Haftanın iki günü proteininiz tatlı ya da tuzlu sudan çıkmalı. Tezgâhta avlanırken doğru seçimler yapmak için rehberimize göz atın.
1- Doğru Balıkları Tüketin
Tezgâhtaki bazı balıklar uzun yollar aşmış (mesela okyanus) ve bu yollarda zararlı işlemler görmüş olabilir. Karbon salınımını azaltmak ve balık kültürünüzü genişletmek için yerel balıklara öncelik verin. Dünyanın bir ucundan şoklanarak gelen Norveç uskumrusu yerine ülke denizlerinde yetişen hamsi, barbunya, istavrit, mercan, fener, lüfer, kalkan, kayabalığı ve alabalığını tercih edin. Türlerin devamlılığına da saygı duyun. Misal çinekop seviyorsunuz diye Boğaz’ın sembolü lüferi yok etmeyin.
2- Derisini Atmayın Somon, uskumru ve göl alabalığı gibi balıklar omega 3 ile doludur. Diyetisyen Robert Lazzinnaro bu balıkların derisini attığınızda faydalı yağ asitlerinden kaybedeceğinizi söylüyor. New Orleans’ta yer alan GW Fins deniz ürünleri restoranı şefi Tenney Flynn balığın derisini nasıl çıtırlaştıracağınızı anlatıyor: Orta ateşteki tavada tereyağını eritin. Balığın pullarını temizleyin, derisine çapraz çizikler atın ve her yanını tuzlayın. Önce derili kısmı olmak üzere iki tarafı da 3-4 dk pişirin.
3- Aldatmacanın Farkına Varın
Avukatlardan oluşan okyanus koruma timi Oceana’nın 2016 raporuna göre, dünya çapında deniz ürünlerinin yüzde 19’u yanlış etiketle satılıyor. Yani, deniz levreği diye çiftlik levreği alma riskiniz epey yüksek. Öte yandan taze balık konusunda da aldatılıyor olabilirsiniz. Balık şirketleri yüksek miktarda avlama yapar ve avın büyük kısmını şoklayarak deniz/okyanus dibine kurulu dondurucularda bekletir. Aylar sonra da tezgâha taze balık olarak çıkar. Balık mevsimlerini takip edin.
