Emekli Deniz Komandosu David Goggins fit ve sağlıklı hayatının açıklamasını yapıyor!
Çok az adam, 43 yaşındaki emekli Deniz Komandosu David Goggins kadar fazlasını yapabilir veya onun kadar metanetlidir. Goggins, Brazil-Indiana’da büyüyen, “küçük yaştaki kasabalıların eziyet ettiği zayıf bir çocuk”tu. Babası annesini dövüyordu ve 6 yaşındaki David onu korumak için öne çıktığında onu, “cesaretini kaybedene dek dövdü.” Goggins 8 yaşına girdiğinde, annesi babasını terk etti. Kekeleyen ve öğrenme güçlüğü olan bir çocuk olarak okul yılları boyunca çırpındı. Liseden sonra Goggins, taktik hava kontrolörü olarak Hava Kuvvetleri’ne katıldı ancak kilo alarak 134 kiloya kadar çıktı. Bir sonraki işi zararlı böcek kontrolüydü, mezarlık nöbetinde hamam böceklerini öldürüyordu.
İşten sonra bir sabah, bir elinde çikolatalı süt, diğerinde donatla, Goggins kendini kanepeye bıraktı ve TV’yi açtı, karşısına çıkan program “Navy SEALs Hell Week (Deniz Komandolarının Cehennem Haftası)” idi. Goggins bir yıldır hiç koşmamıştı ve beş barfiks çekemezdi, ancak acemilerin “canlarının çıkarıldığını” izlemek, kendi hayatını düşünmesine neden oldu. Bu, eyleme geçmek için onu teşvik etti. “Kendi kendimin en kötü zorbasıydım,” diyor. “Aynaya baktım ve acınası, zayıf ve aşağılık bir insan gördüm. Gurur duyduğum hiçbir şey yoktu.”
“Canlı otopsi” olarak adlandırdığı bu acımasız öz değerlendirme süreci, şimdilerde sık sık yaptığı bir şey. “Kendinize söylediğiniz yalanların arkasına saklanamazsınız,” diyor. “Yalanlarınız sizi bulur. Şişmansanız şişmansınızdır, bunu kabullenin ve ardından bunun için bir şeyler yapın.” Goggins, kendisine şans veren birini bulana dek ona gülen altı farklı askeriye kayıt memuruyla iletişime geçti. Çok az beslenerek –tavuk göğüs eti, meyve ve bolca su- kilolarını üç ayda verdi ve günde beş kez antrenman yaptı. İşe yaramaz bir çuval olmadığını kendisine kanıtlamaya kararlı bir şekilde eğitime gitti.
“Bunun bir akıl oyunu olduğunu fark ettim, bana karşı ben,” diyor. “Eğitmenler beni yıkmak için ne kadar uğraştıysa o kadar çok gülümsedim.” İç diyaloğu, kendi iyiliği için kendini zorladığı bir ilişkiye evrildi. Goggins kabul edildi (komando eğitimini de geçti) ve Deniz Kuvvetleri’nde 14 yıl boyunca hizmet etti, defalarca sahada görevlendirildi. Hizmetten ayrıldıktan sonra Deniz Kuvvetleri’nde şeklini alan zihinsel gücünü ultra maratonlar koşmak (2007 yılında Badwater’da üçüncü oldu), Ironman triatlonunu tamamlamak (11:24:01 ile 2008’de) ve her türlü dayanıklılık testine katılmak için kullandı. 2013 yılında 17 saatte 4.030 kez barfiks çekerek, 24 saat içinde en fazla barfiks çekme rekorunu kırdı ve Guiness Rekorlar Kitabı’na girdi. Geçtiğimiz yıl bir VersaClimber ile üç saat 33 dakikada 8.840 km yarışarak “Everest’e tırmandı.” (Aynı tırmanışı ayrıca Jacob’s Ladder’da 6:15 dakikada gerçekleştirdi.) Froning’in zor zamanlarda kendisine yardımcı olması için inancına sarıldığı noktalarda, Goggins kendi zihin hilelerinden oluşan cephanesine dalıyor.
