Koşmaya nasıl başladınız?
Aşağı yukarı 12-13 sene önce, Belgrad Ormanı’nda oğlum pusetteyken 2-3 kilometre koşardım. Bu beni mutlu ederdi ama sonra nedense ara verdim. MAC G-Mall’da çalışırken koşu ekibi kuruldu ve hocalarımızın teşvikiyle, o zaman adı Avrasya Maratonu olan etkinliğin 15K koşusuna katılmaya karar verdik. Ekip çalışmasıyla yapılan antrenman süreci çok keyifli ve eğlenceli geçti. O zamanlar bizim için önemli olan yarışı tamamlayabilmekti. 15K’dan sonra “Acaba yarı maraton koşabilir miyim?” fikri doğdu. Hemen kendime bu hedefi koydum. Akabinde Türkiye’deki bütün yarı maratonları koştum. Riva’da, Bozcaada’da, Antalya’da… New Balance eskiden Riva’da çok güzel yarı maratonlar düzenlerdi.
Dünyanın en iyi 6 maratonuna katılma fikri nasıl ortaya çıktı?
Zaman geçtikçe bu işi yurtdışında da yapabilir miyim diye araştırmaya giriştim. Sıradaki hedefim belli olmuştu; dünyanın en iyi 10 maratonunu koşacaktım. Tabii bu işin çok kolay olacağını zannediyordum. Daha tam maraton koşmamıştım. New York Maratonu’nun kurasına katıldım, 400 bin başvuru arasından 40 bin kişilik yarışçı grubuna seçildim. O zamanlar World Marathon Majors (WMM) diye bir oluşumun varlığından haberdar değildim. İnternette en iyi 10 maraton diye arama yapıyordum ve karşıma birbirinden farklı listeler çıkıyordu. Çin Seddi Maratonu, Antarktika Maratonu gibi değişik yarışlarla karşılaşıyordum. Derken, WMM’nin en büyük altı maratonu kapsadığını öğrendim. O andan itibaren bu maratonlara odaklanmıştım; başka hiçbir yarışı koşmak istemiyordum. New York Maratonu’ndan sonra Berlin Maratonu’na kayıt yaptırdım. Maraton öncesi sakatlık yaşadım ve 75 günlük bir hazırlık süreci gerçekleştirebildim. Berlin’den sonra Londra Maratonu’nu koştum. Daha sonra bu şekilde altı maratonu tamamladım. Kendime bu hedefi koyduğumda maratonların sayısı beşti ancak 2013 yılında Tokyo Maratonu dahil oldu.