KAN ŞEKERİ HAKKINDA BİLMEN GEREKEN HER ŞEY

Damarlarındaki şeker şeyler hakkında bilmek istediğiniz her şey.

kan sekeri 2
Kitapçıda diyet kitapları reyonunda gezinirken kan şekerinin çaba sarf etmeden kilo vermenin sırrı olduğunu düşündün: “Diyabet Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey”, “Detoks”, “Şekeri Kovun” bu kitaplardan sadece birkaçı. Bizi meraklandıran ise kan şekeri nedir, kilo verme aşamasında ne kadar önemlidir gibi soruların yanıtları. Cevabını bulmak için uzmanlarla görüştük ve son araştırmalara göz attık. Ayrıca kan şekerini kontrol altında tutabilmen için “Ye, İç ve Kilo Ver” kitabının yazarı Mollie Katzen sana bir haftalık birbirinden lezzetli tatlardan oluşan bir plan hazırladı.

Kan şekerinin temelleri
Öğle yemeği için bir ton balıklı sandviç yediğini düşünelim. Sen yemeyi bitirir bitirmez sindirim sistemin karbonhidratları; yani marul, domates ve beyaz ekmeği glikoza çevirmeye başlar. Glikoz, bitki ve hayvan dokularında bulunan basit bir şekerdir. Bu glikoz molekülleri kan dolaşımında hareket eder ve pankreasın ürettiği bir hormon olan insülinin salgılanmasını aktive eder. İnsülini vücudunun kişisel kargo teslimatçısı olarak düşünebilirsin. Görevi, kandaki glikozu toplamak ve onları enerji üretebilmek için şekere aç olan beyin, kas ve iç organ hücrelerine iletmektir. İnsülin, aynı zamanda aldığın protein ve yağları yakıta çevirmene de yardım eder. Yale Üniversitesi Toplum Sağlığı Bölümü’nde Yardımcı Doçent olan David L. Katz “İnsülin, vücudunda bulunan en işe yarar enerji formudur. Beyin hücrelerinin ve kırmızı kan hücrelerinin kullandıkları yegâne yakıttır” diyor.

Yeterli miktarda glikoz alabilmek için vücudun karbonhidratlara bağımlıdır. Bu yüzden düşük karbonhidrat diyetleri uzun vadede çok da iyi bir fikir değildir. Harvard Üniversitesi Diyabet Merkezi’nde diyetisyen ve diyabet uzmanı olan Karen Chalmers, “Her ne kadar vücudun fonksiyonlarına protein ve yağlardan aldığı minimal enerjiyle devam edebiliyor, beyninse gerçekten bunun küçücük bir kısmını kullanıyor olsa da bunu enerjinin yegâne kaynağı olarak saymak istemezsin” diyor ve ekliyor: “Uzun süre düşük karbonhidrat diyeti yapanların düşünceleri giderek donuklaşıyor. Çünkü kafaları yeteri kadar yakıt alamıyor.” Ulusal Bilim Akademisi’ne göre kendinizi Salak ile Avanak’takinden daha beter hissetmek istemiyorsan günde en az 130 gram karbonhidrat alman gerekiyor.

Yani ton balıklı sandviç yemen iyi bir şey! Saat 13:00 gibi sandviçini yemiş ol ve insülin vücudun çarklarına karışmış olsun. Üç-dört saat içinde insülin, glikozun büyük bir kısmını kandan alarak zaten beklemekte olan hücrelere iletir ve bir de bakmışsın karnın guruldamaya başlamış. Eğer saat 17:00-18:00 gibi hâlâ bir şeyler yememişsen, ciddi anlamda acıkmaya, hatta belki sarsak, sinirli olmaya başlarsın. Çünkü insülin neredeyse kan dolaşımında kalan bütün glikozu parçalamış olur. Vücut hücrelerinin çalışmaya devam edebilmesi içinse daha fazlasına ihtiyacı vardır. Sabahları muhtemelen desilitrede 70 miligram şekere sahip oluyorsun. Öğle yemeğinden hemen sonraysa bu 180 miligrama çıkacak. Tabii ki rakamlar yaş, kilo, genel sağlık ve yedikleriniz gibi faktörlere bağlı olarak değişkenlik gösterebilir.

Abur cubur zamanı! Ofisin yakınındaki bakkala girip çikolata alıyorsun. Hemencecik çikolatayı yiyorsun ve kan şekerin hızlı bir şekilde çıkışa geçiyor. Bu ani glikoz yükselmesi pankreasını fazla çalıştırıyor ve biriken glikoz, insülin yardımıyla kan dolaşımından bir seferde çok fazla glikoz çektiği için aniden çöküyorsun. Bir saat gibi kısa sürede yüksek kan şekerinden düşük kan şekerine geçmiş oluyorsun. Peki ya sonuç? Aksi, gergin, aç ve daha çok tatlı yeme isteği. Çünkü vücut, düşmüş olan kan şekerini eski haline getirmek istiyor ve yedekleme yapıyor. Dr. Katz “Bu kusurlu bir döngüdür” diyor. Ve bu sürekli tekrarlandığında vücuduna ekstra dolgu olarak yerleşecektir.

BENZER YAZILAR