Kurabiye kavanozu Goggins’in hayali kavanozunda damla çikolatalı kurabiyeler bulunmuyor. “Benim kurabiye kavanozumda hayatımdaki başarısızlıkların ve başarıların her biri var.” Kritik bir an geldiğinde, diyor Goggins, “Sakinleşiyorum, kendime bir saniye izin veriyorum, zihnimin kontrolünü elime alıyorum ve kavanozuma uzanıyorum: ‘Vay canına, hayatın boyunca sana zenci diye hakaret ettiler ama artık sen, tarihte bunu, bunu ve bunu yapabilen tek kişisin.’ Zihnimi sıfırlıyorum. İhtiyaç duyduğunuz zamanlarda kendinize ne kadar güçlü olduğunuzu hatırlatmalısınız. Kurabiye kavanozu budur.”
Kabullenme hapı Goggins koşmaktan nefret ediyor: “İyi hissettirmiyor, bacaklarım deli gibi acıyor ve her dakikasından nefret ediyorum.” Ancak eninde sonunda, zihinsel olarak güçlü kalmak için durmaksızın konfor bölgesinin dışına çıkması gerektiğini öğrendi. “Çocukluğumun ilk yıllarında, zihnin neredeyse her şeyi atlatmanıza yardım edebileceğini fark ettim. Bu yüzden, acıya karşı kazandığı zaferden tatmin oluyor. “Antrenman yapmaya karar vermek için hava durumuna bakan türden biri değilim. Doğa Ana önüme ne koyduysa dışarı çıkıyorum ve ona saldırıyorum.”
Rocky zihniyeti Barfiks rekorunu kırdığı süre boyunca Goggins, tekrara alınmış bir şekilde durmaksızın ilk Rocky filminde çalan “Going the Distance” şarkısını dinliyordu. “Apollo Rocky’yi öldüresiye yumrukladı ve ardından kollarını havaya kaldırarak köşesine yürüdü, Rocky’nin pes edeceğini düşünüyordu,” diyor. “Mickey bağırıyordu: ‘Yerde kal,’ ancak Rocky iplere tırmandı. Apollo’nun yüzünü görüyordunuz ve ‘Bu adamın tekrar kalktığına inanamıyorum,’ diye düşünüyordu. Zihniyet budur. Go the distance. 2 buçuk dakikalık bu şarkı, 17 saat boyunca bana güç verdi.”
Fedakârlık “50 ultra dayanıklılık testine katıldım. Bazıları Special Operations Warrior Foundation için farkındalık yaratmak ve para toplamak içindi. Gidip de geri gelmeyen adamları düşünüyorum. Onlar, gerçek kahramanlar. Her şeylerini vermeye hazırdılar. Düşünce tarzı bu olmalı. Vücudumdaki potansiyelin her bir parçasını sıkıp çıkarmak istiyorum. Öldüğünüz zaman, ruhunuzun hayatınız boyunca yapmadığınız şeyleri düşünerek varlığını sürdürdüğüne inanıyorum.”
Merak ediyorsanız söyleyelim, fitness maceralarındaki başlıca motivasyon kaynaklarından biri olmasa da, Goggins de Tanrı’ya inanıyor. Onun dayanıklılık tekniklerinin temelinde bilim var. Çoğunlukla, diyor Marcora, dayanıklılık egzersizlerindeki en önemli şey, algılanan gayret –çaba algısı– olduğundan teknikler işe yarıyor. “Çabanın az olduğunu hissederseniz daha hızlı gidebilirsiniz. Çabanız çok fazla gelirse bırakırsınız. Kulağa apaçık geliyor olabilir ancak çaba algınızı değiştirebileceğiniz birçok yol olduğundan, oldukça etkilidir.” Beyninizin “Dur!” diye bağırmasını önlemek ve vücudunuza zorlukla başa çıkabileceği yönünde güven vermek için yapabileceğiniz her şey, devam etmenizi sağlar. En iyi bilinen örnek müzik dinlemektir ancak Marcora ve iş arkadaşları tarafından yapılan bir araştırma, diğer motivasyon kaynaklarını da belirledi. Örneğin:
Kendi kendine yapılan pozitif veya motive edici konuşma (“İyi hissediyorsun”, “Yap hadi şunu” demek gibi), bisiklet testinde yorulma süresini yüzde 18 oranında artırdı.
Antrenman yaparken gülümseyen koşucuların koşu ekonomisi, somurttukları zamana oranla yüzde 2,8 daha iyiydi.
Mutlu bir yüz gösterilen bisikletçilerin yorulma süresi, mutsuz bir yüz gösterildiği zamana oranla yüzde 12 daha iyiydi.
Bunlar antrenman anında uygulanan hilelerdi. Diğer uzmanlar ise olayın daha çok kaynağına doğru çalışan zihinsel taktikleri hedefliyor.