AMBER FIRTINASI

Seksi sarı saçları ve muhteşem vücuduna aldanma. Akıl küpü ve alabildiğine hırslı Amber Heard, tüm Hollywood dünyasını kendine kul köle edebilecek kudrete sahip!

Tanıdık bir hırıltı duyan Amber Heard, arkasını döndüğünde terrier cinsi minik köpeğinin Manhattan kaldırımlarında yürüyen küçük bir çocuğu korkuttuğunu görüyor. Çocuğa, “Korktun mu yavrum?” diyerek şefkat gösteriyor. Korkuyla kaçan çocuk, her şirin yaratığa dokunamayacağı bir dünyayı anlamaya çalışıyor. Amber bu dersi çok evvelden almış olacak ki, köpeğine İngilizce’de tabanca anlamına gelen Pistol ismini vermiş. Görünümün aldatıcı olduğu durumlar hoşuna gidiyor.

25 yaşındaki Amber, hayatı boyunca böyle tezatlarla karşılaşmış. Olağanüstü asimetrik bir yüze sahip olan, nefes kesici ve narin yapılı yıldız, Sharon Stone’un gençliğini andırıyor. Teksas’ta muhafazakâr insanların yaşadığı bir kasabada büyürken, akranlarının bilinçli olarak saf taklidi yaptığı ortamlara girmiş. O da bu saçma oyuna bir süreliğine uyum sağlamış. Ama hiç kimse bir ömür boyu rol yapamaz. Çok geçmeden Amber da her şeyi sorgulayıp olaylara şüphecilikle yaklaşmaya başlamış. Tartışılacak çok konu olduğunu ama etrafındaki herkesin fazla sabit fikirli ve dar görüşlü olduğunu hatırlıyor. Bir yandan Katolik okuluna devam ederken, her türlü tabuyu tartışmaktan ve kabul edilmiş görüşlere saldırmaktan da çekinmiyormuş. Duvarları yıkıp sınırları zorlamak için büyük arzu duyuyor, o duvarların yıkıldığını görmek istiyormuş.

Kendini Bulmak

Bu sorgulayıcı yaklaşımı ilk başlarda hoşuna gidiyormuş, hatta bu duruma bağımlı olduğunu söylüyor. Ama aynı zamanda da kendini aykırı hissetmeye başlamış. 16 yaşında liseyi bitirince, bebek bakımından kazanıp biriktirdiği

60 doları stüdyoda fotoğraflarını çektirmek için harcamış. “Herkes buna karşıydı ama benim rüyalarımın peşinde koşmam gerekiyordu. Daha fazlasını istiyordum” diyor. 17 yaşında Friday Night Lights filminde oynamış, 18 yaşında ise Los Angeles’a taşınmış ve bir dizi gerilim filminde rol almış: “Eğer bir şeyi yeterince arzuluyorsan, elde etmenin bir yolunu buluyorsun!”

Amber fazlasıyla arzuluyor. Şu anda Guess markasının kampanya yüzü olan yıldız, Johnny Depp’in başrolünü oynadığı The Rum Diary (Tutku Günlükleri) ile beyazperdede boy gösterdi. Kısa süren bir dizi olan The Playboy Club’da oynadı. Bu dizide bütün Amerika onu seksi bir Playboy kızı olarak izledi. Dizi epeyce seksi sahne içeriyordu ama Amber rolünün hakkını fazlasıyla verdi. Ve böylece ülke çapında tanındı.

Playboy kızlarının daracık kıyafetlerine girmek için büyük çaba sarf ettiğini söylüyor. Yediğine içtiğine dikkat ediyor, düzenli olarak egzersiz yapıyor. Koşmayı (bunun en kolay zaman bulabileceğin egzersiz olduğunu söylüyor), tenis oynamayı ve pilates yapmayı seviyor. Herkesin doğuştan 36 beden olduğunu söyleyen bir şehirde, Amber incecik fiziği için çok çalıştığını gizlemiyor: “Diyet ve spor yapmadan formda olmak diye bir şey yok!”

Meraklı Yeşil Gözler…

Büyük başarılarına rağmen hâlâ çocukluk günlerinin acılarını yaşıyor. İçinde biriken söylenmemiş kelimeler, okyanustaki bir kayığın suyla dolmasına benziyor. Hayatta kalabilmek için suları boşaltmak zorunda. Kaybolan eğitim yıllarını telafi etmek için deli gibi kitap okuyormuş. Şu anda Salman Rushdie’nin Geceyarısı Çocukları kitabına sarmış.

The Playboy Club dizisine başlamadan evvel, dizinin yapımcısı Chad Hodge ile yemeğe çıkan Amber, Hodge’a Playboy dergisinin 1963 yılına ait sayılarından birini getirmiş. Zaten dizi de 60’larda geçiyormuş. Bu hem bir armağanmış, hem de rolüne çalıştığını gösteren bir işaret. Yemek sırasında konu hakkındaki bilgisiyle yapımcıyı etkilemeyi başarmış. Hodge, oyuncuların artık bu kadar gayretli olmadığını söylüyor: “Amber sanki dokuz hayat yaşamış gibi bilinçli bir insan.”

