Çocukluk yıllarından itibaren her şeyiyle hayallerine ulaşmak için çabalayan Berkay, yaşadığı her zorluktan daha da güçlenerek çıktı. Şimdiyse, bunun keyfini çıkarıyor. Berkay’la ilk tanışmamız bundan 6-7 ay önceydi. Şu anda elinizde tuttuğunuz derginin kapağı için bir araya gelmiştik.
Men’s Health kapağına konuk olmak pek kolay değildir. Bunu ona söylediğimdeyse çok net konuştu:
“Ben çok hırslı bir adamım, merak etme. Ne gerekiyorsa yapacağım.” Yaptı da. Bazı adamlar böyledir. Kafalarına bir şey koyduklarında, ona ulaşana kadar asla durmazlar. Berkay da o adamlardan biri. Başarılı müzik kariyeri de aslında Men’s Health’e kapak olma hikâyesiyle çok benzer aslında.
İZMİR YILLARI
Berkay müzisyen olmayı, daha lise orkestrasında şarkı söylemeye başladığında kafasına koymuş: “Arkadaşlarım bana her zaman bu konuda tavsiyelerde bulundular. O dönemler alternatif müzik yapıyordum. Asla Türkçe şarkı söylemeyi düşünmüyorduk ve kendi bestelerimizi yapıyorduk. Genelde İngilizce müzikler yapıyorduk, oldukça sert müziklerdi. White Snakes, Dream Theater dinliyorduk. Aslında o müziği yapan bir adamın şu anda benim yaptığım müziği beğenme ihtimali yok. Fakat İstanbul’a geldikten sonra pop müzik yapmaya karar verdim. Aslında bir süre direndim de, beni daha çok tatmin eden bir müzik yapmak istiyordum. Ancak kendi istediğim müziği yaparken bunun maddi olan karşılığını alamıyordum. Bir yandan da hayatımı idame ettirmem gerekiyordu. Belli bir süre buna dirensem de sonrasında pop müzik yapmaya karar verdim.”
PES ETMEK Mİ? O NE DEMEK?
Berkay şu anda, Türkiye’de pop müzik dendiğinde akla gelen en önemli isimlerden biri. Ama bu noktaya geliş hikayesi pek gül bahçeleriyle dolu değil: “İzmir’de çeşitli yerlerde sahne alıyordum. 19 yaşında kafayı kırdım ve İstanbul’a geldim. Ondan sonraki ilk 5-6 sene çok da kolay geçmedi. Her gün umutsuzluğa kapılıyordum. Her gün ne olacağını düşünüyordum. Geçimimi sağlamak için birçok farklı yerde sahne alıyordum. Birçok farklı plak şirketiyle görüştüm. Aralarında iflas edenler, vefat edenler oldu. Uzun süre işler yolunda gitmedi yani. Hedefim belliydi ancak ona hiç de kolay ulaşmadım. O dönem haftada iki gün İzmir’de, 5 gün İstanbul’da sahne alıyordum. Ama bir an olsun bile vazgeçmedim. O kadar çok bu işi yapmak isteyen var ki, sürekli yüzlerce insanla yarış halindesin. Dolayısıyla sürekli daha iyi olmak için çabalamak gerekiyor. Tabii senin gibi çabalayan da bir sürü insan var. Dolayısıyla ben her yaptığım şeyi daha iyi yapabilmek için çabalarken benden bunu çok daha önce anlayan ve harekete geçen insanlar tercih ediliyordu. Bense bu süreçte sadece sabrettim ve doğru anın gelmesini bekledim.”
KENDİ TARZINI YARAT
Rekabetin bu kadar yüksek seviyede yaşandığı bir ortamda kendini göstermek için farkını ortaya koyman gerekiyor. Berkay da İstanbul’da geçirdiği ilk yılların ardından buna karar vermiş: “Ben de bunun için farklı bir şeyler yapmak gerektiğine karar verdim. Mesela benim hareketli şarkılarımın çoğu 96-100 metronom arasıdır. Bu hem slow hem de hareketli şarkılarda bir Berkay tarzı oluşturdu. Kendimi göstermek için bunu yakalayıp insanlara sunabilmek önemliydi. Bunu başarmak için tabii ki çok bekledim. Geriye dönüp baktığımda, bu uğurda gerçekten çok fazla çaba ve sabır gösterdiğimi görüyorum. Ben hiçbir zaman hedefimden vazgeçmedim. Ben böyle bir adamım, evde arkadaşlarımla Monopoly oynasam bile kazanmak isterim.”
