“Yarış öncesi kendimle baş başa kalır, bitiş çizgisinden geçtiğimi, beni alkışlayan insanları ve madalyanın boynuma takıldığını hayal ederim” diyor kişisel antrenör Nesrin İşseven. Kendisinin bir koşucu olarak deneyimlediklerine kulak verin.
RÖPORTAJ: ORHAN OMAY
HİKÂYEM UTMB’NIN BİTİŞ ÇİZGİSİNDE BAŞLADI. Yaklaşık üç yıl önce, bu ünlü uzun mesafe yarışının bitiş çizgisinden başarmanın sevinciyle geçen 70’li yaşlarda bir sporcu gördüm. Diğer sporcuların da yüzlerindeki huzuru, saatler boyunca karşılaştıkları zorlukları atlatmanın gururunu, kilometreleri geride bıraktıkça yaşadıkları rahatlığı, zihinle mücadelede yaşanan galibiyeti gördüm. O zaman “Ben neden koşmuyorum ve bu duyguları yaşamıyorum?” dedim ve uzun mesafe koşmaya karar verdim. Tam bir yıl sonra UTMB’nin OCC kategorisinde 53K koşacak, her şeyin başladığı yerde olacaktım.
ARAZİDE KOŞMAYI ASFALTTA KOŞMAKTAN DAHA ÇOK SEVİYORUM. Doğayla bir olmayı, hava şartlarının ve zeminin değişkenliğini seviyorum. Matematiksel hesap yapamazsınız, her an her şey olabilir. Dağda 2500 metreye çıkıyorsunuz kar yağıyor, aşağıya iniyorsunuz güneş veya yağmurla karşılaşıyorsunuz. Geçişlere ayak uydurmayı, çözüm bulmayı seviyorum.
ORMANDA YALNIZ KOŞARKEN ÖNLEMLERİMİ ALIYORUM. İstanbul Taşdelen Ormanı evimin arka bahçesi gibi. Acil durum battaniyesinden yedek kıyafet ve yiyeceğime kadar alır, her türlü hava koşullarına hazırlıklı olurum. Yanımda köpek kovucusu, küçük bir çakı, biber spreyi, düdük taşırım. Ormanı çok iyi biliyorum, acil durumlar için daha önceden belirlediğimiz buluşma noktalarımız var. Ayrıca Garmin saatim ile antrenörüm beni canlı olarak takip edebiliyor.
KOŞARKEN ZİHNİMİ DEĞİL, BEYNİMİN SESİNİ DİNLİYORUM. Asıl motivasyon bitiş çizgisini görmek olsa da, uzun saatler boyunca salt finişe odaklanamıyorsunuz. Hedefim hep bir istasyondan diğerine gidip, ihtiyacım olanı alıp, kendimi bir an önce parkura atmak oluyor. “Bunu da aştım, hadi şimdi diğerine! Şu tepeyi de çıkayım, sonrası tamam! Evet yoruldun ama yapabilirsin” gibi cümlelerle kendimi motive ediyorum. Zihnim “Hadi bırak, yoruldun. Bu bacaklar seni taşımaz” derken, beynim “Hayır yapabilirsin, o kadar antrenman yaptın” diyor. Ben beynime kulak veriyorum.