Çekim esnasında da kendini ön plana çıkartmayı başarmış. Teksas’ta cinsiyet politikaları ve feminizm ile ilgili konular hâlâ tabu olarak karşılanıyor ama o bunlardan bahsetmeyi çok seviyor. Hodge onun kavgacı bir insan olmadığını ama enteresan konulara ilgi duyduğunu hemen anlamış. Böyle konular da genellikle tartışma gerektiriyor. Amber kendini ifade etmekten çekinmeyen ve lafını sakınmayan biri olduğu için The Rum Diary’nin yapımcısı Bruce Robinson ve filmin başrol oyuncusu Johnny Depp de ondan çok etkilenmiş. Çekimden sonra ekibin bir bölümü kafayı dağıtmak için içki içmeye giderken Amber piyasadan kaybolur, Robinson ve Depp de onun nerede olduğunu merak edermiş.

Hangi genç Hollywood yıldızı Johnny Depp gibi bir sinema tanrısıyla içki içmekten kaçar ki? Çalışma arkadaşlarını işten sonra değil, iş sırasında etkilemeyi tercih eden biri tabii ki… Ama aynı zamanda ciddi bir ilişkisi olan biri. Güzel yıldızın da çekim sırasında böyle bir ilişkisi varmış; üstelik kendisi gibi nefes kesici bir kadınla.

Küçük Sırlar

Amber bir insanın cinsiyetinden bağımsız olarak kişiliğine âşık olduğunu söylüyor. Aslında bu bilgi, onu iyi tanıyan hiç kimseyi şok etmiyor. Muhafazakâr ailesi bile cinsel tercihini en başından beri biliyormuş.

Bazı kişiler genç yıldızın bu bilgiyi kendisine saklaması gerektiğini düşünebilir. Ne var ki Amber bu konuda da sessiz kalmak istemediğini söylüyor: “Eğer kendin olmaktan utanıyorsan, kendine saygı duyamazsın. Başkalarının aykırı bulduğu bir cinsel tercih yapmak ve bunu özgürce yaşamak cesaret gerektirir. Ben, Hollywood’da bazı insanların yaşatmakta ısrar ettiği yalan dünyanın bir parçası olamazdım.”

Belki bazı yapımcılar bu dürüstlüğü nedeniyle onunla çalışmayacak. Fakat Amber cinsel tercihini dışlanma korkusuyla gizlemiş olsaydı, bugünkü insan olamazdı. O, kendine güveni tam, arzulu ve hırslı bir kadın. Ve gerçekten sesini duyurmak istiyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Formunu Nasıl Koruyor?

Amber, hayalindeki vücudu elde edebileceğini, ama bunun için sıkı egzersiz yapman ve dengeli beslenmen gerektiğini söylüyor. İşte onun formunu koruma sırları…

YEMEK PİŞİRMEYE ZAMAN AYIR

Amber, haftada 90 saat çalışsa da kendi yemeğini kendisi hazırlamayı tercih ediyor. Böylece yediklerinin içeriğini kontrol edebiliyor. Yemeklerinde daha çok sebze ve yağsız protein kullanıyor.

EGZERSİZ ALIŞKANLIĞI EDİN

Eğer spora ara verirsen tembelliğe başlarsın. Egzersiz senin için mecburiyet değil ihtiyaç hâline gelmeli. Amber, “Vücudunu spor yapmaya alıştırırsan, daima yapmak isteyeceksin. Egzersize başlayınca kendini daha iyi hissedecek ve bunun için zaman yaratacaksın” diyor.

GÖRÜNTÜYE DEĞİL SAĞLIĞINA YOĞUNLAŞ

Birçok kadın spor salonuna daha güzel görünmek için gidiyor ama bu senin tek motivasyonun olmamalı. Bu durumda hızlı sonuç alamadığında hayal kırıklığına uğrayabilirsin. Spora sağlıklı bir yaşam tarzına sahip olmak için gitmelisin. Amber bu şekilde düşünürsen olumlu değişiklikler olduğunu göreceğini söylüyor.

TAM TAHILLI BESİNLERİ TERCİH ET

Amber markette gıdaların içeriğini dikkatlice inceliyor. Tanımadığı malzemeler içeren gıdaları asla sepete atmıyor. Böyle olunca atıştırmalık reyonunda seçeneği azalıyor ama aynı zamanda işlenmiş yiyeceklerden de uzak durmuş oluyor: “Besin değeri yüksek yiyeceklerle beslenirsen kendini daha iyi hissedersin.”

Derleyen: Ece Çağlar Fotoğraflar: James White

BENZER YAZILAR