videolarına günlük olarak tekrar tekrar maruz kalınmasının, üç yıl sonrasına kadar fiziksel ve psikolojik rahatsızlıkların artmasına neden olabileceği bulundu.
SOSYAL MEDYA DAHA TEHLİKELİ
Kullanıcılar, geleneksel medya organları tarafından gösterilmeyecek şiddetli olayların sansürsüz görüntülerini ve videolarını paylaşma eğiliminde oldukları için, sosyal medya belki de daha büyük bir risk sunuyor. Bradford Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi’nde yapılan araştırmada, sosyal medyada çıkan şiddetli haberlerin travmaya neden olabileceği riski ortaya konuldu.
ÇOCUKLAR ASLA İZLEMEMELİ
Uzman Klinik Psikolog Mehmet Başkak, toplumu derinden sarsan kötü olayların olumsuz etkisinin olay yerinden yüzlerce kilometre uzakta olan ve fakat haberlerine sürekli maruz kalan insanlarda da ciddi psikolojik sıkıntılara sebep olabileceğini belirterek yapılması gerekenler konusunda şunları söyledi:
“Çocuklar, olayı izledikten veya konuştuktan sonra endişe veya davranış değişikliği belirtileri yaşıyorsa, ebeveynler onlara duygusal destek sağlamak ve onları korumak için orada olduklarını hatırlatmalıdır. Çocuklar konu hakkında soru sorduklarında, öncelikle onların ne bildiğini anlamak ve güvende olduklarını hissettirecek açıklamalar yapılmalıdır. Gerekirse profesyonel destek almalılar.
Yetişkinlerin, medyadaki şiddet olaylarını ne kadar izlediklerini kontrol etmeli ve psikolojik sıkıntıya neden oluyorsa olayla ilgili takiplerine oto sansür uygulamaları gerekir.
Görüntüleri iki veya üç gün izledikten sonra üzgün olursan, bu görüntüleri takip etmeyi sınırlaman gerekir; çünkü bu, bilgiyi işlemede ve tolere etmede zorluk yaşıyorsun demektir.
Uyku zorluğu, sıçrayarak uyanmak, benzer içeriklerde kabuslar görmek, dışarıya çıkmak istememek, hiçbir şeyden keyif almamak, her şeyin anlamsız gelmeye başlaması, dışarılara gitmekten çekinmek, günler sonra olayları elinizde olmadan hayal etmek ya da bilgileri tekrar düşünmek, travmatik etkiye sahip olaya ve ilgili haberlere maruz kalmanın akıl sağlığınızı etkilediğinin işaretleridir. Bu belirtiler yaşanan kötü olaylardan psikolojinin ağır şekilde etkilenmeye başladığının göstergeleridir ve asla hafife almadan bir uzmandan destek alınmalıdır.”