Salgın hastalıkların arttığı mevsim geçişlerinde sağlığını koruyabilmen, bağışıklılık sisteminin güçlü olup olmamasına bağlı.
Sistemi kuvvetli kişiler bu dönemleri sağlıklı atlatırken, diğerleri hastalıklardan kurtulamıyor. Peki bağışıklık sistemi nasıl çalışır ve nasıl desteklenir? ENT Tıp Merkezi’nden KBB Uzmanı op. Dr. Orhan Altıntaş her yönüyle bağışıklık sitemini anlatıyor.
Vücuda giren yabancı maddelerin etkisizleştirilmesi, dışarıya atılması veya yok edilmesi görevini üslenen bağışıklık sistemi; insan vücudunu çevresinde bulunan virüs, bakteri, mantar ve parazit gibi mikroplara karşı koruyor. Sisteminin görevi öncelikle mikropların vücuda girmelerini ve yayılmalarını engellemek ya da geciktirmek.
Lenf Bezleri Mikropları Durduruyor!
Tıpta immun denilen “bağışıklık” timus bezi, kemik iliği, dalak ve lenf düğümlerinden oluşan bir sistem. Bağışıklık sisteminin askerleri olarak düşünebileceğimiz hücreler buralarda üretiliyor ve nerede ihtiyaç varsa o bölgeye kan yoluyla dağıtılıyor. Bu hücreler, insan bedeninde yabancı maddelere ve mikroplara karşı durmaksızın sürdürülen savunmanın en önemli unsurları.
Boyun, koltuk altı, kasıklar, göğüs ve karın boşluğunda çok sayıda lenf düğümü mevcut. Başlıca görevleri mikropların vücuda yayılımlarını engellemek ya da geciktirmek. Bu mücadele sırasında lenf bezeleri şişerek özellikle boyunda elle ya da gözle fark edilebilecek boyutlara ulaşabiliyor.
Bağışıklık sisteminde yer alan hücrelerin bir kısmı doğrudan mikropları yok edebilecek donanımlara sahip. Diğer kısmı ise kan dolaşımına “antikor” denilen sıvısal maddeler salgılayarak mikropların ölmelerini sağlıyor. Hücresel ve sıvısal bağışıklık sistemlerinin bir arada görev yapması canlının varlığını sürdürmesi için en önemli etken.
Bir mikrop türü vücuda girip hastalık oluşturduktan sonra o mikrop tanınmış olur ve mikroba karşı bir bağışıklık gelişir. Bir kez daha aynı mikroorganizma ile karşılaştığında immun sistem bu mikrobu tanıdığı için artık hazırdır, hastalığı oluşmadan onu yok eder. Bu bağışıklık bazı mikroplar için ömür boyu kalıcıdır, bazı mikroplara karşı ise bir süre içinde etkinliğini kaybeder.
Grip, nezle gibi salgın hastalıklardan korunmak için hangi önlemler alınmalı?
Grip ve nezleye sebep olan virüs denilen mikroplar çok yaygındır ve çok çabuk bulaşır. Özellikle risk gurubunda bulunan kişiler için oldukça tehlikeli. Bebekler, 65 yaşın üzerinde olan kişiler, astım, kronik akciğer hastaları, kalp ve böbrek hastalıkları olanlar ve bağışıklık sistemini zayıflatan ilaç kullanan hastalar risk gurubunda yer alıyor. Bunun için yapman gereken ilk şey gripli kişilerden uzak durman, öksüren ve aksıranların bulunduğu kalabalık yerlere gitmemen ve bulunmaman. Bazen mikroplar burun ve boğazına eller vasıtasıyla bulaştığı için ellerini sık sık yıkaman faydalı. Hastalıktan korunmanın yolu vücut direnci ve bağışıklık sisteminin en iyi durumda olmasında. İyi beslenmek, dinlenmek, stresten uzak durmak ve sigara içmemek bu süreçte oldukça önemli. Bağışıklık sistemini güçlendiren doğal bağışıklık artırıcıları özellikle salgın dönemlerinde kullanman senin için çok yararlı.
