İKİNCİ TRABZON ÇIKARMASI
Halilhodziç çalıştığı süre boyunca, Cezayir Milli Takımı’nı Afrika Takımları içerisinde 11. sıradan 1. sıraya, FIFA’da ise 52. sıradan 12. sıraya taşıdı. Buna bir de Dünya Kupası’ndaki performansı eklenince, turnuva bitiminde en çok transfer teklifi alan teknik direktör oldu. Ayrılacağı duyulunca Cezayir’de referandum tadında bir imza kampanyası başlatıldı. Üst düzey devlet yetkilileri araya girip ayrıl-maması yolunda ricacı oldu. Ancak Halilhodziç çoktan kararını vermişti. Her şeyin para kazanmak üzerine kurulu olduğu dünyada çok daha yüksek tekliflerde bulunan kulüpler varken, o yine eski bir takıma dönme geleneğini bozmadı ve Trabzonspor ile anlaştı. Bir önceki gelişinde ayrılırken şöyle demişti ünlü hoca:“Tesadüf eseri geldiğim Trabzonspor’da 7 zorlu ay geçirmeme rağmen, bu kulüpte çalıştığım için hiç pişman değilim. Bir gün mutlaka çalışmak istediğim bir ülkeye geldim ve çok insan tanıyıp, çok dost edindim. Maalesef burada kalma sürem çok kısa oldu, çünkü 7 ay futbolda çok kısa bir dönemdir. Trabzon ve buranın insanları benim karakterime uygun. Bu nedenle belki ileride geri gelirim. Trabzonspor’a tekrar gelip takımı Şampiyonlar Ligi’nde oynatmak en büyük isteğimdir.
” Halilhodziç artık tecrübesi ile Avrupa büyükle-rine kafa tutabilecek bir teknik adam. Daha ilk antrenmanlarda oyuncularından fazla koşuyor, hırslı ve hedefleri yüksek. Hani bizde “sözü yüzünde” diye bir laf vardır. İşte bu savaşçı ruhlu adam tam da öyle biri. Dobra sözleri ve taş kalpli görüntüsüne rağmen futbolcularına sarılıp ağlayan, ama aynı zamanda da tersi pis olan bu adam, tıpkı Karadeniz’in hırçın ve asi sularına benziyor. Belki de bu yüzdendir rüzgârın onu yine buraya savuruşu. “Hırsımı kaybettiğim ve parayı düşündüğüm gün futbolu bırakırım” diyen bu adam, boynuna bordo mavi atkısını çoktan doladı bile. Hoş geldin Halilhodziç, dobro dosli Halilhodziç…