ASLA “OLDUM” DEME: SARP LEVENDOĞLU RÖPORTAJI

1Daha başarılı, daha fit ve yaptığın işte daha iyi olmak istiyorsan, hayat felsefen kendini daima geliştirmek olur. Oyuncu Sarp Levendoğlu da böyle yapıyor. Sonuç; parlak bir kariyer ve ilham veren bir vücut.

Ne iş yapıyor olursa olsun, bütün başarılı adamların ortak bir özelliği vardır. Asla yaptıklarıyla tatmin olmazlar ve her zaman daha iyisini ararlar. Kapağımızda konuk ettiğimiz Sarp Levendoğlu da bunun iyi bir örneği. Oyunculuğa ilk adım attığında henüz eğitimine devam eden genç ve yakışıklı bir adam olan Levendoğlu, artık tecrübeli bir oyuncu. İlk yıllarına göre büyük ilerleme kaydettiğini düşünse de, hala önünde uzun bir yol uzandığını söylüyor:

“Oyunculuğa başlayalı 11 sene oldu. İlk oyunculuk deneyimlerimi izlediğimde teknik olarak çok zayıf görüyorum kendimi. Bazı doğru şeyler yapıyormuşum ama bilinçsiz olarak. Zaten o sıralarda eğitimime devam ediyordum. Ama aktör olarak hala eksiklerim var. Örneğin ritim duygum az benim. Onun için üstüne gidiyorum ve egzersizler yapıyorum. Esnekliğimi de geliştirmek için çalışıyorum. Oyunculuğa ilk başladığım yıllarda gözlem yapmayı bilmiyordum ama artık öyle değil. Gözlem becerisi de oyunculuğun bir parçası aslında. Eskiden işimi şimdiki kadar ciddiye almıyordum. Artık dersime daha iyi çalışıyorum.”

YÖNETMENLİK
Sarp Levendoğlu’nun oyunculuğun yanında bir de yönetmen tarafı var. Gece Gündüz ve Emret Komutanım dizilerinde yaptığı yönetmenlik denemeleri, kendisini kameranın arkasında da geliştirmek için attığı ilk adımlardı.

“Oyunculuk ve yönetmenliği beraber götürmek istiyorum. Yönetmenlik de oyunculuk gibi sürekli gelişen bir meslek. Mesela eski Türk filmlerine bakınca oyunculuklar çok abartılı geliyor ama o zamanlar öyle konuşuyormuş insanlar. Ne oyunculuk, ne de yönetmenlik ‘Ben oldum’ denilecek meslekler değil.”

DOĞRU PROJEYİ BULMAK
Günümüzde oyuncular için, önlerine gelen dizi projeleri arasından en doğru olanı seçmek hayati bir önem taşıyor. Bir senaryoyu okuduktan sonra tutup tutmayacağını anlamak, belki de oyunculuk yeteneği kadar mühim. Levendoğlu, bugün yayın hayatına başarıyla devam eden Küçük Ağa dizisini nasıl kabul ettiğini şöyle anlatıyor:

“İnsanlarla daima ilişki içinde olmak, mesleğinden dolayı kendini soyutlamamak lazım. Bu projeleri iyi değerlendirmek için de toplumun içinde olmak, toplumdaki değişiklikleri iyi okuyabilmek gerekiyor. Mesela Türkiye’deki insan profili son 10 yılda çok değişti. Bu değişimin içinde yaşamazsanız, doğru öngörüler yapamazsınız. Sonuçta ticari yönü olan bir iş yapıyoruz. Proje ilk önüme geldiğinde okudum ve ‘Bu iş kesin tutar’ dedim ama benim çok da oynamak istediğim bir rol değildi. Türker İnanoğlu projeye dair kafasındakileri bana bir daha anlattı ve beni ikna etti. Daha önce hiç böyle bir rol canlandırmamıştım ve bu konuda kendimi denemek istedim. Ayrıca benden daha tecrübeli oyuncu abilerim ve yönetmenlerden fikir aldım.”

ROL SEÇİMİ
Sarp Levendoğlu zoru seven bir adam. Bu özelliği canlandıracağı rolleri seçerken de kendini gösteriyor:

“Oynamaktan keyif aldığım roller daha anti kahraman karakterler aslında. Normal hayatta pek yapamayacağım şeyleri, hayat verdiğim karakter aracılığıyla yapmak istiyorum. Sarp’tan uzak
insanları canlandırmak beni daha çok tatmin ediyor. Bu hem beni motive ediyor, hem de kendimi geliştirmemi sağlıyor. Bu tür roller insana daha çok heyecan veriyor. İlk kulağıma geldiğinde korktuğum roller benim için daha cezbedici.”

ALDIĞI EN İYİ KARAR
Levendoğlu’nun Küçük Ağa’da rol almaya karar vermesi, o dönemde öngöremeyeceği bir sebepten daha doğruydu. Çünkü dizide eşini canlandıran rol arkadaşı Birce Akalay ile geçtiğimiz yıl hayatını birleştirdi. Bugüne kadar verdiği en iyi karar olduğunu söylüyor:

“Her şeyin başında Birce ile çok mutluyum. Bu mutluluk daha iyi ve disiplinli yaşamamı sağlıyor. Artık hayatta iki kişisin ve daha fazla sorumluluk almak istiyorsun. Bunu üzerimde bir yük olarak görmüyorum. Bence bir adam için evlilik harika bir şeymiş.”

BİR YAŞAM TARZI OLARAK SPOR
Özellikle dizi oyuncuları sezon boyunca çok yoğun bir tempoda çalışıyorlar. Bu tempoda düzenli olarak spor yapmak zor. Ancak Sarp Levendoğlu için spor yapıp yapmamak bir tercih konusu bile değil:

“Her sabah 06.45’te spora gidiyorum. Benim için bu yemek yemek gibi bir şey. Sanki derimin içine işlemiş. Ben artık saat kurmadan kalkıyorum. Ayrıca sabah spor yapmak işimdeki performansımı da artırıyor. Bu aslında bir zorunluluk değil, hayatı kolaylaştıran bir şey olarak görüldüğünde istenerek yapılıyor. ‘Spor yapmam lazım’ diye düşünülürse yapılamaz. Sonuçta biz bu meslekte bedenimizle para kazanıyoruz ve ona iyi bakmamız lazım. Bir taksici arabasına nasıl bakıyorsa, bizim de vücudumuza öyle bakmamız gerekiyor. Bu yüzden haftanın altı günü çalışıyorum. Bunların dördünde ağırlık antrenmanı, ikisinde de fonksiyonel antrenman yapıyorum ve haftada bir gün dinleniyorum.”

BENZER YAZILAR