4- Duyularınızla Alışveriş Yapın
Önce balığa dikkatlice bakın. Eti ya da derisi kuru, donuk ve solgun mu? Bütün hâlde satılan bir balıksa, gözleri bulanık veya puslu gibi mi? Eddy’ye göre bu işaretler, balığın tezgâhta ne kadar uzun süre beklediğinin ipuçlarını veriyor. İkinci hamle balığı koklamak için izin istemek. Çekinmeyin, koklayın. Eddy, “Taze balıklar deniz gibi tuzlu kokar. Balığımsı bir koku değildir” diyor. Eğer kötü koku geliyorsa bakteriyel bir çürüme başlamış demektir.
5- (Bazen) Çiftlik Ürünü Alın
Balıkta oltayla tutulanları tercih etsek de, bazı deniz mahsulleri için bu değişebiliyor. Örneğin bulunduğu suyun tüm atıklarını bünyesinde toplayan midyeyi çok tüketmek, artan deniz kirliliğiyle birlikte vücuda ağır metal yüklemek anlamına geliyor. Son yıllarda temiz deniz suyunda kurulan çiftliklerde yetiştirilen “güvenli” midyelerse hem daha besleyici hem de bağımsız Monterey Bay Aquarium Seafood Watch Derneği’nin belirttiği üzere, daha sürdürülebilir.
Bonus: Buza Yatırın
İyi soğutulmadığında balık hızla kokmaya başlar. Balıkçınız eve yakın değilse alışverişe çıktığınızda yanınıza küçük bir soğutucu ve buz torbası alın. Eve vardığınızdaysa balığın paketini açmadan buz dolu geniş bir kaba alın ve buzdolabında bekletin. Flynn, balığınızın raf ömrünün sıfır derecenin üzerine maruz kaldıkça kısalacağını söylüyor. Pişireceğiniz zamana dek eridikçe buzları tazeleyin. Flynn satın aldıktan sonra en kısa süre içinde tüketmenizi tavsiye ediyor.
