Hepimiz bazen işimizden nefret ediyoruz, ancak zor geçen bir ay ile ciddi bir tükenmişlik arasındaki farkı nasıl anlarsınız?
Psikologların, çalışanların ve iş ekiplerinin duygusal yorgunluk, tatmin ve kuşkuculuk gibi hislerini ölçen soru listeleri bulunuyor. Eski avukat (tükenmişlik sendromunu yaşadıktan sonra tesadüfen “stres ve psikolojik dayanıklılık uzmanı” olan) Paula Davis-Laack, kendinize şu soruları sormanızı öneriyor:
- Kronik olarak, yani öyle hissetmediğiniz zamanlara kıyasla daha sık olmak üzere, fiziksel ve duygusal olarak yorgunluk hissediyor musunuz?
- Herkesin ve her şeyin canınızı sıktığı veya yanlış şekillerde sizi sinirlendirdiği, inatçı bir kuşkuculuğa sahip misiniz?
- İş arkadaşlarınıza veya müşterilerinize karşı olan empati duygunuzu kaybetmeye mi başladınız?
- Sıklıkla, işleri eskiden olduğu gibi yapamadığınız veya işlerin altından kalkamadığınızı düşündüren bir yetersizlik duygusu hissediyor musunuz?
- Fiziksel olarak daha sık hasta hissediyor musunuz? Büyük görevlerle gelen adrenalinin azalmasıyla birlikte soğuk algınlığına ve gribe yakalanıyor musunuz?
- İşte sizi ters köşe yapan her şey bir kriz mi yaratıyor? Planlarda veya görevlerde yaşanan küçük son dakika değişikliklerine karşı aşırı tepki mi veriyorsunuz?
Davis-Laack, bu sorulardan üç veya daha fazlasına “evet” cevabını verdiyseniz, işinize karşı hissettiğinizin yalnızca rahatsızlık olmayabileceğini söylüyor. Ancak bu bir problem değil. “Yardım, çok çeşitli şekillerde gelebilir,” diye belirtiyor. Rahatlık düzeyinize göre patronunuzla konuşabilir, bir iş ve stres koçu bulabilir veya lisanslı bir terapist ile görüşebilirsiniz. Şirket tarafından sağlanan bir eğitim kursuna katılmak, hatta tek günlük bir atölye çalışmasına dâhil olmak, erkeklere kariyer tükenmişliğiyle nasıl başa çıkacağını ve bunu nasıl yeneceğini öğretebilir. Ne yaparsanız yapın, endişeye kapılmayın.