Sağlıklı Vücut İçin: Ekinezya, Çinko, Mürver, Propolis ve C Vitamini
Ekinezya, Çinko, Mürver, Propolis gibi doğal besin takviyelerinin antioksidan özellikleri bağışıklık hücrelerini serbest radikallerin zararından koruyan bir özelliğe sahip. Ayrıca kalp-damar hastalıkları, kanser ve katarakta karşı koruyuculuk sağladığı biliniyor. Antioksidan özelliği ile hücreleri zarar görmekten koruyan C vitamininin yetersizliğinde bağışıklık sistemleri bozulur. Ayrıca C vitamini sigaranın akciğerlerdeki lenfositlere vereceği zararı önlemeye yardımcı. Bu tür doğal besin takviyelerinin mineral içerikler ile bağışıklığı güçlü tutmada önemli rolü var. Vücutta enfeksiyon olduğu zaman bağışıklık hücrelerinin çoğalması ve hücreleri harekete geçiren kimyasal maddelerin salgılanması için minerallere özellikle de çinko, demir, bakır, ve selenyuma ihtiyaç var. Mineraller olmadan vitaminler görev yapamaz. Mineraller kemik, diş, yumuşak doku, kas, kan ve sinir hücrelerinin yapısında bulunur. Hormon üretimi, sinirlerden mesaj iletimi gibi birçok biyolojik reaksiyonu hızlandırıcı rol oynar. Kalsiyum, iyot demir, magnezyum, fosfor, potasyum, selenyum, sodyum ve çinko en önemlileri arasında.
Stres ve bağışıklık sistemi arasındaki ilişki nedir?
Fazla yorgunluk, stres, uykusuzluk ve travmalar vücutta protein yıkımına ve böylece direncin azalmasına neden oluyor. Bazı ilaç tedavileri, mevsimsel, hormonal değişiklikler bağışıklık sistemini zayıflatan faktörlerdir. Bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla hazır bekleyen mikroplar vücutta hastalık yapmak için harekete geçer. Uyku sırasında vücudumuz ve beynimiz dinlenirken bağışıklık sistemi işgalci organizmalara karşı hazırlık yapar. Aşırı stres, aşırı yorgunluk ve uykusuzluk durumunda organların iyi dinlenmediği için bağışıklık sistemin bozulabilir.
Sadece vitamin desteği yapmak yeterli mi?
Vitamin desteği mikroplarda korunma için tek başına yeterli değil. Diğer direnç artırıcılarla birlikte C,A,E vitaminlerinin kullanımının yararlı olduğu biliniyor.
Beslenme alışkanlığının bağışıklık sistemi üzerindeki etkileri neler?
Beslenme vücudun direncini etkiler. Protein, enerji bakımından yetersiz ve kötü beslenildiğinde bağışıklık sisteminde görevli yapıların vücudumuzu savunma gücü zayıflar. Beslenme yetersizliği özellikle çocuklukta hastalıklara yakalanma ve ölümde büyük rol oynuyor. Yetersiz beslenme; enfeksiyonlara ve bunların zararlı yan etkilerinin oluşmasına zemin hazırlar. Dünyada her yıl 6 milyon çocuğun yetersiz beslenmeye bağlı bağışıklık sisteminin zayıflaması ve bundan kaynaklanan enfeksiyonlar yüzünden öldüğü bildiriliyor. Bağışıklık sisteminin güçlenmesi için yeterli protein almaya, biyolojik değeri yüksek süt-süt ürünleri, yumurta gibi proteinler tüketmeye dikkat etmelisin. Ayrıca bağışıklık sistemini oluşturan hücrelerin organizmadaki hareketlerini sürdürebilmeleri için günde en azından 2-3 litre su içilmesinde fayda var. Bununla birlikte omega 3 yağ asitleri adı verilen ve balıkta bolca bulunan yağ asitleri, proteinli gıdalardan alınan arginin amino asidi, bağışıklık sistemi için önemli besin kaynaklarından. Tüm dünyada ekinezya, çinko, mürver, propolis, vitamin ve mineral bileşimleri değişik hastalıkların tedavi protokollerine ek olarak günlük beslenmeyi desteklemek ve hastalıklardan korunmada kullanılıyor.
Güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmanın avantajları
Enfeksiyon şiddetinin daha az hissedilmesi ve kısa sürede iyileşme (özellikle risk gurubu olan bebek, okul çağındaki çocuk ve yaşlılar için önemli)
Soğuk algınlığı, nezle ve diğer enfeksiyonlara yakalanma olasılığının azaltılması
Kanser hücrelerinin yok edilmesi
Zararlı atıkların vücutta birikiminin önlenmesi
Vücudun çevredeki radyasyon ve benzeri kirlilikten korunması
Yaşlanma sürecini yavaşlatması.