AŞK VE DEPRESYON

Eğer antidepresanlar duyguları kör ediyorsa, antidepresan kullandığın sırada başladığın bir ilişkinin coşkusuna ne olur? Yazar Anna Christensen, kendi deneyimini anlatıyor.

ask

Geçen yıl, anksiyete beni tıpkı bir lazer epilasyon randevusunun yapacağı tarzda süründürdü. Yavaş yavaş başlayıp giderek, canımı daha fazla yakarak. Fakat nasıl bu acı, pürüzsüz bir ten ile arz-ı endam etme keyfiyle birleşiyorsa, ben de bir cumartesi gecesi şiddetli anksiyetemi çok daha eğlenceli bir şeyle birleştirdim: Aşık olmakla.

O kadar heyecanlandım ki, kafamdaki düşüncelerle yatakta bir o yana bir bu yana dönmekten bir türlü uyuyamıyordum. Giderek bir balina kıvamına gelmeme neden olan iştahım, bu komik ve duygusal müzisyene aşık olduğum sırada yok oluvermişti. Kafam çeşitli ihtimalleri kapsayan sorularla meşguldü ve yazamıyordum. Sürekli hastalık izni kullanmaya başladım ve çok stresli olacağını düşündüğüm için o sıralar planladığım bir seyahati bile iptal ettim. Kısacası, hayatım epey karışmıştı.

Bir psikologla görüşüp sonuç alamadıktan sonra, doktor kontrolünde düşük dozda bir selektif serotonin gerialım inhibitörü (SSRI- beyindeki serrotonin seviyesini artıran bir antidepresan) almaya başladım. Tedaviye başladıktan sonra rahatlamıştım; nihayet deliksiz uyuyabiliyordum. Ve şu anki erkek arkadaşımla sakin sulara doğru yol aldık. Artık onu gözyaşları içinde aramadığım ya da uyku hipnoz kasedimi başa sarmak zorunda kalmadığı için rahatlamıştı. Takıntılı düşüncelerim (Son 15 dakika içinde mesajıma dönmekten daha önemli ne yapıyor olabilir?!”) ve duygusal iniş-çıkışlarım (buluşma planımız değiştiğinde gözyaşlarına boğulmak gibi) azalmıştı. Fakat bununla birlikte, bazen gecede üç defa yaptığımız seks, yerini çay ve uyku ikilisinden oluşan rutine bıraktı. Erkek arkadaşım bu konu ile alakalı olarak kendisinin yanlış bir şey yapıp yapmadığını sorana dek durumun farkında değildim: Antidepresanlar aynı zamanda cinsel isteğime (ve ilişkimize) darbe vurmuş olabilir miydi?

BENZER YAZILAR