Güzellik uzmanı Seda Kurtuldu, koşu deneyimini anlatıyor. Kendisine kulak verin!
Röportaj: Orhan Omay
Fotoğraf: Erhan Tarlığ
Koşu gruplarını takip edip, onlarla kendimi geliştirmeyi kafama koymuştum. Nike’ın düzenlediği ilk 3K koşusunu grupla birlikte koşmuştum, işte o gece mutluluktan uyuyamadım. Daha sonra Spartanrun koşu grubu ile birlikte koşmaya başladım. Şehrin belirli noktalarında beraberce koşuyoruz, beraber yarışlara katılıp sonrasında eğleniyoruz. Birbirimizi motive ediyoruz. Grupta olan uzmanlarımızdan program ve beslenme desteği alarak, gelişimlerimize yardımcı oluyoruz. Bu harika bir duygu. Koşu bizleri birleştiriyor.
En sevdiğim mesafe 21K. Derece yapmayı seviyorum. Edirne Yunanistan Dostluk Maratonu’nda genel klasmanda 2’nci olup para ödülü ve altın kazandım. Antrenmanlarımın karşılığını almaya başladığımı hissettikçe gururlanıyorum. Uzun mesafeler koşma zamanı gelmişti artık. Birkaç antrenman sonrasında 30 ve 40K üzeri yarışlara katıldıktan, 1’inci ve 2’ncilikler aldıktan sonra, mesafeyi artırmaya karar verdim.
Hem anne, hem iş kadını, hem sporcu olmak bazen zor. Antrenmanlarımı erken kalkıp 04.30 ve 06.00 arası yapıyorum. Çünkü bir ailem ve dünya tatlısı Kuzey adında bir oğlum var. Sabah koşudan sonra eve gelirsem servise bindiriyorum ya da antrenman sonrasında işe gitmeden Kuzey’in okuluna uğrayıp kocaman bir öpücük alıyorum, yorgunluk falan kalmıyor. İş ve aile dengesi kurmam zor oldu, zaman zaman problem yaşadığım anlar da oldu. Ama ben alıştıysam herkes alışmalı ve başarımı paylaşmalıydı. En büyük destekçim eşim ve oğlum oldu. Sizi finişte bekleyen, anne diye sarılıp boynunuza atlayan birinin olması harika. Gelişmek için fedakarlık şart. Tabii insan bunları yaptıktan sonra hayalleri hep bir tık daha ileri gidebiliyor.
Oğlum beni koşarken gördükçe heveslendi. Sahilde birkaç bisiklet turu ve koşu yaptıktan sonra, Bebek’te tüm koşu gruplarının buluştuğu 3K’lık bir koşuya beraber gittik. “Kuzey koşabilir mi?” diyordum. Grupla müzik eşliğinde çıktığımız, tüm gözlerin Kuzey de olduğu bir koşuyu hiç durmadan bitirdi. İşte o gün çok mutlu oldum. Başarmıştı.
Koşarken uyguladığım bir cilt bakımı var. Sabah koşarken koruma faktörlü güneş kremi sürerim yüzüme. Hoş görünmek istediğimde cildime hafif renk veren, içinde SPF faktörü olan BB kremler tercih ediyorum. Çünkü koşu esnasında cildin hava alması da önemli. Yanlış tercihler ve kalitesiz ürünler, terlemeyle birlikte akan fondöten, cilde nüfuz eden ve güneş sonrasında oluşan lekeler kalıcı hasarlar verebilir. Bu yüzden kaliteli markaların SPF oranı yüksek kremleri tercih edilmeli. Koşu sonrası temizleme köpüğü ile ciltten arındırıp, nemlendirici bir kremle friksiyon yaparak cildi dinlenmeye bırakmalıyız. Bu uygulamaları yapmazsak cilt zamanla kolajen kaybına uğrar ve toparlamak zaman alabilir.
Hayatta insanın yapamayacağı hiçbir iş yoktur. “Sen bunu nasıl başarıyorsun, nasıl vakit bulup bu kadar spor yapabiliyorsun?” diyen arkadaşlarım oluyor. Ben de “Siz de yapabilirsiniz, hadi gelin birlikte deneyelim” diyorum. Hiçbir zaman hayallerinizden vazgeçmeyin. Sporla ve sevgiyle kalın, daha başarabileceğimiz çok şey var.
Anne, iş kadını ve sporcu kimliğini bir arada yürütmekte zorlananlara Seda’nın bir mesajı var: “Gelişmek için fedakârlık şart. Siz alıştıktan sonra aileniz de alışmalı ve başarınızı paylaşmalı.”