Çevrenizi diyete uyarlayarak kalıcı olarak zayıflamanın ve yağ yakmanın 7 akıllıca yolu.
Derleyen: Saide Tokuç
Dr. Sandra Hassink, 30 yıldan daha uzun bir süredir çocukluk dönemi obezitesi üzerinde çalışmakta. Öğrendiği en önemli şey ise, hem çocuklara hem yetişkinlere uygun olan şu kural: “Dünyadaki tüm irade bir araya gelse, obeziteye neden olan bir çevrenin üstesinden gelemez.” Diğer bir deyişle, kilo vermek ve verilen kiloyu geri almamak için yaşam alanınızı da buna göre uyarlayarak sürekli aklınızı çelmeyecek hale getirmelisiniz. Diyete giren siz değil, yaşadığınız çevre olsun.
Wilmington, Deleware’de yer alan Nemours Weight Management Clinic’in kurucusu Dr. Hassink, “Çevreniz sürekli size karşı çalışıyorsa sağlığınızla ilgili iyi kararlar alamazsınız çünkü 7/24 tetikte olmak zorundasınızdır,” diyor. “Yorulursunuz. Bir şeyler olur. İlk olarak sağlıklı bir çevre yaratmadan başarılı olmak zordur.” Dr. Hassink ve diğer kilo yönetimi uzmanlarının yardımıyla, dünyanızı yağ-geçirmez yapmaya başlayalım.
1 Bir pazar sabahınızı abur cubur yiyecekleri atmaya ayırın.
Siyah bir kazaktaki tiftikler gibi, sağlıksız yiyecekler ve atıştırmalıklar da evinizi siz fark edemeden, bir anda işgal edebilir. Okul kermesinden turta, üst komşudan çikolatalı kek veya annenizin bol yağlı hamur kızartmaları… Siz daha anlayamadan, kendinizi tüm bunları ağzınıza doldururken bulursunuz. Yeni haftaya temiz başlamak için, birkaç dakikanızı ayırarak mutfağınızdaki çerçöpten kurtulun ve havalimanından aldığınız o çikolataları bavulunuzdan atın. “Ne kadar çok yiyeceğin gizlice evinize süzüldüğü insanı şaşırtıyor,” diyor Dr. Hassink. Anne eli değmiş o yemekleri atacak cesaretiniz yoksa küçük porsiyonlara ayırarak dondurun ve daha sonra yeniden ısıtın. Restorandaki yiyecekleri de sokak hayvanlarına vermeyi düşünmediğiniz sürece paket yaptırmayın.
2 Sosyal medya akışınızı yemeklerden arındırın.
Mark Zuckerberg’in suçlu hissetmek için yeterince sebebi yokmuş gibi, Facebook da sizi sinsice dolduruyor olabilir. Belirli arkadaşlarınız veya aile üyeleri durmaksızın ağız sulandırıcı yemek videoları veya yoldan çıkaran tarifler paylaşıyorsa, tüm bu paylaşımlar yaşam alanınızı şişmanlatıyor olabilir. Dr Hassink, “Bu paylaşımlarda ne kadar zaman harcıyorsunuz?” Yalnızca onlara bakarak acıktığınızı fark ediyorsanız, bu durumu dikkate alın,” diyor. Gerçekten bunu yaşıyorsanız, paylaşımı gizleyin, yok sayın veya en kötü suçluları takip etmeyi bırakın. Aynı şekilde, tüm o butik biracıları ve et lokantalarını, size olumlu destek sağlayacak hesaplarla değiştirin.
3 Alışveriş listenizi kısaltın.
Yaygın inanış, sağlıklı beslenmenin oldukça külfetli olduğu yönünde. Washington Üniversitesi, Center for Public Health Nutrition’ın yöneticisi Dr. Adam Drewnowski, bunun doğru olmadığını söylüyor. Araştırmalara göre, meyve, sebze, balık ve kuruyemişlerden oluşan en sağlıklı diyetler, işlenmiş yiyecekler ve etler ile rafine tahıllardan oluşan en sağlıksız beslenme düzenine kıyasla çok da pahalıya çıkmıyor. Gerçekten de, çevrenizi besleyici seçeneklerle doldurmanın ekstra külfetli olması gerekmez. Paket yemeklere, ekmeğe ve cipslere harcadığınız parayı, çilek, avokado, marul ve süzme yoğurda harcayın. Drewnowski, yağlı, karbonhidrat yüklü yiyecekler yerine sağlıklı yiyeceklere yapılan, adım adım kilo kaybıyla size olan borcunu ödeyecek bu bilinçli harcamaya, “ekonomik müdahale” diyor.
4 Her ay bir abur cubur yiyeceğe savaş açın.
Erkekler çok fazla değişikliği bir anda yaptığından ve tüm bunları kendi başlarına yapmaya çalıştıklarından diyetler başarısız sonuçlanıyor. Bu nedenle, her ay bir abur cubur yiyeceği oylamayla evden atmak için ailenizdeki herkesi ikna etmeye çalışın. İşe şekerli içecekleri atarak başlamak en mantıklısı olacaktır. Dr. Hassink, “Şekerle tatlandırılmış içecekler hayatımıza çok fazla gereksiz kalori ekliyor ve hiç besleyici değiller,” diyor. Birileri bu fikre karşı tereddüt ederse, haftadan haftaya kullanımı azaltmayı önerin. Ardından bir sonraki ay, tatlandırılmış içeceklerden tat alamamaya başladığınızda (ki başlayacaksınız) başka bir sağlıksız yiyeceği boykot edin. Diğerlerinin desteği, süreci sizin için kolaylaştıracaktır.
5 Seyahatlerinizde, şehrin yaya dostu bölgesinden bir oda tutun.
Yola çıkma amacınız ister iş seyahati isterseniz de tatil yapmak olsun, araç kiralamak yerine şehir merkezinde, her yere güvenle yürüyebileceğiniz bir konumdaki otelde veya Airbnb evinde kalırsanız daha fazla egzersiz yapmış ve daha çok kalori yakmış olacaksınız. Dr. Hassink, “Beslenme ve aktiflik, yaptığımız şeylerin yalnızca bir yan getirisi değildir, sağlık kazandıran veya sağlık kaybettiren etkinliklerdir,” diye açıklıyor. “Yemek ve aktif yaşamla ilgili alacağınız her karar, sağlığınızı ilgilendiren bir karardır.”
6 Otel görevlisini arayın.
Otele giriş yapmadan önce odanızdaki mini buzdolabının boşaltılmasını talep edin. Bu sayede, yiyeceklerin cazibesine kapılarak Toblerone paketleri ve ufak likör şişeleriyle dolu bir yatakta uyanmanıza dair tüm olasılıkları ortadan kaldırmış olacaksınız. Bunlar yerine, kendi sağlıklı atıştırmalıklarınızı yanınıza alın (veya marketten satın alın) ve buzdolabına onları koyun.
7 Araç mı kiralayacaksınız? Küçük bir araç tercih edin.
Rezervasyon gişesine geldiğinizde, temsilciden alt modele geçme şansınızın olup olmadığını öğrenin. Doğru okudunuz. Daha büyük bir kiralık araç, yolda yiyeceğiniz yemeklerinizi ve içeceklerinizi de en büyük boyutlarda alma riskinizi artırabilir. Küçük bir araç çok daha rahat ve kullanışlı olacaktır. Bir düşünün; bardak tutucuya en büyük boy içeceğiniz sığıyorsa, size de sığabilir.