KALICI OL, İZİNİ BIRAK
Berkay pop dünyasında ismini duyurduğu günden bugüne kadar, birçok farklı isim benzer bir çıkış yaşadı ancak sonrasında ortadan kayboldu. Berkay ise bu süreçte sürekli daha fazla insana ulaşan bir isim. “Ben kısa mesafe koşucusu olmadım, hep uzun bir maraton gibi düşündüm mesleğimi” diye anlatıyor. “Sadece birkaç yıl popüler olmak ama sonrasında ortadan kaybolan bir sanatçı olmak istemedim. Ben şunu istedim: Ömrümün yettiği kadar şarkı söylemek ve müzisyen olmak. Sahneye çıktığımda kızlar çığlık atsın, bana bayılsın, hiç bunları hayal etmedim. Benim hayalim sahneye çıktığımda insanların şarkılarıma eşlik etmesiydi. Son üç yıldır bunu her gün yaşıyorum. Kitlelere ulaşmak o kadar güzel ki. Üç yıldır gittiğim her yerde kapalı gişe sahne almak nasip oldu. Bu benim için inanılmaz bir mutluluk. Hırsımın, kitlendiğim hedefi bırakmamanın ve işimle alakalı sürekli çabalamamın neticesi bu. Böyle olmasaydım, buralara gelemezdim.”
GENÇLERE YOL AÇ
Berkay şu anda birçok meslektaşının hayalini kurduğu yerde duruyor. Bu, birçok insan için belli bir doymuşluk hissini de beraberinde getirebilir. Ama Berkay için durum hiç öyle değil. Bir şeyleri başardığında, yolculuğuna sürekli yeni bir durak ekliyor: “Başardıklarım bende kesinlikle bir doyum yaratmadı. Hatta tam tersine, başardığım her şey bana yeni bir şeyler için ilham veriyor. Artık kendime yetmekten ziyade başkalarına da destek olmak, yol açmak istiyorum. Belki de kendi müzikal ekibimi kuracağım ileride. Bundan 15 yıl önce rock müzik yaparken kiramı ödemekte zorlanıyordum. Dolayısıyla şu anda maddi açıdan tatmine ulaşmış olsam da kazançlarımı yine daha iyi işler çıkarmak için kullanıyorum. Şimdi mesela kendi stüdyom var. Ben bu imkanları tüm müzisyen kardeşlerime de açıyorum.” Gençlere elini uzatmak, Berkay’ın gelecekle ilgili tek hedefi de değil. Kendini yurt dışında da kanıtlamak istiyor ve bunun için çalışıyor: “Bu konuda son noktaya geldik sayılır. İnşallah çok güzel şeyler ortaya çıkacak.”
BABA OLMAK
Bütün bu koşturmaca içinde, Berkay için bunların hepsinden çok daha önemli bir şey var: kendisi aynı zamanda taze bir baba. Çocuğundan bahsederken gözleri parlıyor: “Baba olmanın eşsiz bir duygu olduğu hep söylenirdi ancak insan yaşamadan anlamıyor. İlk bir aydan sonra bebeğin seninle göz teması kurduğunda, sana bakıp ufaktan bir gülümsediğinde yaşadığın hissi tarif etmek çok zor. Şu anda büyük bir aşk yaşıyorum. Ben böyle bir sevgiyi bilmiyormuşum. İçimde böyle bir oda varmış. Hâlâ aklım almıyor yaşadığım aşkı. Bunu yaşamayan insanlar, ne kaybettiklerini anlayamazlar.”
BUGÜNE KADARKİ EN FİT HALİ
Son olarak, Berkay ile Men’s Health’e konuk olma hikâyesinden bahsedelim. Onun bu amaç için geçirdiği 6 aylık süreç,aslında hayatının kısa bir özeti gibi: “İlk olarak bu projeye karar verdiğimizde 10 kilo fazlam vardı. Altı ay içinde 8,5 kilo verdim ve gelişerek kilo verdim. Mantıklı bir şekilde ve sabrederek çalıştım. Bana göre bu işin yüzde 70’i doğru beslenme, yüzde 20’si antrenman ve yüzde 10’u da dinlenme ve uyku. Uyku kısmı haricinde her şeyi kusursuz yaptım. Birçok şeyi tamamen kestim, özellikle de son dönemde. Aslında bu da aynı kariyerim gibi. En zor anlarda hedefime daha sıkı tutundum. Zaten başka türlü başarılı olmanız imkânsız. Şu anda bugüne kadarki en fit halimdeyim. Kendimi çok daha sağlıklı hissediyorum, çok daha dinç uyanıyorum sabahları. Düzenli spor yapan hiçbir insan yorgun uyanmaz, çok daha dinç durur. Bence herkes bunu kendi için yapmalı. Ben kırk yaşına yaklaşmış bir babayım ve kendime bakan bir adamım. Gerçekten formda olmak isteyen ama harekete geçememiş herkese tavsiyem: Aynaya baksınlar ve bugün bir karar versinler.”
Röportaj: FATİH BÜYÜKBAYRAK
Fotoğraf lar: UĞUR UTKU SEZER