“KAÇ SAYI YAPTIĞIN DEĞİL, KAÇ ŞAMPİYONLUK YAŞADIĞIN HATIRLANIR”
Hayallerinin peşinden gittin ve NBA’de oynadın. NBA’de oynamakla, Avrupa’da oynamak arasında nasıl farklar var?
Yaşam tarzları çok farklı. ABD’de özel uçaklar, en iyi oteller, en iyi yemekler, her türlü imkân sağlanıyor. Havaalanında güvenlik kontrolünden dahi geçmezsiniz. En büyük sponsorlar daima peşinizdedir. Orası ışıltılarla dolu, büyülü bir dünya. Avrupa ise daha farklı. Yemeklerden seyahatlere kadar her şeye sen adapte olmak zorundasın. Oyun stilinin ve kuralların farklılığından hiç bahsetmiyorum bile.
NBA’de en çok hangi takımda mutluydun?
Hepsi birbirinden farklı bir tecrübeydi ve güzeldi. Utah’da en iyi yıllarımı geçirdim. Orlando’da hep oynamak istemiştim, oynadım. Evimde, Miami’de de aynı şekilde. Detroit ile final oynadık, muhteşem bir duyguydu.
Avrupa basketbolu, NBA ile rekabet edebilir mi?
Tabii ki. Son birkaç yılda Avrupa’da bazı takımlar bunu gösterdi. NBA her geçen gün gelişiyor ama dünya da gelişiyor. Bunu yapılan dostluk maçlarında da görüyoruz. Daha önce basketboldan NBA ve diğerleri diye bahsedilirdi. Artık Avrupa’dan pek çok oyuncu ve takım da adından söz ettiriyor.
30 yaşından önce sahadaki oyun stilin, her pozisyonda olan oyuncuydu. Sonrasında ise sana ihtiyaç olduğunda ortaya çıkan, sorumluluk alan ve takımı ateşleyen bir oyuncuya dönüştün.
Tecrübe. Uzun yıllar oynayınca, basketbol size oyunu farklı görebilme yeteneği kazandırıyor. Ben sahada takımı ateşleyen, motive eden, “hadi hadi” diye bağıran bir pozisyondayım. Basketbolu oynamayı sevdiğim kadar, üzerine çalışmayı da seviyorum. Bir maçtan sonra hep “Neyi daha iyi yapabilirdik?” diye düşünürüm. Oyunu karmaşıklaştırmadan, daha basit bir şekilde nasıl kazanabiliriz diye kafa yorarım. Kendimi eleştirme konusunda hep çok katı ve acımasız olmuşumdur. Belki de başarıya ulaşmamı sağlayan budur. Bir kere başarılı olunca onunla yetinmem. Daha fazlasını isterim. İnsanlar sizin kaç sayı yaptığınızı hatırlamaz, kaç şampiyonluk yaşadığınızı hatırlar. Emekli olduğumda insanların Carlos Arroyo ile ilgili ne hatırlayacağı benim için önemli.
Geçen sezon Fenerbahçe maçına çıkmama kararı alındığında neler hissettin?
Kaybolmuş gibiydim. Anlamaya çalışıyordum. Kazanmak için, her yıl şampiyon olmak için oynarsınız. İlk duyduğumda kafamda sürekli bütün sezon geçirdiğimiz maçlar dönüp duruyordu. Zorlu bir süreçten geçmiştik ve şimdi, takım arkadaşlarımla birbirimize sarılıp, belki ağlayıp, şampiyonluk kutlama şansımız ortadan kaybolmuştu. Bu oyunu zaten o son sahne için oynarsınız. İşte bu yüzden kendimi tamamen boş, yarım hissediyordum. Sonrasında bu karara saygı duydum. Bu bir takım kararıdır ve o takımın bir parçası olmak, o kararın da bir parçası olmaktır.