BARIŞ MUSLU: “BEYNİNİ YÖNETEN DÜNYAYI YÖNETİR!”

Beslenme alışkanlıklarını sürdüremiyor, başladığın diyeti yarım bırakıyor veya iyi beslenmene rağmen kilo alıyorsan, konuya bambaşka bir açıdan bakmaya hazır ol.

NeuroFormat sistemi ile tanış! 

Beynimiz mi bizi yönetiyor, yoksa biz mi beynimizi? Tıpkı diğer her şey gibi, kilo meselesi de “kafada” mı bitiyor? Bu soruların cevabını bulmak için Yaşam Koçu ve NeuroFormat® sisteminin mucidi Barış Muslu ile bir arayışa koyuldum. Aslında bir mühendis olan Barış Muslu, Amerika’da öğrenim görürken NLP yöntemi ile tanışmış ve konu ilgisini çektikten sonra bununla ilgili eğitimler almış. NLP henüz Türkiye’de fazla bilinmiyorken, konuyla ilgili uzmanlığını o kadar ilerletmiş ki bunun eğitimini verip insanlara yardımcı olmaya karar vermiş. Bir gün hayat kalitesini düşüren ve hiçbir doktorun net bir teşhis koyamadığı bir sağlık sorunuyla karşılaşmış. Hastalığı hiçbir şekilde düzelmeyince, fazlasıyla doktor kapısı gezdikten sonra konuyla ilgili araştırma yapmaya başlayan Muslu, analitik bakış açısıyla yeni bir sistem geliştirmiş.

NeuroFormat® geçmişte yaşadığın travmaları belirleyip onların duygusal etkilerini temizlemeye; dolayısıyla tüm kötü alışkanlık, fobi ve davranış biçimlerini değiştirmeye dayanan bir sistem. Bu sayede birçok olaya verdiğin tepkilerin kökenini anlayabiliyor, beslenme dâhil tüm alışkanlıklarını değiştirebiliyorsun. Beynine Format At, Sağlığına Format At, Yıka Beynini ve Neuro Aşk kitaplarının yazarı Barış Muslu, @barismusluofficial Instagram hesabından her akşam 22.30’da canlı yayın yaparak danışanlarının sorularını yanıtlıyor.

Kendisini konuyla ilgili düzenli eğitim ve seminerler düzenlediği Maslak’taki ofisinde ziyaret ettim, NeuroFormat® sistemiyle ilgili merak ettiklerimi sordum.

Nedir bu NeuroFormat®?

NeuroFormat® tamamen kişinin geçmişte yaşadığı travmalara odaklanan bir sistem. Biz beyni travmatik olaylar sayesinde yeniden şekillendirebiliyoruz. Geçmişte yaşanan bir travmanın etkisi, kişinin şimdiki hayatına zannedildiğinden 10 kat daha fazla etki eder. Travmalar beyni değiştiren ana unsurlardır; şu anda olduğun kişi aslında tamamen onların bir sonucudur. Eğer onların kötü etkisini başarılı bir şekilde temizleyebilirsen, mucizeler yaratabilirsin. Travmatik olayların etkisini boşaltarak istediğin birçok şeyi gerçekleştirebilirsin, hatta fiziksel ve psikolojik rahatsızlıkları bile bu şekilde temizleyebilirsin.

Travmalar bizi nasıl etkiliyor?

Hayatımızdaki olayların çoğunluğu bir travma sonucunda olur. Bir hastalığı, sağlık sorununu bile travma başlatabilir. Mutlu olan, daha az stres yaşayan, fazla travması olmayan ve hayatı pek de kontrol etmeye çalışmayan kişilerin daha az hasta olmalarının sebebi de bu. Çünkü zaten bizi hasta eden de çoğu zaman beynimiz. Buna beslenme alışkanlıklarımız ve kilo almamız da dâhil. Travmalarına müdahale ettiğin sürece kendi bedeninde çok köklü değişiklikler yapabilirsin. Tüm bedeni yöneten beyin, aslında primitif bir organdır. Günümüzün modern dünyasına adapte olmuş bir organ değildir. Örneğin birisi sana bağırdığı zaman vücuda “savaş veya kaç” sinyali vermek için kan pompalamaya başlar. O yüzden birisi sana bağırdığında heyecanlanırsın veya duygusal tepki verirsin. Travmaların sonunda bir şalter vardır, bunu kapatabilirsen olayın duygusal izleri unutulur gider. Ama eğer kapatamazsan -ki çoğunlukla kapatamıyoruz, sonuçları sonradan patlak vermeye başlar.

Yeme isteğimizi tam olarak ne tetikliyor?

Aç olmadığın hâlde sürekli bir şeyler yeme isteğini tetikleyen beyindir. Fakat diyet yapıyor, temiz besleniyor ve egzersizi aksatmıyor – kısacası yapman gereken her şeyi yapıyorsan – ama buna rağmen istediğin kiloya ulaşamıyorsan, travmalarına inmen gerekebilir. Çünkü travma yüzünden bir organın yanlış çalışıyor olabilir. Bu tiroid, insülin direnci veya pankreas problemi olabilir: Sebep her ne ise vücutta organik bir bozukluk vardır ve beden savunmaya geçerek kilo vermene engel olur.

Duygusal açlığın gerisinde de travmalarımız mı var?

Duygusal açlık ise bir nevi uyuşturucu bağımlılığı gibidir: Stresli bir anında ağzına yemek attığında anlık bir mutluluk ve rahatlama hissedersin, dolayısıyla beyin zamanla bu stresli anlarla sadece yemekle başa çıkabileceğini düşünür. Çünkü o anda vücudun serotonin ve oksitosin üretir, dolayısıyla stresin bastırılır. İşte bu çerçevede travmalarını çözüp onları temizleyebilirsen, yeme alışkanlıklarına da hükmedebilirsin. Beyninin işleyişini daha iyi anlayabilirsen, aslında neden bazen canının belli gıdaları çektiğini ve neden bazı gıdalara bağımlı olduğunu anlarsın.

İstediğimiz kiloya ulaştıktan sonra tekrar kilo alma döngüsüne girmemiz bununla mı ilgili?

Evet burada da asıl sorun kilon değil, yine geçmişinde yaşadığın travmalar. Diyet yapmanın kısa vadede güzel etkileri olabilir ama beyin haritan değişmezse, atacağın her adım sadece geçici çözüm olur ve kısa veya uzun vadede mutlaka başladığın noktaya geri dönersin.

Oysa travmatik olayın beyindeki duygusal etkisini silebilirsin. Şunu unutma: Çok basit bir olayı bile koca bir travmaya çeviren şey aslında ona yüklediğin duygudur. İşte yapman gereken, sana en çok duygu yaşatan ve beyne en çok duygu akışını yaratan olayı bulmak ve onu temizlemek. “Beyne format atmak” aslında olayın beyindeki duygusal tahribatını temizlemektir, olayı tamamen silmek değil. Zaten beyni sıfırlamak gibi bir şey mümkün değil.

Yeme alışkanlıklarını değiştirmek için ne yapmak gerekiyor?

Şunu unutmayalım: Beyin, düşünce sisteminin değil duyguların merkezidir. Beyni tetikleyen ve harekete geçiren duygulardır. Yanlış beslenmeye bu yüzden duygusal beslenme deriz çünkü aslında duygularla oluşan bir alışkanlıktır. Duygular herhangi bir olayın beyindeki önceliğini belirler. Diyelim ki kafamızda bir düşünce var; bu düşüncenin beyindeki önceliğine hissettiğimiz duygunun yoğunluğu karar verir. O yüzden duygularımızı çözüp onların etkisini temizlemeden beslenme alışkanlığımızı değiştiremeyiz. Bu gerçeği kabul edip bunu idrak etmeliyiz. Beslenme alışkanlığımızın da aslında bir travmadan kaynaklandığını idrak edip bunu kabul edebilirsek, bu meseleyi kökünden çözebiliriz.

Mutluluğun bir formülü varsa o da her şeyi kontrol etmeye çalışmaktan vazgeçmektir. Çünkü kontrol edebileceğin şeylerin sayısı o kadar az ki! Ama en azından beslenme bunlardan bir tanesi. Seni mutsuz eden ve tetikleyen travmaların etkisini temizleyerek beslenmene hükmedersen, kilo sorununu kökten çözmüş olursun.

BENZER YAZILAR